Kentteki koronavirüs vakalarını, son 2 haftayı kıyaslayarak değerlendiren İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, "İzmir'de vakalar 100 binde 714'ten 100 binde 729'a çıktı. İstanbul'a göre kıyaslayalım. İstanbul'daki olgu sayıları, statik duruma geçmişken İzmir'deki artış devam ediyor ve süreceğe benziyor. İzmir'de oransal olarak 100 binde 15'lik bir artış oldu. Bu daha da artarak devam edebilir. Ayakta başvurusu sayısında halihazırda yüksek rakamlardayız. Buna karşın yatış sayısı stabil gözüküyor, en azından görev yaptığım hastanede böyle. Yoğun bakım demeyeyim ancak yatan hasta sayısında da artış var. Yatan hasta sayısındaki artış, birkaç hafta sürerse bunların genelde yoğun bakıma da yansıdığını görüyoruz" diye konuştu.
"SIKINTILI SÜRECE NEDEN OLUYOR"
Dikkatini çeken gözlemini de anlatan Prof. Dr. Şener, "Vatandaşlar hastaneye yatıyor, iyileşiyor ve taburcu oluyor. Hastaneden çıktıktan sonra PCR negatif olmasına rağmen bir süre sonra başka bir solunum yolu problemiyle tekrar geliyorlar. Bu da şunu gösteriyor. Kovid-19'u atlatmış olmanız; tamamen iyileşmeniz anlamına gelmiyor. Bunu da ağırlıklı olarak akciğer tutulumu olan hastalar grubunda görüyoruz. Akciğer tutulumu olan hastaların ciddi bir kısmı hatta tamamı diyebilirim ki aşısız olan grup" dedi.
"İZMİR AŞILANMA ANLAMINDA İYİ İLLERDEN"
Şubat ayının ilk 2 haftasında 4'üncü piki beklediklerini belirten Şener, şunları söyledi:
Hastanenin farklı birimine, örneğin onkoloji servisine yatış yapan hasta için rutin uygulanan PCR testinin pozitif çıkması halinde, Kovid polikliniğine sevk edildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Şener, "Bu da rölatif olarak hasta yatış rakamlarına yansıyor. Bu da serviste yoğunluğa neden oluyor" ifadelerini kullandı.