Mülk suresi, fâsılası ر، م، ن harfleridir. “Sözünüzü ister gizli ister âşikâre söyleyin, O kalplerdeki duygu ve düşünceleri hakkıyla bilendir” meâlindeki 13. âyetinin, müşriklerin Hz. Peygamber’in aleyhinde konuşmaları ve birbirlerine, “Muhammed’in tanrısının duymaması için gizli konuşun” demeleri üzerine nâzil olduğu bildirilir. Mülk suresi halk arasında Tebareke suresi olarak bilinir. Mülk suresi Türkçe ve Arapça okunuşu, içinde bulunduğu cüz, sayfa sayısı, faydaları, fazileti, meali, konusu ve tefsiri yazımızda.
MÜLK SURESİ (TEBAREKE) TÜRKÇE OKU
Mülk suresini, Arap harfleriyle okuyamayanlar latin harfleriyle Arapça okunuşu ile okuyabilirler. Fakat bu gibi okuyuşlarda hareke ve bazı harflerin çıkarışı nedeniyle yanlış okumalar olabilir. Örneğin, kesme işaret olan yerler ayn harfi varmış şeklinde okunur.
MÜLK SURESİ (TEBAREKE) ARAPÇA OKUNUŞU
MÜLK SURESİ 1. SAYFA
MÜLK SURESİ 2. SAYFA
MÜLK SURESİ 3. SAYFA
MÜLK SURESİ (TEBAREKE) MEALİ (DİYANET)
(1)Mutlak hükümranlık elinde olan Allah aşkındır, cömerttir ve O’nun her şeye gücü yeter.
(2)Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.
(3) Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
(4) Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.
(5) Gerçek şu ki biz yakın göğü kandillerle süsledik. Ayrıca bunlarla şeytanların taşlanmasını sağladık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
(6) Rablerini inkâr edenlere cehennem azabı vardır. Orası ne kötü bir varış yeri!
(7) Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.
(8) Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak! Oraya her bir grup atıldıkça, muhafızları onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
(9) Şöyle cevap verirler: "Evet, doğrusu bize bir uyarıcı (peygamber) gelmişti; fakat biz onu yalancılıkla itham etmiş ve ‘Allah hiçbir şey göndermemiştir; siz gerçekten büyük bir sapkınlık içindesiniz!’ demiştik."
(10) "Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!" diye de ilâve ederler.
(11) Böylece günahlarını itiraf etmiş olurlar. O alevli ateşin mahkûmları artık rahmetten mahrumdurlar.
(12) Görmedikleri halde rablerinden korkup saygı duyanlara gelince, onları da hem bir bağışlanma hem de büyük bir ödül beklemektedir.
(13) Sözünüzü ister gizleyin isterse açığa vurun; unutmayın ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.
(14) Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden haberdardır.
(15) Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır.
(16) Göktekinin sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız yeryüzü altüst olmuş!
﴾17) Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? Uyarılarımın ne demek olduğunu yakında anlayacaksınız!
(18) Onlardan öncekiler de (gerçekleri) yalan saymışlardı; ama verdiğim ceza da nasıl olmuştu?
(19) Üstlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları (havada) rahmândan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.
(20) Peki, rahmâna karşı size yardım edecek askerleriniz kimler? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.
(21)Yahut Allah lutfettiği rızkı kesiverse size rızık verebilecek olan kim? Hayır! Onlar azgınlıkta ve haktan sapıp uzaklaşmakta ısrar ediyorlar.
(23) De ki: "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!"
(24) De ki: "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O’dur; sadece gelip O’nun huzurunda toplanacaksınız."
(25)"Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" derler.
(26) De ki: "O bilgi yalnız Allah’a mahsustur, ben ise sadece açık bir uyarıcıyım."
(27) Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve (kendilerine), "İşte sizin isteyip durduğunuz budur!" denilecektir.
(28) De ki: "Beni ve beraberimdekileri Allah öldürse bizi esirgerse de (âhiret ümidimiz bâkidir); peki söyler misiniz, inkârcıları (âhiretteki) can yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?"
(29) De ki: "O, rahmândır; biz O’na iman etmiş ve O’na güvenip dayanmışızdır. Kimin düpedüz bir sapkınlık içinde olduğunu yakında anlayacaksınız!"
(30) Bir de şunu sor: "Suyunuz çekiliverse size akarsuyu kim getirebilir?
MÜLK SURESİ (TEBAREKE) KAÇ AYETTİR?
Mülk Suresi, 30 ayettir. Mekke döneminde nâzil olmuştur. Ayetlerde, bir elçinin gönderilmesi, insanları uyarması, cehennem azabı gibi konulara dikkat çekilir.
MÜLK SURESİ KAÇINCI CÜZDE ve SAYFADADIR?
Mülk Suresi, 561'inci sayfadan başlamaktadır. Mülk Suresi, 29'uncu cüzdedir.
MÜLK SURESİ NUZÜLÜ
Mushaftaki sıralamada altmış yedinci, iniş sırasına göre yetmiş yedinci sûredir. Tûr sûresinden sonra, Hâkka sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur.
MÜLK SURESİ KONUSU
Sûre genel olarak Allah Teâlâ’nın varlığı ve birliğini, azametini, evrendeki hükümranlığını, tek tanrı ve tek yaratıcı olduğunu, hayatın ve ölümün var ediliş amacını ve öldükten sonra dirilmeyi konu edinmektedir. Sûrede ayrıca insanlığın ilâhî vahyin uyarıcılığına muhtaç olduğuna işaret edilmekte, bunu kabul etmeyenlerin karşılaşacakları kötü sonuçla ilgili uyarılar yapılmaktadır.
MÜLK SURESİ FAZİLETİ
Hz. Peygamber, Mülk sûresinin onu okuyanları kabir azabından koruyacağını ifade buyurmuşlar (Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 9; Şevkânî, V, 296), bu sebeple cenazelerin ardından bu sûrenin okunması âdet olmuştur. Bu hadisi, “sûreyi okuyup amel edenlerin, kabir azabını gerektiren günahlardan uzak duracağı ve böylece azaptan kurtulacağı” şeklinde anlamak da mümkündür.
MÜLK SURESİ TEFSİRİ ÖZET
Mülk sûresinin temel konusunun Allah’ın varlığını, birliğini, kâinatı yaratıp yönettiğini ve âhiretin mevcudiyetini kanıtlamak olduğunu söylemek mümkündür. Sûrenin muhtevası iki bölüm halinde açıklanabilir. Kâinatın yaratılış ve yönetiliş iktidarının Allah’ın elinde bulunduğunun ifadesiyle başlayan birinci bölümün ilk âyetlerinde içinde yaşanılan âlemin bir imtihan dünyası olduğu belirtilir, ardından ilâhî kudretin tabiata verdiği mükemmeliyetten bazı örnekler zikredilir (âyet 1-5). Daha sonra tabiatın mükemmel yapısı ve işleyişini gözlemek için duyulara, duyuların algısını değerlendirip yüce yaratıcıya ulaşmak için akla sahip kılınan insanlardan gerçeğe karşı direnenlerin durumlarına temas edilir ve uhrevî âkıbetlerinin acıklı tasvirleri yapılır. Cehennem ehlinin, dünyada iken ilâhî tebliğe kulak verip akıllarını kullanmış olsalardı alevli ateşe mâruz kalmayacakları yolunda itirafta bulunacakları haber verilir. Nihaî âkıbeti henüz görmeden rablerine haşyet derecesinde saygı gösterenlerin fevkalâde güzel bir muamele ile karşılaşacakları ifade edildikten sonra yüce yaratıcının her türlü hareket, davranış, düşünce ve duyguya vâkıf olduğu bildirilir (âyet 6-14).
İkinci bölümde, sema örneğiyle evrenin mükemmelliğine işaret edilen birinci bölüme karşılık arzın, insan türünün yaşamasına uygun hale getirilişiyle ilâhî lutuf ve kudrete temas edilmiş, kuş türünün tabiattaki mükemmel konumuna değinilmiş, insana verilen zâhirî ve bâtınî yetenekler hatırlatılmış, tabiatta hâkim olan ilâhî-tabii kanunların aksaması durumunda insanın elinden hiçbir şey gelmeyeceği belirtilmiştir. Bütün bunlara rağmen geçmiş peygamberler döneminde olduğu gibi (âyet 18) dinî gerçekleri yalanlamaya devam edenlerin âkıbetlerinin elem verici bir hayat olacağı ifade edilmiştir. Âyetlerden, muhatapların Allah’ın varlığından ziyade âhiret hayatının mevcudiyetini inkâr ettikleri anlaşılmaktadır. Çünkü âhiret hayatı insana sorumluluğunu hatırlatmakta ve gaflet içinde geçirdiği hayatın tadını kaçırmaktadır (âyet 15-30). Mülk sûresi gafletin bürüdüğü kalplere tutulan bir güneş gibidir. İlâhî güneş bu yüreklere nüfuz edebilmek için çeşitli yönlerden ışınlarını salmakta, ancak insanlar bu ışınların ziyâsından uzak kalmaktadır. Yûsuf sûresindeki bir âyet de (12/105) aynı hususa temas etmektedir: “Göklerde ve yerde nice işaretler vardır ki inkârcılar hiç ilgi göstermeden yanlarından geçip giderler.”
MÜLK SURESİ FAYDALARI VE SIRLARI
Hz. Âişe’den rivayet edilen bir hadiste Resûlullah’ın Secde ve Mülk sûrelerini her gece yatmadan önce okuduğu, yolculuk sırasında da bunu ihmal etmediği belirtilmektedir (Tirmizî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 9). Âlûsî, sûrenin faziletine dair bu tür haberlere dayanarak Mülk sûresini her gece okumanın mendup olduğu şeklindeki bir görüşü nakleder (Rûḥu’l-meʿânî, XXIX, 3; sûrenin faziletiyle ilgili diğer rivayetler için bk. Şevkânî, V, 257). Übey b. Kâ‘b’dan rivayet edilen ve bazı tefsir kaynaklarında yer alan, “Mülk sûresini okuyan kimse Kadir gecesini ihya etmiş gibi olur” meâlindeki hadisin (meselâ bk. Zemahşerî, IV, 140) mevzû olduğu belirtilmiştir (Zerkeşî, I, 432).
Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Kur’ân’da otuz âyetlik bir sûre vardır ki, bağışlanıncaya dek okuyanına şefaat eder. O, Tebârekellezî bi-yedihi’l-mülk sûresidir." (Tirmizî, hadis no: 2891. Ebû Dâvud, hadis no: 1400. İbn-i Mâce, hadis no: 3786)
Abdullah b. Mes'ud'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Kim, her gece Tebârekellezî bi-yedihi’l-mülk sûresini okursa, Allah Teâlâ onun vesilesiyle onu kabir azabından korur. Biz, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in zamanında, bu sûreyiMânîa sûresi (koruyucu sûre) diye adlandırırdık. Bu sûre, Allah'ın kitabında öyle bir sûredir ki, kim her gece onu okursa, çok ve hayırlı ameller işlemiş sayılır." (Nesâî, (6/179). Elbânî, "Sahihi't-Terğîb ve't-Terhîb", hadis no: 1475'de hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.