Sinemanın etkili kitle iletişim aracı olma işlevi herkesin malumu. Bunun en önemli göstergesi Hollywood. Amerikan sinema endistrisini bir numara yapan ise dağıtım ağını (sinema salonlarının ve gösterim gücünün) elinde bulundurması. Dijital mecraların varlığını pekiştirdiği son dönemdeyse dağıtım ağı meselesi güncellendi. Artık Hollywood’un dev firmaları da filmleri önce dijital mecrada gösterime sokuyor. Ve bu alanda da güç yine Hollywood’un elinde...
HOLLYWOOD İLE YARIŞMAYALIM AMA...
Bu bağlamda Hollywood film endistrisi ile yarışmak mümkün değil. Zira 200-400 milyon dolar arasında bütçelerle çekilen filmlerin hasılatları da 300 milyon dolarla 2 milyar dolar arasında değişiyor. Ülkemizde bugüne kadar çekilmiş en pahalı filmin 24 milyon TL olduğunu düşünürsek, rekabetin mümkün olmadığı kendini gösterir. Ancak özel dönemler için dünyada ses getirecek yapımları hayata geçirmek, ABD dışındaki ülkelerin sinemanın gücünü kullanabilme noktasında mümkün görünen seçeneklerden. Mesela Libya’nın milli kahramanı Ömer Muhtar’ı son yarım asırda insanlar Çöl Aslanı: Ömer Muhtar filminden biliyor. Ülkemizde de çok izlenen ve belli dönemlerde televizyonlarda yayınlanan filmin yapımcısı Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi. Hikayeyi bilirsiniz... Mustafa Akkad’ın Çağrı filmini önce Suudiler destekliyor. Filmle alakalı olumsuz dedikodular sonrası destek çekiliyor. Fas’taki set ortada kalıyor. Kaddafi, Akkad’ı ülkesine çağırıyor ve filmi tamamlamasına destek oluyor. Şart olarak da Ömer Muhtar ile alakalı film çekilmesini öne sürüyor.
YAHUDİ SOYKIRIMI FİLMLERİ
Bundan 10 yıl öncesine kadar toplumların kanaatlerini belirleyen araçların başında sinema geliyordu (sosyal medya ve internet mecraları durumu biraz değiştirdi). İkinci Dünya Savaşı ve Hitler’in Yahudileri katletmesi meselesini bütün dünya nereden öğrendi? Hala her yıl Yahudi Soykırımı ile alakalı filmler yapılarak yaşananlar farklı açılardan insanlara anlatılmaya devam ediliyor.
Benzer şekilde, ülkemizde yapılan Muhteşem Yüzyıl dizisi çok tartışıldı. Bir nesil Kanuni Sultan Süleyman’ı ve döneminde yaşananları bu dizide anlatıldığı şekilde kabul etmedi mi? TRT’nin Diriliş Ertuğrul dizisi Osmanlı’nın kuruluş sürecini, Payitaht Abdülhamid dizisi de Osmanlı’nın son dönemini belli bir bakış açısı ile geniş kitlelere sunmadı mı? Türk dizilerinin dünyada ciddi kitlesinin olması da Osmanlı algısını ve bügunkü Türkiye kanaatini etkilemedi mi?
Hal böyleyken... Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıl dönümü için dünya çapında ses getirecek filmler, diziler yapılması elzem görünmüyor mu?
2023 İÇİN NELER YAPILMALI?
DİZİLER DE İHMAL EDİLMEMELİ
Sinema filmi yetmez. Özellikle genç kesim dizilerle dünyayı takip ediyor. Yüzüncü yılımız için dijital mecraları hedefleyen en az 5 dizi yapılması gerekiyor. Ülkemizdeki dijital mecralar harekete geçmeli elbet. Fekat esas önemli olan Netflix, HBO, Amazon Prime gibi mecralarda yapılması sağlanacak dizilerdir. Bunların bütçeleri de elbette toplamda milyar dolarlar demek olacak.
Ayrıca şimdiden duyurusu yapılıp uluslararası etkisi yüksek olacak kısa film etkinlikleri düzenlenmeli. Festivaller yapılmalı.
FİNANS HAVUZU OLUŞTURULMALI
Bütün bu çalışmalar için elbette bir finans havuzu oluşturulmalı. Sadece Türkiye değil, Türkî cumhuriyetler ve Körfez sermayesi de meseleye dahil edilmeli. Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının, özel sermayenin bir plan dahilinde elini taşın altına koyması sağlanmalı. Bütün uluslararası yapımlarda olduğu gibi ‘ortak yapım’ modeliyle, hayata geçirilecek projeler için Avrupa, Asya ve Orta Doğu’dan ortak yapımcılar bulunmalı. Böylelikle yapımların gösterim alanları da genişletilmeli.