Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, açıklamalarda bulundu.
Sosyal hareketliliğin en yüksek olduğu gençlerin aşılanma oranlarının hedeflenen düzeyin oldukça gerisinde olduğunu belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, yaklaşan kış ayları öncesinde bu grubun aşılarını tamamlamasının çok önemli olduğunu kaydetti.
Kayıpmaz, “Bilindiği üzere şu anda aktif vakalarımızın yüzde 40’ını 23 yaş altındaki gençlerimiz oluşturuyor. Gençlerimiz eğitim, iş yaşantısı, ulaşım ve sosyal yaşantı gibi faktörler dolayısıyla günlük hayat içerisinde en aktif olan grubumuz. Şu anda baktığımızda üniversite çağındaki gençlerimizin, 18-25 yaş aralığındaki gençlerimizin aşılarının tamamlanma oranının yüzde 53,77 olduğunu görüyoruz. Bu da aslında en fazla risk altında olan grubumuzdaki aşılanma oranlarının henüz istediğimiz düzeyde olmadığını gösteriyor. Bunun yanında bizim temel bireysel korunma önlemlerinden olan maskeye, mesafeye ve kalabalıklardan uzak durmaya, gençler arasında daha az riayet edildiği düşünüldüğünde bu da vaka sayılarında bir artış olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.
"Bizim aşılamada hedefimiz öncelikle ağır hastalığın önlenmesi"
Aşılamada hedefin ağır hastalığın önlenmesi olduğunu ve bu hedefin aşılanan grupta bariz bir şekilde klinik tabloya da yansıdığına dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, şunları söyledi:
“Şu anda iki doz aşısını Biontech ile tamamlamış kişilerin üçüncü doz ihtiyacı ülkemiz açısından bulunmuyor”
Üçüncü doz aşı uygulamasında artık Turkovac’ın da kullanılabildiğini hatırlatan Kayıpmaz, şunları kaydetti:
"Sosyal hareketlilik en fazla genç-erişkin yaş grubumuzda"
Genç yaş grubunun aşılanma oranlarının istenen seviyeye ulaşmaması durumunda yayılım hızının yavaşlamayacağına dikkat çeken Kayıpmaz,
“Sosyal hareketlilik en fazla genç-erişkin yaş grubumuzda. Bu gençlerimiz toplu ve kapalı alanlarda bulunabiliyorlar, buna çok dikkat etmeliler. Özellikle uzun süre kapalı mekanlarda vakit geçiriliyorsa maskelerin burunlardan inmemesi lazım. Özellikle de önümüzdeki kış mevsiminde dikkatli olmaya önem gösterilmeli. Tabii ki bir başka durum daha var: Gençlerimiz birlikte yaşadığı, aynı evde bulunduğu daha ileri yaşta yer alan veya altta yatan bir kronik hastalığı olan kişilere de bu virüsü bulaştırma riskiyle de karşı karşıyalar. Aşılarını olarak hem kendilerini koruyacaklar hem de etraflarında yer alan sevdiklerine bu hastalığı bulaştırma riskini de en az seviyeye indirmiş olacaklar”
açıklamasında bulundu.
"İnsanların temel tedbirleri de ihmal etmesi ile diğer solunum yolu enfeksiyonlarını da görür olduk"
Son zamanlarda özellikle maske kullanımının gevşemesi ile birlikte diğer solunum yolu enfeksiyonlarının da sıklıkla görülmeye başlandığını belirten Kayıpmaz, “Geçen yıl bireysel tedbirlerimiz olan maske, mesafe ve hijyene hat safhada uyum ile sadece SARS CoV-2’nin neden olduğu Kovid-19 enfeksiyonundan değil, diğer solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan mikroorganizmalardan da korunmuştuk. Bu arada insanların o temel tedbirleri de ihmal etmesi ile diğer solunum yolu enfeksiyonlarını da görür olduk. Şu an Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu sürveyans çalışmalarında, insan korona virüsü OC43 veya insan korona virüsü 229E gibi, Rinovirüs gibi diğer solunum yolu enfeksiyonu etkenlerinin de soğuk algınlığı ve grip benzeri tablolar oluşturabildiğini görüyoruz. Tabis ki bu tablolardan Kovid-19’u ayırabilmenin tek yolu da PCR testi” dedi.