Günümüz dünyasında milyonlarca insan barınma sorunu yaşıyor. Gelişmekte olan ülkeler büyük bir konut açığıyla karşı karşıya. İnsanlar daha önce görülmemiş bir oranda şehirlere taşınıyor ve kentsel hanelerin büyük bölümünü kenar mahallerde yaşayanlar oluşturuyor.
Yoksulların alabileceği evler genellikle kötü yerleşimli, tek katlı, aşırı kalabalık ve güvensiz mülkiyetler. Diğer tarafta ise bu evlere bile sahip olamayanlar var. Mezarlarda, suyun üzerinde, tenekelerde, tel kafeslerde, taşınabilir kamış evlerde yoksulluğun bambaşka bir boyutunu yaşamaya mahkum olanlar.
21. yüyılda en ilkel yöntemlerle, çevrelerinde buldukları malzemelerle evlerini inşaa ediyorlar. Elbette bu yapılara ev demek pek mümkün değil. Gecekondular bile hayale dönüşüyor. Biz de Kahire'den Bangladeş'e, Hong Kong'dan El Salvador'a yoksul insanların barınmak için ilginç yöntemlerle yaptıkları evleri ve yaşam mücadelesini ele aldık.
İki milyon insan mezarda yaşıyor
Mısır'ın başkenti Kahire'de evi olmayanlar mezar evlerde yaşamak zorunda kalıyor. Mısır'da mezarların birçoğu toprak altındaki odalardan oluşuyor. Bu odalara aynı aileye mensup kişiler gömülüyor. Erkek ve kadınların farklı odalara gömüldüğü mezar odaların üst kısmında ayrı bir oda yer alıyor. Kahire'deki yoksul ve evsiz insanlar, bu tür mezarları korumak karşılığında, mezar sahiplerinden buralarda yaşamak için izin alıyor. Öyle ki sayıları iki milyona kadar ulaşmış durumda. Devlet, mezar yeri olduğu için mezar evlere elektrik, su ve kanalizasyon hizmeti vermiyor.
Kafeslerde süren yaşamlar
Hong Kong, Asya'nın en zengin şehirlerinden biri. Ancak nüfus yoğunluğu fakir insanları konut kriziyle karşı karşıya bırakıyor. Hong Kong'da yüzbinlerce yoksul insan küçük ve tel kafesli odalarda yaşıyor. Büyük binalar ve onların içinde her katında en az 30 kafes bulunan odalar. Mutfağı olmayan, tuvaletin ortak kullanıldığı, bir yatak ebatındaki bu kafeslerin aylık kirası 160 dolar civarında. Yani şehrin en meşhur bölgesindeki kira fiyatlarıyla yarışıyor. 3 buçuk metrekarelik bu kafes evlerde 100 bin civarında kişi barınıyor. Kentte 1 milyon dolayında kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve kafes tipi barınakların sayısı gün geçtikçe artıyor.
Penceresiz kalanlar
Burkina Faso'da yer alan Tiébélé köyü ilginç evleriyle ünlü. Ancak yerel halk bu evleri turistler ziyaret etsin diye yapmamış. Ellerindeki toprak, ahşap ve saman gibi malzemelerle inşaa ettikleri evlerde pencere bile yok. Bazı evlerde pencere görevini gören küçük delikler var ve bu delikler, güneş ışığının eve girmesine izin verecek büyüklükte tasarlanmış. Orta Amerika'nın en yoksul kentlerinden El Salvador'da yoksul halk çamur ve kerpiç tuğlalardan yapılan evlerde yaşamını sürdürmek zorunda. Köşelerde ahşap direkler ile takviye edilen evlerin çatıları ise genellikle saman veya alüminyumdan yapılıyor. Elektrik, su ve kanalizasyon gibi altyapı hizmetlerinin olmadığı bu evlerde binlerce El Salvadorlu yaşamını sürdürüyor.
Asya'da yoksullar hem doğal afetler hem de malzeme yokluğundan Makeshift denilen ve yağmur yağdığında taşınabilen evlerde yaşıyor. Doğu Asya ve Pasifik boyunca, yaklaşık 250 milyon insan bu evlerde yaşamaya mecbur. Altyapısı olmayan ve suyun içerisinde uzun kamışların üzerine çinko ile yapılan evlerin bir çoğu tehlikeli atıkların ortasında yükseliyor. Yakın bir gelecekte Makeshift evleri ortadan kaldırıp yoksul halkı daha güvenli ve temiz evlere kavuşturacak bir çözüm görünmüyor.
Filipinler'in kırsal bölgesindeki evler ise tipik olarak hindistan cevizi ağaçlarından bambu veya ahşaptan yapılıyor. Bu malzemeler sağlam değil ancak yoksul halkın barınma için başka malzemeler alabilmesi neredeyse imkansız. Bangladeş'in yoksul halkı da sel feleketleri nedeniyle yok olan evlerini kendi imkanlarıyla yapıyor. Ülkede her yıl su baskınlarında yüzlerce kişi hayatını kaybediyor, binlerce ev yıkılıyor ve ölümlerin çoğu boğulmalardan değil, her şeyi kaplayan sığ durgun sudan yayılan hastalıktan kaynaklanıyor. Halk yine hastaklıkların kol gezdiği alanlara suda yükselen evler yapıyor.
Avrupa'nın teneke yaşamları
Romanya'nın kuzeyindeki Ponorata köyü, Avrupa'da neredeyse hayal edilemez olan bir yoksulluğu yaşıyor. Herhangi bir haritada görünmüyor ve yetkililer tarafından neredeyse hiç ziyaret edilmiyor. Binlerce Roman'a ev sahipliği yapan köydeki tüm evler halkın çevreden buldukları tenekelerle inşaa edilmiş. Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da sayıları her geçen gün artan metrekarelik teneke evler, ülkede zengin ve fakir kesim arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor. Birkaç kişiden fazlasının sığmasının zor olduğu teneke yapıların sayısı her geçen gün artıyor.
Dünyanın en büyük yüzen gecekondusu
Afrika’nın bazı kentleri o kadar hızlı büyüyor ki yeni ev inşa edecek alan kalmıyor. Batı Afrika ülkesi Nijerya'nın Lagos şehrindeki Makoko mahallesi dünyanın en büyük yüzen gecekondu mahallesi olarak adlandırılıyor. Kentte yeni evler için boş arazinin kalmaması bölge sakinlerini suların üzerine kaçak ev yapmaya zorlamışve Afrika’nın bu en büyük şehrinde insanlar suyun üzerinde yaşamaya mahkum edilmiş. Artık bu durum öyle kanıksanmış ki çocuklar yüzen okullarda eğitim görüyor. 100 öğrenci kapasiteli bu okullarda kullanılan mimarinin bölgedeki diğer yapılara da yansıması bekleniyor.