Beşikten mezara bir Kur’an hizmetkarı; Kurra Hafız İsmail Biçer

1947'de Göynük'te dünyaya gelen kurra hafız İsmail Biçer, henüz 10 yaşındayken hıfzını tamamladı. Hafız Hasan Akkuş 1958'de Göynük'e yaptığı bir ziyaret sırasında Hafız İsmail'in Fem-i Muhsin, yani temiz bir tilavetle okumasından etkilenerek onu yetiştirmek üzere yanına İstanbul'daki Nurosmaniye Kur'an Kursu'na aldırdı. İlk görevine Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nde Müezzin olarak başlayan İsmail Biçer, 1979 yılında Bayezit Camii’ne İmam-Hatip olarak atandı. Çok güzel Kur’an okur, dinleyenleri mest ederdi. Onu tarihî Bayezit Camii’nde dinlemek cemaate ayrı bir zevk verirdi. Camiye özel olarak onu dinlemek için gelenler olurdu. Kur’an’ın yüce ırmağında tertemiz yıkayan Kurra Hafız İsmail Biçer'in hayatından minik notları sizlerle paylaşıyoruz.

Muhammed Sefa Ulusoy
İsmail Biçer, kendisinden Kur’an okumak isteyen hiç kimseyi boş çevirmezdi.

Abdullah b. Mesud, Sahabe-i Güzin efendilerimiz içerisinde güzel Kur’an okumasıyla tanınan bir isimdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v) zaman zaman onun okuduğu Kur’an’ı dinler ve çok duygulanırdı. (Müsned, I, 26) buyurmuştu. İbn Ümmü Abd’den maksat Abdullah b. Mesud’du. Okuyuşla gönülleri dinlendiren, tesiriyle insanı kendine getiren Abdullah b. Mesud Kur’an’ı sanki yeni inmiş gibi okurdu.

Bu yazıda 51 yıllık ömrünün tamamını kerim kitabımız Kuran-ı Kerim’e vakfetmiş, yaşantısıyla, dersleriyle Kur’an-ı Kerim’i gönüllere nakşetmiş, Kur’an-ı Kerim’i nazil olduğunu günün heyecanıyla okumayı şiar edinen, gönlünü Kur’an’ın yüce ırmağında tertemiz yıkayan bir isimden; Kurra Hafız İsmail Biçer’den bahsedeceğiz.

Bir Kur’an bülbülü doğuyor

1947 yılında Bolu’nun Göynük ilçesinin Çay köyünde doğan Kurra Hafız İsmail Biçer, 1957 yılında yani henüz 10 yaşındayken hıfzını tamamlar. Henüz Akıl baliğ olmadan Kur’an’ın nuruyla aydınlanan bir ömürdür onun hayatı. Köy hayatında başlayan bu kutlu Kur’an yolculuğu, bir tevafuk vesilesiyle Kur’an hizmetinde önemli bir merkez olan ve belki de sırf bu yüzden edilebilecek olan İstanbul’da devam edecektir.

Zaman zaman akrabalarının yanına Göynük’e ziyarete giden Hafız Hasan Akkuş 1958 yılının başlarında yine ziyaret maksadıyla gittiği Göynük’te bir mevlid merasimine katılır. Mevlid merasimi esnasında Kur’an okuyan küçük bir hafız dikkatini çekmiştir. Küçük Hafız İsmail Biçer’in sesinin güzelliğinden ve Fem-i Muhsin, yani kur’an-ı Kerim’i hak ettiği şekilde güzel bir ağızla, temiz bir tilavetle okumasından etkilenen, ondaki Kur’an okuma hususundaki özel istidadı gören Hasan Akkuş merasimden sonra İsmail Biçer’i yanına çağırtır, onunla ilgilenir ve yakınlarına: der. Ailesi de ilerde büyük bir Kur’an hadimi olacak İsmail Biçer’i bir başka Hamele-i Kur’an’a, Hafız Hasan Akkuş Hocefendiye teslim ederler.

İsmail Biçer Hafız Hasan Akkuş’tan iki buçuk sene ta’lim ve tecvid okumuştur. İsmail Biçer’deki güzel Kur’an okuma kabiliyetini ilk keşfeden ve onu yetiştirmeye çalışan Hasan Akkuş Hocaefendi onunla özel olarak ilgilenmiş, gittiği dînî merasimlere mutlaka onu da götürmüş ve çeşitli mahfellerde Kur’an okutturmuştur.

Bir Hademe-i Kur'an yetişiyor

İsmail Biçer hıfzını tamamlamakla yetinmemiş kuvvetli hafızlığı sebebiyle kolaylıkla İmam-hatip olarak atanabilecek durumdayken Kur’an hizmeti noktasında çeşitli eğitimler almaya devam etmiştir. 1969 yılında İstanbul İmam Hatip Okulundan mezun olan İsmail Biçer, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nden yani bugünkü ismiyle Marmara İlahiyat Fakültesi’nden mezun olarak Arapça, Fıkıh, Siyer, Tefsir gibi ilmi bilgi ve birikimini hafızlık hocalarının haricinde buralardan ikmal etmiştir.

İlk görevine Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nde Müezzin olarak başlayan İsmail Biçer 1979 yılında askerlik görevini tamamlayıp İstanbul’a dönmesiyle birlikte Reisül Kurra Hafız Abdurrahman Gürses Hocaefendi’nin yaş haddi sebebiyle emekli olduğu fakat eğitim hizmetlerini devam ettirdiği Bayezit Camii’ne İmam-Hatip olarak atanır. İsmail Biçer büyük Kur’an Hizmetkarı Hocaların Hocası, Hafızların Hafızı, Kurraların Reisinden, Abdurrahman Gürses’ten hıfzını İlm-i Kıraat ile yani Aşere ve Takrip okumak suretiyle tabiri caizse Kurra Hafızlığa terfi ettirir, icazetini alır ve böylece ilmini ziynetlendirir.

Kur’an aşkı ile donanmış bir aile...

İsmail Biçer Kur’ân aşığı bir zattır. Öyle ki kendisi hafız olduğu gibi üç oğlunu da hafız yetiştirmiştir. Büyük oğluAtilhan hafızlığını babasının da hocası olan Kurra Hafız Abdurrahman Gürses Hoca’da tamamlamıştır. Abdurrahman Gürses Hocaefendi Atilhan’ı kendi torunu gibi sever, özellikle küçükken, gittiği her yere onu da götürür ve aşır okuturdu. Küçük hafız Atilhan da okuyuşta Abdurrahman Gürses Hocaefendiyi taklide çalışır, bu gayreti de hocaefendinin çok hoşuna giderdi. İsmail Biçer’in Ortanca oğlu Furkan hıfzını Sümbül Efendi Erken Kur’an Kursu’nda, küçük oğlu Büşrâ da hafızlığını Nuruosmaniye Kur’ân Kursu’nda tamamlar böylece Kur’an hizmetkarı bir babanın ömrünü vakfettiği Kur’an-ı Kerim aşkı talebelerinden önce ailesinde kendini gösterir.

Gönülleri mest eden bir kârî

İsmail Biçer gayet samimi, içi dışı, özü sözü bir bir zaattır. Bildiği doğruları söylemekten çekinmez. Hocalarından aldığı vakur edayı hayatının her safhasında korumakla birlikte çok mütevazı bir karaktere sahiptir. Arkadaş canlısıdır. Mesâi arkadaşlarıyla arasında en ufak bir kırgınlık olmamıştır. Caminin görevli odasında arkadaşlarıyla beraber oturup simit yemeyi, muhabbet etmeyi çok sevmesiyle bilinir. Arkadaşlarıyla, dostlarıyla birlikteliği hiçbir şeye değişmezdi ki bunun neticesinde arkadaşları da kendisini çok severdi.

Çok güzel Kur’an okur, dinleyenleri mest ederdi. Onu tarihî Bayezit Camii’nde dinlemek cemaate ayrı bir zevk verirdi. Görevli olduğu Bayezit Camii’nde mutlaka öğle ve ikindi namazlarından sonra da aşır okurdu. Camiye özel olarak onu dinlemek için gelenler olurdu.

Memleketimizde, İslâm Ülkeleri arasında tertip edilen çeşitli toplantıların açılışında birçok kez Kur’an-ı Kerim okumuştur. Yurt dışında Malezya, Tunus, Pakistan, İran ve Libya’da yapılan Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmalarında ülkemizi temsil etmiştir.

İşine aşık bir Kur’an öğretmeni

İsmail Biçer sadece Kur’an’ı güzel okumakla yetinmez, aynı zamanda okuturdu. O:derdi.

İsmail Biçer, kendisinden Kur’an okumak isteyen hiç kimseyi boş çevirmezdi. Bayezit Camii aynı zamanda İsmail Biçer için bir Kur’an Kursu niteliğindeydi. Özellikle nöbetçi olduğu günler gün boyu Camiden talebe eksik olmazdı. Kimilerini öğle namazından önce okutur, kimilerini sonra, kimilerini ikindiden önce, kimilerini sonra okuturdu. Talebe okutmak, hele kabiliyetli talebeleri okutmak çok hoşuna giderdi, bundan büyük zevk alırdı. Bu hizmetinden dolayı hiçbir maddî menfaat da beklemezdi. Hatta bazen öğrencileri, kendi aralarında para toplayıp ona vermek veya hediye almak isterlerdi.

İsmail Biçer bunu kesin olarak kabul etmez ve: derdi. İsmail Biçer, Haseki Eğitim Merkezi’nde Kıraat bölümünde 1986 yılından vefatına kadar haftada 2 saat Ta’lim ve Tashih-i Hurûf derslerine girdi. Kursiyerlerle meşgul olmayı çok severdi. Ders saati ile yetinmez, çoğu kez teneffüs saatlerinde öğretmenler odasına gitmez, sınıfta kursiyerlerle sohbet ederdi.

Kur’an-ı Kerim tilavetinde, hangi meclis ve toplantıda nerelerin okunacağını bilmek ve okumak, kırâat adabındandır. Reîsü’l-kurrâ Abdurrahman Gürses Hoca bu hususa çok dikkat eder, talebelerini de öyle yetiştirirdi. İsmail Biçer de hocaefendinin yanında yetiştiği için buna çok dikkat ederdi.

Aşır olarak okuyacağı âyetlerin meallerini önceden mutlaka okurdu. Manaya vâkıf olmadan bu kadar güzel okumak pek mümkün değildi.

İki dost bir rüya...

Kur’an-ı Kerim’i gerçekten hayat kitabı kılan ömrünü mihraba, Kur’an’a, en güzel sözü insanlara duyurmaya adayan Hamele-i Kur’an, Hademe-i Kur’an olan Kurra Hafız İsmail Biçer birgün Fatih Camii İmam-Hatibi arkadaşı Hafız Osman Şahin’i ziyaret eder, sohbet arasında Osman Şahin rüyasında kendisini Fatih Camii’nin bir köşesinde kuran okurken gördüğünü söyler. İsmail Biçer; “Hangi ayetleri okuyordum hatırlıyor musun?” diye sorduğunda Hafız Osman Şahin cevabını verir bunun üzerine İsmail Biçer; der ve okuduğu ayetin mealindeki A’raf Suresi 34. ayet olduğunu söyler.

Vefatından kısa bir süre önce gerçekleşen bu olayla Ehl-i Kur’an olan İsmail Biçer sanki İlahi Kelam’dan vefat edeceğinin haberini alır ve nitekim soğuk bir kış gününde 26 Mart 1998’de elim bir trafik kazası neticesinde Rahmet-i Rahman’a kavuşur.

Binlerce hafız, binlerce tekbir, binlerce hatim..

Peygamber efendimiz s.a.v bir hadisi şerifinde buyurur.

Kurra Hafız İsmail Biçer’in cenazesi görevlisi olduğu Bayezid Camii’nden kaldırılır. Türkiye’nin her tarafından gelen binlerce Hafız ve Kur’an aşığı Bayezit meydanını tıklım tıklım doldurmuştur. Cenaze namazını Diyanet İşleri eski başkanlarından Dr. Tayyar Altıkulaç kıldırır. Tayyar Altıkulaç İmam Hatip Okulu’nda İsmail Biçer’in Kur’an-ı Kerim hocasıdır. Namazdan sonra yapmış olduğu konuşmada: der ve bu büyük Kur’an hizmetkarının gıpta edilesi hayatını bir kez daha haziruna ilan eder. İsmail Biçer daha vefat ettiği gün öğrencileri ve sevenleri tarafından ruhu için yüzlerce hatim indirilir. Kurra Hafız, kuran bülbülü, hadimi kuran, büyük kârî İsmail Biçer omuzlarda tekbirler eşliğinde binlerce kişinin hüsn-ü şehadetiyle Edirnekapı Mezarlığına defnedilir. Allah rahmet eylesin mekanı Cennet, makamı âli olsun.