Koronavirüs ilerlemiş ağız kanserlerini 3 kat artırdı

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) COVID-19’u 11 Mart 2020'de küresel bir salgın olarak ilan etmesinin ardından, salgı yoluyla bulaşma riski sebebiyle diş hekimi ziyaretlerinin sayısında tüm dünyada kritik bir düşüş yaşandı.

Ağız kanserlerinde tanısal gecikme ölüm riskini artırıyor.

Diş hekimliği hastalarının ağız ve diş sağlığı kontrolleri yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada ihmal edildi. Bu durumun diş eti sorunları, çürük, diş kaybı, apse gibi ciddi sorunların teşhis ve tedavisini geciktirdiğini belirten Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, ihmallerin ağız kanseri riskini artırdığını belirterek uyarılarda bulundu.

İhmalin nedeni yüksek bulaşma riski

COVID-19’un diş hekimliği uygulamalarının doğasında bulunan damlacıklar ve aerosoller yoluyla bulaşması nedeniyle birçok ülkenin tüm seçmeli diş sağlığı hizmetlerini askıya alma ve yalnızca acil durumlar için diş bakımı stratejisi izlediğini söyleyen Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, “SARS-CoV-2'nin tıbbi aerosoller yoluyla havada uçtuğunun bildirilmesiyle birlikte, virüsün havada asılı kalan damlacıklarda 3 saat, yüzeylerde ise 72 saatten uzun süre canlı kaldığı açıklandı. Bu durum birçok hastanın diş hekimlerinin görev yaptığı muayenehane ve klinikleri, bulaşma riskinin yüksek olduğu mekanlar olarak değerlendirmesine yol açtı. Yalnız periyodik kontroller değil, hastaların ağız ve diş sağlığı randevuları da Covid-19 endişesi nedeniyle ertelendi veya iptal edildi. Ancak ağız sağlığının ihmali daha büyük bir tehlike arz ediyordu. Zira tükürük ağızda bir bekçi görevi görerek, patojenlerin mide-bağırsak ve solunum sistemine yayılmasını da önleyebilir. COVID-19 virüsü, pozitif hastalardan alınan tükürük örneklerinin %91,7’sinde saptanır. Bir öksürük veya 5 dakikalık konuşma, yaklaşık 3.000 tükürük damlası üretir. Bir hapşırık havada birkaç metre yayılabilen yaklaşık 40.000 tükürük damlası çekirdeği üretir. Bu nedenle ağzı temiz tutmak, COVID-19 virüsünün yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir” dedi.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/30/02/21/resized_2f19e-ad7a1dc3whatsappimage20210330at13.jpeg

Ağız boşluğundaki virüslere dikkat

Ağız boşluğundaki bakteri dengesinin bozulması durumunda tümör gelişiminin tetiklenebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, “Ağız boşluğu bakteriler, mantarlar ve virüsler dahil olmak üzere zengin bir mikrobiyal floraya ev sahipliği yapar. Ağız sağlığının önemli bir belirleyicisi olan tükürükte, çoğu oral ve sistemik hastalıklarla bağlantılı 700'den fazla mikrobiyal tür bulunur. Ağız boşluğu tam bir mikroorganizma kaynağı olmakla birlikte, tükürük de birçok hastalığın ön tanısında kullanılabilen biyobelirteçtir. Vücudumuzla ilişkili bakterilerin çoğunun ağızda dengede tutulduğu sürece herhangi bir zarara neden olmadığı uzun zamandır bilinirken, virüslerin daha şüpheli bir ünü vardır. Bu organizmalardan biri veya daha fazlası tümör gelişimine katkıda bulunabilir. Virüsler, oral mukoza yüzey dokusunda kötü huylu tümörlerin gelişmesinde güçlü bir rol oynar. Ağız boşluğunda, birçoğunun çeşitli tipte ağız ülseri, ağız tümörü, ağız enfeksiyonu hastalığı ve periodontitis (ileri diş eti hastalığı) gelişiminde etkin olduğu düşünülen bir dizi virüs bulunmuştur. Örneğin, herpes simpleks virüsü 1 (HSV-1) (Uçuk Virüsü), gingivostomatite ve periodontitis gibi diş eti hastalıklarını tetiklerken, insan papilloma virüsü (HPV) (Ağız mukozası virüsü) ve Epstein-Barr virüsü de (Öpücük Hastalığı) ağız bölgesi kanserlerinin önemli bir grubuna neden olur” ifadelerini kullandı.

Ağız mukozasının iltihaplanması, kanser hastaları için ciddi bir risk oluşturuyor

Ağız kanserlerinde tanısal gecikmenin ölüm riskini artırdığına ve COVID-19 sürecinde ileri evre ağız kanserlerinin yaygınlaştığına da değinen Prof. Dr. Özkan, “Güncel çalışmalarda anlaşılıyor ki erken aşamada yakalanan ağız kanseri vakalarında hayatta kalma oranı yaklaşık %90 iken, daha sonraki bir aşamada yakalanan vakaların hayatta kalma oranı %5-10 seviyesine kadar düşüyor. Öte yandan 2020 yılında neticelenen bir bilimsel çalışmada, ilerlemiş ağız kanserlerinin COVID-19 sürecinde 3 kat arttığı doğrulandı. Bu noktada yeniden hatırlatmak gerekir ki yavaş büyüyen iyi huylu tümörler olduğunda, COVID-19 pandemisi düzelene kadar cerrahi müdahalenin ertelenmesi önerilebilir. Ancak tümör kötü huylu olduğunda, uygun biyogüvenlik önlemleri kullanılarak ameliyat yapılmalıdır. Halihazırda kemoterapi veya radyoterapi gören kanser hastaları için de ağız mukozası iltihabı büyük risk taşır. Potansiyel olarak hastanın genel sağlık durumunu ve onkolojik tedavinin kendisini tehlikeye atabilen iltihaplanma, ülserlerle ilişkili ağrı nedeniyle ölüme bile neden olabilecek ciddi bir komplikasyondur. Ağız diş ve çene cerrahisi uzmanları, ağız mukozası iltihabı ve kanser tedavilerini eş zamanlı yürüterek hastanın iyileşmesinde önemli bir rol oynar” diye konuştu.

Salgın döneminde ağız bakımının önemi daha çok arttı

Diş Hekimleri salgından bağımsız olarak her zaman maske, siperlik gibi kişisel koruyucu ekipmanlarla çalıştığı halde, salgın boyunca çift filtreli yüz maske, tek kullanımlık tulum ve galoşlarla çalışmaktadır. Ayrıca, tüm dünyada COVID-19 salgını nedeniyle düzenli diş kontrolleri geciktiğinden, ağız bakımı çok daha önemli hale geldi.

İşte salgın döneminde dişlerinizi sağlıklı tutmanın püf noktaları:

Diş çürümesine neden olan plak oluşumunu önlemek için florürlü diş macunu ile günde en az 2 kere 2 dakika süreyle dişlerinizi fırçalayın.

Fırçanızın ulaşamayacağı yerler için günde bir kez diş ipi kullanarak bakteri ve plak oluşumunu engelleyin.

Diş aralıklarınız varsa, arayüz fırçası kullanın.

Dilin tat alma duyusunu korumak ve dil üstündeki mikroorganizmaların uzaklaştırılması için çelik anatomik dil sıyırıcılarının kullanılması yararlı olur.

Antiseptik bir gargara ile ağzınızı çalkalayın. Alkol, tütün ve uyuşturucu kullanımından uzak durun.

Dengeli beslenin, atıştırmalıkları ve şekerli içecekleri azaltın.

Öğünlerinizden 30 dakika önce ve 2 saat sonra olmak üzere gün içerisinde bol su tüketin.

Bu öneriler, COVID-19 hastalığı geçirme riski bulunanlar ve hastalığı atlatanlar için de geçerlidir.

KORONAVİRÜS
Koronavirüse yakalananlarda epilepsi nöbeti görülüyor