İhlas Suresi okunuşu ve anlamı

İhlas Suresi, Kur'an-ı Kerim'in en kısa surelerinden biri olmasına rağmen anlam bakımından oldukça derin ve kapsamlıdır. İhlas Suresi okunuşu, kısa ve öz olması sebebiyle kolaylıkla ezberlenebilir. Bu sure, Allah'ın birliğini, eşi ve benzeri olmadığını, her şeyin O'na muhtaç olduğunu ve O'nun ezelî ve ebedî olduğunu net bir şekilde ifade eder. İhlas Suresi anlamı, İslam inancının temelini oluşturan tevhid kavramını en güzel şekilde açıklar. İhlas Suresi Arapça okunuşu, Türkçe anlamı, yazılışı, meali, fazileti, tefsiri ve diğer merak edilenlere ilişkin tüm bilgiler haberimizde.

İhlas Suresi okunuşu ve anlamı

İhlas Suresi, Kur'an-ı Kerim'in en kısa surelerinden biri olmasına rağmen, içeriği itibarıyla oldukça derin ve anlamlıdır. İhlas Suresi okunuşu, günlük hayatta sıkça tekrar edilen bir duadır. İhlas Suresi anlamı üzerinde derinleşmek, kişinin imanını güçlendirir ve Allah'a olan bağını kuvvetlendirir. Birçok hadiste zikredilmiş ve sayısızdır. İhlas Suresi'nin faziletleri arasında kalbi temizlemek, şirkten korunmak ve Allah'a yaklaşmak gibi önemli noktalar yer alır. İhlas Suresi, kısa olmasına rağmen içeriği itibarıyla oldukça zengindir. İhlas Suresi anlamı, Allah'ın sıfatlarını ve yaratılmışların O'na olan bağımlılığını açıklar. İşte İhlas Suresi'ne ilişkin merak edilen tüm detaylar.

İhlas Suresi Arapça okunuşu

İhlas Suresi Türkçe okunuşu

İhlas Suresi Hakkında Bilgiler

İhlas Suresi, Allah'ın birliğini ve benzersizliğini vurgulayan, kısa ama derin anlamlar taşıyan bir suredir. İslam'da tevhid inancının temel taşıdır ve manevi hayatın bir parçası olarak sık görülür. İhlas Suresi , Kur'an-ı Kerim'in 112. suresi olup 4 ayetten oluşur. Sure tevhid inancını (Allah'ın birliği) en sade ve özet bir şekilde ifade eder. Elbette İslam inancında Allah'ın hiçbir şeyin dayanamayacağı, benzersiz ve eşsiz olduğu öğretilmektedir.

İhlas Suresi'nin Anlamı

İhlas, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah’a bu surede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlaslı bir mü'min olacağı için sure bu adla anılmaktadır.

İhlas Suresi Konusu Nedir?

İhlas suresinin konusuna bakıldığında bu sure içerisinde Allah Teâlâ’nın kimi sıfatları veciz bir biçimde ifade edilerek tevhit inancının büyük ölçüde önemine dikkat çekilmiştir.

İhlas Suresi Neyden Bahsediyor, Ne Anlatıyor?

Allah'ın (C.C) varlığından ve birliğinden bahseder. O'nun hiçbir eşi ve benzeri olmadığı gibi çocuğu ve ortağı olmadığını vurgular.

İhlas Suresi Okumanın Önemi, Fazileti, Faydaları ve Sırları

ve sırlarını bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v) açıklamıştır.

İhlas suresini okuyan kişilerin sıkıntı ve beladan kurtulabildiğine inanılmaktadır. Bununla beraber bu sureyi okuyan kişiler yoksulluktan kurtulabileceği ve rahata ereceği de diğer önemli konulardan bir tanesini oluşturmaktadır. İhlas Suresi, Allah'ın birliğini, benzersizliğini ve benzersizliğini en sade şekilde ifade eder. Peygamber Efendimiz (sav) tarafından çokça tavsiye edilen bu surenin hem manevi hem de fiziksel dayanıklılığı vardır. İşte İhlas Suresi'nin faydası ve sırları:

İhlas Suresi, Allah'a olan tam bağlılığını ifade etmek için okuyan insanı manevi olarak şekillendirir. Sabah ve akşam üç defa okunduğunda kişiden nazardan, kötü enerjilerden ve şeytandan korunmasına sebep olur. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Sabah ve akşam İhlas, Felak ve Nas surelerini üçer kez okuyan kimse onu türlü kötülükten korur." (Tirmizi, Daavat)

İhlas Suresi, Kur'an'ın üçüncü birinin denk sevapını kazandırır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim İhlas Suresi'ni okursa, Kur'an'ın üçüncü birini okumuş gibi olur." (Buhari, Tefsir)

İhlas Suresi Kaç Ayetten Oluşur?

İhlas Suresi toplamda 4 ayetten 15 kelime ve 47 harften oluşmaktadır.

İhlas Suresi Okumak Büyü ve Sihirden Korur Mu?

İhlas Suresi, Müslümanlar için manevi koruma sağlayan bir suredir ve büyü ve sihirden korunmak amacıyla da okunabilir. İhlas Suresi büyü ve sihirden korumak için okumak etkili bir duadır. Sihir ve büyüden kurtulmak isteyenler için İhlas Suresi, güçlü bir dua niteliği taşır.

İhlas Suresi Ne Zaman İndirilmiştir?

İhlas Suresi Mekke döneminde nazil olmuştur.

İhlas Suresi Dilek ve İsteklerin Kabulü İçin Okunur mu?

İhlas Suresi'ni samimiyetle okumak, Allah'tan dilek ve isteklerin kabul edilmesi için bir vesile olabilir. Kalpten yapılan duaların ardından bu surenin okunması, saklanması için önerilir.

Abdestsiz Bir Şekilde İhlas Suresi Okunur mu?

İhlas suresi eğer ezberden okunacak ise kişilerin namaz abdesti almasına gerek yoktur. Ancak bu sureler Kur'an'dan okunacaksa kişinin abdest alması gerekmektedir. Gusül abdesti olmayan kişilerin sureleri ezberden de okuması doğru değildir. Bu nedenle gusül alındıktan sonra okunması gerekir. Kadınların adetli iken sureleri ezberden de okumaması gerekmektedir. Çünkü bu durum haramdır.

İhlas Suresi Neye İyi Gelir?

İhlas Suresi hastalıkların şifası, dertlerin devası ve musibetlerin kovulması için okunabilecek sureler arasında yer almaktadır.

İhlas Suresi Nasıl Ezerlenir?

İhlas Suresi kısa olduğu için ezberlemesi kolaydır. Ezber yapmadan önce Allah'tan yardım isteyerek niyet edin. Kalbinizin açık olması ve emin olmanızı kolayca öğrenmek için kısa bir dua okuyabilirsiniz.

Sureyi küçük bölümlere ayırarak ezberlemek daha kolay. Bölüm bölüm ilerleyin:

Onun parçasını tek tek ezberleyip pekiştirdikten sonra birleştirin.

Her bölümünü 3 ila 5 kez tekrarlayarak öğrenin. Sesli okumalar yaparak hafızanıza kazıyın. Ezberlediğiniz yeni bölümü önceki bölümleri birleştirerek tekrar edin. Ayetleri kağıdında ezberleyebilirsiniz. Yazılı olarak çalışarak, görsel hafızayı genişletir ve ayetleri daha hızlı öğrenmenizi sağlar. Ezberlediğiniz bölümlerin unutulmaması için düzenli olarak tekrar edin.Sabah ve akşam 3'er kez okuyarak hafızanızda kalıcılığı sağlayabilirsiniz.

İhlas Suresi Tefsiri

İhlâs sûresi, İslâm’ın esası olan tevhid (Allah’ın birliği) ilkesini özlü bir şekilde ifade ettiği ve Allah Teâlâ’yı tanıttığı için Hz. Peygamber tarafından Kur’an’ın üçte birine denk olduğu ifade buyurulmuştur. Kelâmın akışı ve konunun Allah’ın nesebini (hangi soydan geldiğini) soranlara verilen cevapla ilgili olması dikkate alındığında 1. âyetteki “O” diye çevirdiğimiz “hüve” zamirinin Allah’a ait olduğu açıkça anlaşılır. Allah ismi, varlığı ezelî, ebedî, zarurî ve kendinden olup her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve herşeye kadir olan... Yüce Mevlâ’nın öz (has) ismidir (bk. Bakara 2/255).

Müfessirler bu sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın birliğini ifade eden ahad terimi ile var oluş bakımından kimseye muhtaç olmadığını anlatan “samed” terimi üzerinde durmuşlardır. “Tektir” diye çevirdiğimiz “ahad” kelimesi, “birlik” anlamına gelen vahd veya vahdet kökünden türetilmiş bir isimdir (Ebû Hayyân, VIII, 528); sıfat olarak Allah’a nisbet edildiğinde O’nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder; bu sûrede doğrudan doğruya, Beled sûresinde (90/ 5, 7) dolaylı olarak Allah’a nisbet edilmiştir; bu anlamıyla tenzihî veya selbî (Allah’ın ne olmadığını belirten) sıfatları da içerir. Nitekim devamındaki âyetler de bu mânadaki birliği vurgular. Bu sebeple “ahad” sıfatının bazı istisnalar dışında Allah’tan başkasına nisbet edilemeyeceği düşünülmüştür. Aynı kökten gelen vâhid ise “bölünmesi ve sayısının artması mümkün olmayan bir, tek, yegâne varlık” anlamında Allah’ın sıfatı olmakla birlikte Allah’tan başka varlıkların sayısal anlamda birliğini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Türkçe’de de “bir” (vâhid) ile “tek” (ahad) arasında fark vardır.

Bir, genellikle “aynı türden birçok varlığın biri” anlamında da kullanılır. “Tek” ise “türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında eşi benzeri olmayan tek varlık” mânasına gelir. İşte Allah, bu anlamda birdir, tektir. Ahad ile vâhid sıfatları arasındaki diğer farklar ise şöyle açıklanmıştır: Ahad, Allah’ın zâtı bakımından, vâhid ise sıfatları bakımından bir olduğunu gösterir. Ahad ile vâhidin her biri “ezeliyet ve ebediyet” mânalarını da ihtiva etmekle birlikte, bazı âlimler ahadı “ezeliyet”, vâhidi de “ebediyet” mânasına tahsis etmişlerdir. Allah’ın sıfatı olarak her ikisi de hadislerde geçmektedir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 112; İbn Mâce, “Duâ”, 10; Nesâî, “Cenâiz”, 117; Müsned, IV, 103; geniş bilgi için bk. Bekir Topaloğlu, “Ahad”, DİA, I, 483; Emin Işık, “İhlâs Sûresi”, DİA, XXI, 537).

Samed kelimesi “herkesin kendisine ihtiyacını arzettiği, fakat kendisi kimseye muhtaç olmayan” anlamına gelir (Râgıb el-İsfahânî, Müfredâtü’l-Kur’ân, “smd” md.). Sûredeki bağlamına göre samed, “var oluş bakımından kimseye muhtaç olmayıp her şeyin varlık ve devamını kendisine borçlu olduğu vâcibü’l-vucûd” demektir. Buna göre samed kelimesi doğrudan doğruya ahad isminin açıklamasıdır; daha sonra gelen “doğurmamış ve doğmamıştır” meâlindeki âyet de samed isminin açıklamasıdır.

Taberî, samedi, “kendisinden başkası ibadet edilmeye lâyık olmayan tek mâbud” olarak tanımlamıştır (XXX, 222). Kur’ân-ı Kerîm’de sadece burada geçen samed ismi başta “esmâ-i hüsnâ” hadisi olmak üzere (bk. Tirmizî, “Da‘avât”, 83) bazı hadislerde de yer almıştır (meselâ bk. Buhârî, “Tefsîr”, 112; Tirmizî, “Da‘avât”, 64).

Allah Teâlâ’nın noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu ifade eden bu âyet, samed isminin açıklaması olup, Allah’a evlât nisbet edenleri ve soy kavramına giren her şeyi; meselâ, “Mesîh Allah’ın oğludur” diyen hıristiyanların (Tevbe 9/30) ve meleklerin Allah’ın kızları olduğunu söyleyen (En‘âm 6/100) müşriklerin bu iddialarını reddeder. Zira çocuk, eşin olmasını gerektirir; eş de çocuk da ihtiyacı karşılamak için istenilen varlıklardır; Allah ise ihtiyaçtan münezzehtir, ezelî ve ebedîdir. Eşleri de çocukları da O yaratmıştır; yarattığı şeylere muhtaç olması ise imkânsızdır (bk. En‘âm 6/101).

Âyetin, “O, doğmamıştır” meâlindeki ikinci cümlesi Allah Teâlâ’nın doğum veya sudûr yoluyla bir ana veya babadan, bir asıldan meydana gelmediğini ifade eder. Çünkü doğan her şey sonradan olur; oysa Allah kadîm ve ezelîdir, yani varlığının bir başlangıcı yoktur.

Bu âyet hem ilk âyetin açıklaması hem de bütünüyle sûrenin bir özeti mahiyetinde olup Allah’ın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde hiçbir dengi ve benzeri bulunmadığını ifade eder. Kendisinden başka var olan her şeyi O yaratmıştır. Bu sebeple yarattıklarının O’na denk olması mümkün değildir. Nitekim bu durum muhtelif âyetlerde ifade buyurulmuştur (meselâ bk. Nahl 16/17-22; Şûrâ 42/11).

İhlâs sûresinin, Kur’an’ın üçte birine denk olduğuna dair yukarıda geçen hadisi yorumlayan âlimlerden bir kısmı, bu denkliği sûreyi okumanın sevabı, bir kısmı da konusu ve mânası yönünden değerlendirmişlerdir. İkinci görüşe göre sûre, Kur’an’ın üç temel konusundan ilki olan tevhidle alâkalı olup bu sûrenin anlamını iyice kavrayan ve itikadını bu sûrenin öğretisi yönünde oluşturan bir kimse Kur’an’ın tevhid ve akaid bölümünü de kavrayıp benimsemiş olur. Gazzâlî Cevâhiru’l-Kur’ân isimli eserinde (s. 47-48) özetle şu hususlara işaret eder:

Kur’an’daki bilgiler ana hatlarıyla Allah hakkında bilgi (mârifetullah), âhiret bilgisi ve doğru yol bilgisi olmak üzere üçe ayrılır. İhlâs sûresi bunlardan ilkini, yani mârifetullah ve tevhid konusunu ihtiva etmektedir. Kur’an’daki diğer hükümler bu sûredeki tevhid temeline dayandığı için sûre Kur’an’ın üçte birine denk görülmüştür. Belirtilen öneminden dolayı İhlâs sûresi tefsir kitaplarında muhtelif yönleriyle ele alınıp incelendiği gibi felsefeden tasavvufa kadar çeşitli ilim dallarında da meşhur âlimler tarafından sûre üzerinde pek çok müstakil tefsir vb. çalışmalar yapılmış; ayrıca sûre üzerine tezler de hazırlanmıştır (bilgi ve örnekler için bk. Emin Işık, “İhlâs Sûresi”, DİA, XXI, 538).

Nazara karşı İhlas Suresi Okunur Mu?

Resûlullah'ın (s.a.s.) nazar değmesine karşı ile İhlas ve Muavvizeteyn (Felâk, Nâs) sûrelerini okuduğu; ashabına da bunları okumalarını tavsiye ettiği; bunlardan kurtulmak için ayrıca doğrudan Allah Teâlâ’ya yakardığı rivayet edilmektedir (Buhârî, Tıb, 32, 38; Tirmizî, Tıb 16; İbn Mâce, Tıb 32, 36; Kamil Miras Tecrîd Tercemesi, XII, 90).