Yeni bir şiir limanı Hamse

Zafer Acar'ın, şiir okurlarının yeni limanı olmaya aday ikinci kitabı Hamse, şiirin tadına varmak; şiire, tabiata ve tabiat ötesine bir kez daha hayran olmak için okunması elzem bir çalışma

Aykut Nasip Kelebek
Yeni bir şiir limanı Hamse

Zafer Acar'ın yıl içinde Kaknüs tarafından yayımlanan “Hamse”si, günümüz Türk şiirinin salaşlığından yakınanların imdadına yetişti ve şiir okurlarının yeni limanlarından birisi olmayı başardı. Piyasadaki şiir kitaplarının birbirinden ayırt edilemez hale geldiğini de düşünürsek Acar şiirinin yeniliği ve yerliliğinin sadece edebiyat ortamını değil, geniş halk kitlelerini de etkisi altına alacağını söylemek herhalde kehanet sayılmaz. Hamse ile gerçek şiirin tadına varacak; şiire, tabiata ve tabiat ötesine bir kez daha hayranlık duyacağız.

Doğrusu Hamse'nin arka kapağındaki yerli yerinde tespitler, bugüne değin pek az şairin işiteceği türden çarpıcı ve ayakları yere basar nitelikte. Bundan böyle Acar şiiri hakkında konuşacak olanlar, kuracakları cümlelere daha dikkat etmek zorundalar. Çünkü bir şaire kendinden önceki öncü-usta şairler merhaba, hoş geldin meclisimize derlerse genç şairin şiir meydanında kendini ispat ettiğini ve bir isme/imzaya sahip olduğunu şiir dışındakiler de kabul etmek durumunda kalır. Ben de bu yazıma, arka kapaktaki yaklaşımları işaret taşı olarak almak istedim.

“Zafer Acar, şiir dilimize tam da bugünlerin ihtiyaç duyduğu türden bir tazelik getiriyor. Onun şiirlerinde, kurumaya yüz tutmuş şiir dilinin söz kalabalığı yerine ilhamın karşı konulmaz coşkunluğunu buluyoruz. Acar, şiirin dünyasını ve konularını hayatın bütününe uzanacak şekilde zenginleştiriyor; cesareti, ilhamının uzanacağı çorak toprakların bile bir şiir bahçesine dönüşebileceğini hissettiriyor.” (Cevdet Karal)

Cevdet Karal'ın ilk cümlesi, aslında Acar şiirinin öncelikli işlevlerinden birisini dile, gündeme getiriyor; fakat bu tespiti asıl önemli kılan Karal'ın “tam da bugünlerin ihtiyaç duyduğu türden” vurgusu. “Şiir dilimize tazelik getiriyor” deseydi, buradan Acar şiirinin zamanımızın ruhsal yapısını -düşük bir ihtimal de olsa- ıskaladığı anlamını çıkarabilecektik, ancak Karal; yukarıda alıntıladığım vurgulamayı yaparak Zafer Acar'ın, inanılmaz bir hızla yaşanan ve iletişim teknolojisiyle mesafelerin bir hükmünün kalmadığı 2000'li yılları, yer yer zamanı da aşan bir ataklıkla -şair gelecek habercisidir bir nevi- şiirine taşıdığını, döneminin şairlerinden bu şekilde ayrıksılaştığını anlatmış oluyor.

Karal “kurumaya yüz tutmuş şiir dilinin söz kalabalığı yerine ilhamın karşı konulmaz coşkusunu buluyoruz” tespitiyle günümüz şairlerine haklı ve gerçekçi bir eleştiri getirmiş oluyor. Bir kısım şairlerin Orhan Veli'nin şiir dilini diriltmeye çalışırken taklitten kurtulamadığını, bazılarının da II.Yeni'nin sentaks yapısını küçük değişiklerle önümüze serip yeniymiş gibi göstermeye çalıştığını düşünürsek, Karal'ın yaklaşımını paylaşmak konusunda ilk adımı atmış oluruz.

SENFONİK ŞİİR

“Zafer Acar, bir 'antoloji' şairi. Antolojiyi düzenleyen de o, içindeki şiirleri yazan da. Yaptığı işin geleneğini de gözetiyor elbette, şiirine, dolayısıyla antolojisine konuk ettiği şairleri de bazen adlı adınca anıyor. Kısacası 'koçaklıyor', coşkuyla, yürekli bir biçimde 'meydan'a çıkıyor, şiirlerini havalandırıyor ve şiirin 'yalnız' olmadığını, hatta 'yalnız yazılmadığı'nı da gösteriyor. O yüzden Zafer Acar'ın şiirlerini okurken yaylıların, nefeslilerin, vurmalıların inişlerini, çıkışlarını da duyuyorsunuz. Koro için yazılmış senfonik bir şiir okuyorsunuz âdeta: İç içe ve peş peşe şiir. Aynı zamanda da 'açık' bir şiir, her türlü eleştiriye ve tehlikeye açıklık da sayılır bu, önü açık, yolu açık demeye de. Şiiri şiir içinde arıyor, şiiri yazarken bulmaya çalışıyor, açık şiir biraz da bu demek. Öyle olduğu için de farklı ve katlı okumalara açık bir şiir.”(Haydar Ergülen)

Ergülen, “antoloji şairi” nitelemesinde bulunurken, Acar'ın birbirinden farklı şiirler yazdığını söylemek istiyor sanki. Hamse bünyesinde yer alan her dosyanın, kendisinden bir önceki dosyadan gerek biçim ve gerekse de içerik anlamında çok farklı bir şekilde oluşturulduğunu göz önüne alırsak, onun şiir işçiliğini anlar ve Ergülen'le ortak bir düzlemde buluşmuş oluruz.

Diğer yandan “yaylıların, nefeslilerin, vurmalıların inişlerini, çıkışlarını da duyuyorsunuz” ifadesiyle Acar'ın ShaRap-name ve Koçaklama gibi şiirlerini hatırladığımızı, “senfonik şiir” nitelemesinin “büyük şiir” olarak anlaşılmaya müsait olduğunu, “açık şiir” ifadesinin de Zafer Acar'ın öncelikli poetik tutumlarından biri olduğunu sözlerimize ekleyelim.

Orhan Veli kadar etkili dahası bilgece bir çıkış

Osman Serhat, “Zafer Acar, yeniliğinin başlangıcı diyebileceğimiz Coğrafî Delilik ile Orhan Veli kadar etkili, fakat dahası bilgece bir çıkış yaptı ve hususiyet ile İslâmi camiadaki bütün şairleri tesiri altında bıraktı” diyor. Buradaki “bilgece” vurgusunu çok önemsiyoruz. Çünkü Zafer Acar'ın kalıcılığı ve şiirimizin geleceğindeki etkileri “bilgeliği” vesilesiyle bir vücuda ve kuşatıcılığa kavuşacaktır. Ayrıca Orhan Veli şiirinin II.Yeni'nin çıkışından sonra şiir okurlarınca bir tür yalnızlığa itilmesi ondaki bilgelik eksikliği dolayısıyla gerçekleşmiştir. Şiirdeki bilgeliğin önemini, T.S Eliot'ın da eleştirel denemelerinden birinde önemle vurguladığını belirtmiş olalım.