Yeni Şafak'ın ilk Genel Yayın Yönetmeni Zakir Barutçu: Önemli olan gazeteyi yaşatmak

Yeni Şafak’ın ilk genel yayın yönetmenliğini yapan Zakir Barutçu, gazetenin isminden, kurulan kadroya kadar o süreçte yaşananları anlattı. Yeni Şafak’ın tam bir okul olduğunu söyleyen Zakir Barutçu, “Gazeteyi kurmak zordu ama önemli olan yaşatmaktı. Bugüne kadar yaşatanları, bu hale gelmesi için çalışanları tebrik ediyorum” dedi.

Sevda Dursun
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, Kültür- Sanat Editörü Sevda Dursun ve Yeni Şafak'ın ilk genel yayın yönetmeni Zakir Barutçu 30. yıl özel eki için bir araya geldi.

30. yıl özel sayımız için gazetemizin çok az bilinen ilk kuruluş döneminden önemli bir isme daha ulaştık. Yeni Şafak’ın ilk genel yayın yönetmeni Zakir Barutçu... Malumunuz kuruluş yılı olan 1994’te muhafazakâr camianın bir gazetesi olmadığı gibi, dindar gazetecilerin çalışabileceği ortamlar da yoktu. Dolayısıyla sağ cenahın çıkaracağı bir gazetede çalışacak deneyimli bir gazeteci bulmak bugünlerdeki gibi kolay değildi. Yeni Şafak kurulduğunda farklı gazete tecrübeleri olan isimler kadroya geldi. Gazetenin kendi sesine kavuşması ise zaman aldı. Barutçu da Yeni Şafak’a gelmeden önce Hürriyet, Günaydın, Sabah gibi gazetelerde çalışmıştı. Bu deneyimini yeni kurulan gazeteye aktarmak için işin başına geçti. Yeni Şafak’tan önce Selam gazetesini çıkardıklarını söyleyen Barutçu, sağ cenaha hitap edecek bir gazeteye olan ihtiyacı şu ifadelerle anlattı: “Selam gazetesini bana teklif ettiklerinde, onlara bir örnek gazete yaptım. Herkes şaşırdı, ‘Böyle bir gazete mi olur’ dediler. Selam gazetesi çıktı ve çok iyi satmaya başladı. Renkli baskı yapıyorduk, ‘Boyalı basın’ diye şikayetler geliyordu. Rahmetli Erbakan Hoca ‘Boyalı basın’ derdi ya, oradan hareketle. Ben de 'Onlara boyalı basın diye bir şey yok, Erbakan Hoca boyalı basın derken gazetenin renginden değil, içeriğinden bahsediyor' demiştim. Yaklaşık bir yıl Selam gazetesini çıkardık. Yeni Şafak’ın çıkma sebebi, Selam gazetesinin yayın dünyasına girmesiydi. Haftalık bir gazete olmasına rağmen iyi satıyordu. O ihtiyaç hissedildi ve Yeni Şafak çıkarıldı.”

KURDUĞUM KADROYA KARIŞMAYACAKSINIZ DEDİM

Bu sırada Yeni Şafak’ın kurulma aşaması başladı. Hekimler Birliği’nin girişimiyle çıkacak olan gazete için Barutçu’ya Fatih Böhürler’den teklif gitti. Barutçu da, “Yaptığım gazeteye karışmayacaksınız, renkliydi boyalıydı bir şey demeyecek, kurduğum kadroya da sağcıydı solcuydu diye karışmayacaksınız dedim. Kabul ettiler. Günaydın gazetesinden 8-10 kişiyi getirdim. Mesela bir spor müdürü vardı, orada namaz kıldığı için işten atılmıştı. Spor müdürü yaptım onu. Teknik servisten de birilerini getirdim. Kadroya kadar ben kurdum gazeteyi. İlk ve son sayfayı ben çiziyor, resim altlarını yazıyordum. Gazeteyi kurmak zordu ama önemli olan yaşatmaktı” diyerek kuruluş sürecindeki gözlemlerini anlattı.

İLK GÜN 150 BİN BASILDI

Hazırlık aşamaları bitti, sıra Yeni Şafak’ın ilk baskısına geldi. O günlerde tüm gazeteler promosyonla satışlarını artırma yoluna gidiyordu. Ansiklopedi, tabak, çanak, yiyecek aklınıza ne geliyorsa gazeteyle birlikte alabiliyordunuz. Yeni Şafak da ilk gün Ülker Halley ve Nescafe promosyonuyla çıktı. İlk gün 150 bin bastıklarını söyleyen Zakir Barutçu, “Hepsi satılınca gazeteciler cemiyetlerinden tebrikler gelmeye başladı, iyi dedim, oldu bu iş. Fakat sonra Aydın Doğan işe el attı, bizim önümüzü kesmeye başladı. Hepimizin bildiği Yaysat’ın dağıtım oyununu oynadılar. Az sattığımız yere çok, çok sattığımız yere az gazete göndermeye başladılar. En çok sattığımız Fatih’te gazete bulamıyordu insanlar. Yeni Şafak için çok mücadele verdim, ama bir yere kadar gücünüz yetiyor” ifadelerini kullandı.

"ŞAFAK" İSMİNİ BEN ÖNERDİM

Gazetenin isim koyulmasıyla ilgili de konuşan Barutçu, “İsim konusunda Seher Vakti, Ufuklar gibi öneriler geldi. ‘Şafak’ koyalım dedim ismini. Selam gazetesini çıkarırken bu ismi düşünüyordum. Rahmetli Şafak Tavkul benim arkadaşımdı. Ona, ‘Böyle bir gazete kuracağız, adını kullanmamız sıkıntı olur mu’ diye sordum. ‘Olur mu hiç, çok memnun olurum’ dedi. Şafak diye bir dergi vardı, başına ‘yeni’ eklemeyi teklif ettim. Sonra toplantı yaptık, ismi tartıştık. Masadakiler önce garip karşıladı, olur mu olmaz mı derken, Tufan Mengi, ‘Zakir abi ne dediyse o olacak’ dedi. Böylelikle logoyu yazarken, ‘yeni’ kısmını küçük, ‘Şafak’ kısmını büyük yaptık. Logoyu da Şafak Tavkul tasarladı” dedi.

VAKKASOĞLU YAZISINA BESMELEYLE BAŞLADI

Namaz kılanın işten atıldığı, başörtüsü takanlar okula veya işe rahat gidemediği dönemlerdi. O dönem Müslümanların yanında duran bir gazete çıkarmak, hayli zordu. Bu gazeteyi çıkartırken diğer çok satan gazeteler gibi Müslümanlara küfür veya hakaret etmemeye, saldırgan haberler yapmamaya dikkat ettiklerini söyleyen Kurtulmuş, o günleri şöyle anlattı: “Bazı arkadaşlar sol kesimin gazetelerinden geldiği için o tarz haber dili kullanabiliyordu. Hemen düzeltiyordum. Sultanahmet Camii’nin baş imamı Emrullah Hatipoğlu ve Vehbi Vakkasoğlu köşe yazıyordu bizde. Hatta Vakkasoğlu ilk yazısına Besmeleyle başlamıştı. Hoşuma gitti, cesaretini tebrik etmek lazım. O zamanlar böyle şeyler yapmak çok zordu. Abdest alanı, namaz kılanı işten atıyorlardı.”

ARDINDAN SON ÇAĞRI GELDİ

Yeni Şafak’tan sonra Aydın Doğan’ın kendisine sağ kesime hitap eden Son Çağrı gazetesini çıkarttığını söyleyen Zakir Barutçu, bunu şöyle anlattı: “Hürriyet gazetesinin son katını bana verdiler. Orada çalışıyorduk. Son Çağrı 300-400 bin satıyordu. Gazetede Altemur Kılıç’ın karşısında Mehmet Şevket Eygi gibi isimler yazıyordu. Yeni Şafak’ın başka bir versiyonu fakat arkasında Aydın Doğan var. Altemur, Taksim’e cami gerekmez yazıyor, Şevket Eygi gerekir diyordu. Çok enteresan bir gazeteydi. 28 Şubat döneminde kapattılar.”