Peygamberimiz ’in hicretinden bir buçuk yıl sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmış olan oruç ibadeti, İslamın 5 şartından biridir. Bu kadar mühim bir ibadeti ile ilgili olarak daha detaylı anlatmak gerekirse;
Orucun farz kılındığını bildiren ayetler de şunlardır:
Oruç, yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını giderme yönünde çaba sarf etmeye de vesile olur. "Tok, açın halinden anlamaz" atasözü de bunu ifade eder.
Orucun, dinimizde önemli bir yeri olan sabır konusuyla irtibatı da burada hatırlanmalıdır.
"Namaz ve sabırla yardım isteyin" (el-Bakara 2/153) ve "Sabredenlere ecirleri hesapsız olarak tastamam verilir"(ez-Zümer 39/10) gibi ayetler, "Oruç sabrın yarısıdır" (Tirmizî, “Da‘avât”, 86) diyen ve orucun Allah için olup mükafatını da kendisinin hesapsız olarak vereceğini bildiren hadislerin ortak anlamı, orucun sabır boyutunu ve bunun fazilet ve sevabının yüksekliğini anlatır.
Cennetin Reyyân Kapısı, Oruç Tutanlara Mahsustur
Sahih bir hadiste bu husus öyle bildirilmektedir:
Buhârî’nin konu ile ilgili olarak rivayet ettiği hadis ise öyledir:
Oruç ve Sağlık İlişkisi
Uzmanlar, oruç tutmanın sağlık açısından pek çok yararı olduğunu söylüyor. Bunlardan birkaçı şöyle:
Orucu bozan ve bozmayan şeyler
Ramazan ayında “orucu bozan ve bozmayan şeyler” konusunda kafa karışıklığı yaşayan vatandaşları bilgilendiren Diyanet, konuyla alakalı olarak sık sık hatırlatmalarda bulunuyor.
Orucu bozan ve bozmayan şeylerin neler olduğuna tekrar değinecek olursak;
Müslümanlar, ayet ve hadislerde oruç tutmaya teşvik edilmiş, oruç tutanlar övülmüş, onlara Allah'ın rahmeti, rızası, sevap ve mükafat vaat edilmiştir. Ahzab suresinin 35. ayetinde, aralarında oruç tutmanın da yer aldığı on özelliğe sahip olan kadın ve erkeklere mağfiret ve büyük mükafat olduğu bildirilmiştir.
Ayet; hem iman, ibadet ve ahlaki konularda kadın ve erkek arasında bir farkın bulunmadığını, hem Müslümanın sahip olması gereken nitelikleri, hem de bu niteliklere sahip olan Müslümanların Allah katındaki değerini ve verilecek mükafat beyan etmektedir.
Oruç ve nefis terbiyesi
İnsanların yaratılış gayesi olan ibadet görevi; ya namaz, oruç, zekat ve hac gibi belirli bir zamanda, belirli bir mekanda ve belirli kurallara uyularak yapılır ya da her hangi bir zaman, mekan ve şekille kayıtlı olmaksızın yerine getirilir.
Allah’ı zikretmek, ana babaya iyilik etmek, şahitliği, tartı ve ölçüyü dosdoğru yapmak gibi emirlere; alkollü içkiler içmek, uyuşturucular kullanmak, kumar oynamak, hırsızlık yapmak ve cana kıymak gibi yasaklara uyularak yerine getirilir.
Orucun kötülük ve haramlardan korunmak için farz kılındığının bildirilmesi ibadetin insanın kişisel ve sosyal hayatındaki yerini ve etkisini bildirmeye yöneliktir.
Nitekim yüce Allah günde beş vakit kılınan namazın insanı hayasızlık ve haramlardan alıkoyduğunu bildirmektedir.40 Aynı şekilde orucun da insanı haram ve kötülüklerden alıkoyması gerekir. Peygamberimiz (a.s.);
Orucun şehvetini kıran bir özelliği vardır. Hadis-i şerif, orucun gayesinin insanın edep ve ahlakını güzelleştirmek olduğunu açıkça ifade etmektedir. Eğer oruç, insanı kötü söz, eylem ve davranışlardan uzaklaştırmıyor, edep ve ahlakını güzelleştirmiyorsa amacına ulaşamamış demektir, böyle bir oruçtan istenilen sevap da elde edilemez.
Nitekim Peygamberimiz (a.s.),
Dolayısıyla oruç tutan insan; yalan, yalancı şahitlik, gıybet, iftira, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak, iş ve işlemlerinde, söz ve sözleşmelerinde, alım ve satımlarında dürüst ve dosdoğru olmalıdır.