Latin ve Sefarad müziğinden İspanyol flamenkosuna, Arjantin tangosundan Portekiz fadosuna kadar dünyanın farklı coğrafyalarında müzikleri harmanlayan; Buika, Ömer Faruk Tekbilek, Enrico Macias, Yiannis Kotsiras, Eleni Vitaly, Natacha Atlas, Montse Kortes, Kubat ve Ibrahim Tatlıses gibi birçok isimle çalışan Ladino müziğin tutkulu sesi Yasmin Levy, 20 Aralık’ta İstanbul’da Volkswagen Arena’da vereceği konser öncesi Skyroad’un sorularını yanıtladı.
Ülkemizde oldukça sevilen, her konseri dolu geçen bir tanımlıyorsunuz?
Benim kökenim Türk, ailem Manisa ve İzmir'den. Türkiye benim evim her gelişimde aileme ve evime kavuşmuş gibi iyi hissediyorum. İnsan, köklerinden uzak kalsa bile köklerini hatırlamakta, daha doğrusu onun kim olduğunu sezmekte zorlanmıyor. Türk hayranlarımla çok sıkı bir bağımız oldu uzun süredir. Benim için çok özelsiniz. Bu müzikle büyüdüm kanımda var Türk müziği.
Kubat'tan Halil Sezai'ye, İbrahim Tatlıses'ten Ömer Faruk Tekbilek'e
Bugüne kadar birçok Türk sanatçıyla ortak çalışmalar yapan ve sahne paylaşan Yasmin Levy, Türk müziğini çok sevdiğini şöyle anlattı:
Her yerde şarkı yazıyor
Müziğin hayatın tam ortasında olduğunu söyleyen usta yorumcu, yolda, evde, alışverişte nerede olursa olsun müzikle hemhal olmaktan hiç vazgeçmediğini ifade ediyor. İlham kaynağı olarak ise acı ve melankoliden bahseden Yasmin Levy, müziğe olan aşkını ise şu sözlerle anlatıyor:
"İlham kaynağım hep acılar. Acı ve melankoliden besleniyorum. Yazdığım bütün şarkılar gerçek hikâyelerden ilham alınarak yazılıyor. Her yerde şarkı yazabilirim. Örnek olarak söylemem gerekirse şu an Amerika'da turnedeyim ve sürekli yollardayım. Piyanom veya özel bir alanım yok ama aniden aklıma gelen bir melodi oluyor ve onu hemen kaydediyorum. Müziğin mekâna bağımlı olduğu görüşünü bu yüzden reddediyorum. Müzik, hayatın akışındadır.
İnsanları güldüren, eğlendiren, dans ettiren bir müziğim yok, beraber aynı mutsuzluğu paylaştığımız insanlarla beraber aynı acıları hissederek bazen birlikte ağlayarak bu çılgınlığı ortaklaşa yaşıyoruz sahnemde."