Ayet ve hadislerde kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiş, evlenmeyi zorlaştıracak tarzda mehir miktarında aşırıya kaçılmaması öğütlenmiştir. İşte detaylar.
MEHİR NEDİR?
Mehir, İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para, mal veya menfaat hediyesidir. Mehir, kadının mal varlığına dâhil olur ve üzerinde dilediği tasarrufta bulunabilir.
MEHİR VERMEK ZORUNLU MUDUR?
Erkeğin kadın üzerindeki hakkı borçtur. Evlendikten sonra seneler geçse bile erkek kadına o mehiri vermek zorundadır.
MEHİR MİKTARI EN AZ NE KADAR OLMALI?
Satışı ve kullanılması yasak olmayan her şey (nakit para, ticari mal, ev, arsa, köle, cariye, at, elbise vb. diğer mallar) mehir olarak kabul edilebilir.
Mehir miktarı Hanefî mezhebine göre en az 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikî mezhebine göre ise 3 dirhem gümüştür. Şâfiî ve Hanbelî mezhebindeki hukukçulara göre ise mehrin üst ya da alt sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Mâlikî ve Hanefîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir.
MEHİR NE ZAMAN VERİLİR?
Mehir, ödenme zamanına göre, mehr-i müeccel ve mehr-i muaccel olmak üzere ikiye ayrılır.
Mehr-i mu’accel ne demek?
"Acelesi olan mehir" demektir. Dinî nikâh sırasında veya evvelinde peşin ödenen mehirdir. Kadın, mehr-i muacceli almadan kocanın evine gitmeme hakkına sahiptir.
Mehr-i Müeccel ne demek?
"Tecil edilmiş, ertelenmiş mehir" demektir. Dinî nikâh esnasında belirlenip ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir. Bu mehir için bir ödeme tarihi belirlenmişse o tarihte mehrin kadına ödenmesi gerekir.
Şâyet ödeme tarihi belirlenmemişse herhangi bir zamanda da ödenebilir. Boşanma veya kocanın ölümü hâllerinde nikâh sona erdiğinde mehr-i müeccel, mehr-i mu'accel gibi olur ve hemen peşin olarak ödenmesi gerekir. Boşanma halinde bu mehri koca öder; ölüm hâlinde ise mirasından ödenir.
MEHİR İLE İLGİLİ AYETLER
Kur’ân-ı Kerîm’de kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği el-Bakara 2/236-237; en-Nisâ 4/4, 24, 25; el-Mâide 5/5 ayetlerinde belirtilmiştir.
MEHİRLE İLGİLİ HADİSLER
> “Mehrin en hayırlısı en ehven olanı, yâni ödemesi erkeğe en kolay olanıdır.” (İbn-i Hacer, Bülüğul-Meram terc., III. 234.)
> “Tez evlenmek, tez doğurmak ve nikâh parası, mehri az almak kadının bereketindendir.” (Ahmed bin Hanbel, İhya terc., II. 106.)
> Abdullah İbnu Âmir babasından naklediyor: "Beni Fezre'den bir kadın bir çift ayakkabı mehir mukabilinde evlendi. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm: "Nefsin ve malın için bir çift ayakkabıya razı mısın?" diye sordu. Kadın: "Evet!" dedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bu evliliğe müsaade etti.''
> Hz. Enes radıyallahu anh buyurdular ki: "Ebu Talha, Ümmü Süleym radıyallahu anh'la evlendi. Aralarındaki mehir müslüman olmaktı. Ümmü Süleym, Ebu Talha'dan önce müslüman olmuştu. Ebu Talha, Ümmü Süleym'i istetince, Ümmü Süleym: "Ben müslüman oldum, sen de müslüman olursan evlenirim'' dedi. Bunun üzerine o da müslüman oldu. Ümmü Süleym'in mehir olarak istediği şey müslüman olması idi.''
Nesâi, Nikâh 63, (2, 114).
> Ebu'l-Acfâ es-Sülemi anlatıyor: "Birgün, Hz. Ömer radıyallahu anh, cuma hutbesi verdi ve hutbede şöyle söyledi: "Sakın, kadınların mehirlerini artırmayın, zira bu, eğer dünya için bir şeref, âhiret için de bir takva olsaydı buna en çok Resulullah lâyık idi. Halbuki O, kadınlarından veya kızlarından hiç birine oniki ukiyyeden (Okka, kıyye, vukıye.) fazla mehir takdir etmemiştir''
Ebu Dâvud, Nikâh 29, (2106); Tirmizi, Nikâh 22, (1114); Nesâi, Nikâh 66, (6,117,118); İbnu Mâce, Nikâh 17, (1887).
> Hz. Aişe radıyallahu anhâ 'ya: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hanımlarına verdiği mehir ne idi?'' diye sorulmuştu şu cevabı verdi:
"Oniki okiyye ve bir neşş idi. Neşş nedir biliyor musunuz? Yarım ukiyyedir. Bunun tamamı beşyüz dirhem eder."
Müslim, Nikâh 78 (1426); Ebu Davud, Nikâh 29, (2105); Nesâi, Nikah 66, (6, 116, 117).
> Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtü vesselam, Safiyye radıyallahu anhâ'yı şad etti ve onun azadlığını mehri yaptı.''
Buhâri, Nikâh 68, Büyü 108, Cihad 74; Müslim, Nikâh 78, (1365); Ebü Davud, Nikâh 6, (2054); Tirmizi, Nikâh 23, (1115); Nesâi, Nikâh 64, (6, 114).