Yapay zeka bu kez Osmanlıca çeviriyor

Konuşma metinlerinden makalelere, hukuki belgelerin çevirisinden bilimsel araştırmaların dosya çevirisine kadar pek çok alanda kendini ispatlayan yapay zekanın yeni alanı ise Osmanlıca metinler. 30 farklı dilde; resim, metin, dosya ve ses gibi içerikleri kolayca çevirmeye, sadeleştirmeye ve dönüştürmeye yarayan Transleyt, Osmanlıca çeviride elde ettiği olağanüstü başarı oranlarıyla sektörde fark yaratıyor.

Latife Beyza Turgut
Arşiv.

Çeviri endüstrisi, yapay zeka teknolojisinin hızlı gelişimi sayesinde olağanüstü bir dönüşüm geçiriyor. Yapay zeka, çeviri sürecini hızlandırmanın yanı sıra, çevirilerin kalitesini de önemli ölçüde artırıyor. Özellikle son yıllarda belirli dillere özgü öğrenme ve uyum sağlama yeteneği sayesinde, uzmanlık gerektiren terimleri anlama ve doğru çevirme konusunda büyük bir ilerleme kaydediyor. Konuşma metinlerinden makalelere, hukuki belgelerin çevirisinden bilimsel araştırmaların dosya çevirisine kadar pek çok alanda kendini ispatlayan yapay zekanın yeni alanı ise Osmanlıca metinler. Geçtiğimiz yıllarda “Wikilala”, “kelime.com” ve “e-Osmanlıca” gibi uygulamaları Hiperlink'in desteğiyle hayatımıza sokan Sadi Özgür, bu defa kurucusu olduğu Boğaziçi Teknopark'ta bulunan AICOOR firması bünyesinde yapay zekayı da işin içine kattığı yepyeni bir platformu hayata geçirdi. Transleyt, Türkçe, İngilizce, Almanca, Çince ve Osmanlıca dahil 30 dilde; resim, metin, dosya ve ses gibi içerikleri kolayca çevirmeye, sadeleştirmeye ya da dönüştürmeye yarıyor. Transleyt, Osmanlıca çeviride elde ettiği olağanüstü başarı oranlarıyla sektörde fark yaratıyor. Yapılan testler, matbu metinlerde yüzde 98.2, düzgün elyazma metinlerde ise yüzde 92 doğruluk oranına ulaştığını gösteriyor. Pek çok araştırmacının, Türkologların saatlerini, günlerini hatta haftalarını alan Osmanlıca metinlerin Latin harfleri ile transkripsiyonu Transleyt ile dakikalar hatta metnin uzunluğuna göre saniyeler içerisinde gerçekleştiriliyor. Ancak Transleyt’in gücü sadece bu yüksek başarı oranlarıyla sınırlı değil. Platform aynı zamanda Osmanlıca metinleri herhangi bir dönem diline birebir çevirme ya da günümüz Türkçesine aktarma seçeneklerini de sunuyor. Örneğin 13. asra ait bir metni 19. ya da 21. asra ait bir metnin üslubuna çevirebilme imkanı veriyor. Özellikle Osmanlıca baskı metinlerin çevirisi alanında öncü bir rol üstlenmeye hazırlanan Transleyt, Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Prof. Dr. Hayati Develi ve Prof. Dr. Mehmet Ölmez gibi bir çok kıymetli akademisyen tarafından da heyecan ile karşılanıyor.

Geçmiş ile gelecek arasında bir köprü

Yapay zeka teknolojisinin gücünü dil bariyerlerini aşmak için kullanan yenilikçi bir çeviri ve medya işleme platformu olan Transleyt, Hiperlink teknoloji şirketi bünyesinde bir girişim. “Biz daha çok üniversitelerin, akademisyenlerin ve eğitimcilerin yapay zekayla alakalı işlerini yönetebileceği bir şirket oluşturmuş olduk. Pergelimizin bir ucunu yapay zekaya koyduk. Yapay zeka ve eğitimle alakalı neler var ise bunları gerçekleştirmek için projeler yapmaya çalışıyoruz” diyen Transleyt kurucusu Sadi Özgür, Transleyt’i ilk olarak DeepL, Google Çeviri veya Microsoft Translator gibi bir çeviri platformu olarak kurguladıklarını anlatıyor. Ancak işin zamanlar geçmiş projelerde yaptıkları gibi teknoloji ve kültür hazinesinin bir kesişimine dönüştüğünü ifade eden Özgür, “Yaptığımız platform bizim kültür hazinemiz olan Osmanlıcayı da çevirebilsin, güncel okuyucu bunu sadeleştirebilsin, anlamlandırabilsin diye yöntemler geliştirdik. Bunlar tabi ki emekleme dönemi. Geniş dil yelpazemizdeki uzmanlığımızı artırarak, daha fazla dil ve lehçeye hizmet sunmayı amaçlıyoruz” diyor. Dil ve medya engelleri olmayan bir dünya oluşturmak için çabaladıklarından bahseden Özgür, “Teknolojinin gücünü kullanarak insanları, fikirleri ve kültürleri birbirine bağlamayı hedefliyoruz. Medya içeriklerinin dil bariyerleri olmaksızın anlaşılmasını sağlayarak, küresel anlayışı ve empatiyi güçlendirmeyi istiyoruz. Kültürel mirasın korunması ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunarak, geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Hassas ayarlar ile kişiselleştirilmiş çeviri

Transleyt’in metin çeviri özelliği, çevirileri ihtiyacımıza göre özelleştirebilmemiz için geniş bir yelpazede seçenekler sunduğundan bahseden Özgür, bu hassas ayarlar, çeviri kalitesini artırmanın yanı sıra, metnin hedef kitleye ve kullanım amacına uygun olmasını sağladığını ifade ediyor. Örneğin; varsayılan, arkadaşça, teknik, akademik gibi seçenekler içeren “Ton Ayarları” ile çevirileri iletişim bağlamına uygun hale getirmek için farklı tonlar arasında seçim yapılabiliyor. Bir iş sunumu için teknik bir ton seçebilir, bir arkadaşınıza yazacağınız e-posta için daha gündelik bir ton kullanabilirsiniz. Ayrıca profesyonel, bilgilendirici, tartışmacı, betimleyici gibi çeşitli “Üslup Seçenekleri” ile metnin amacına ve hedef kitlesine göre farklı üsluplar arasında seçim yapabilirsiniz. Bu sayede, bir bilimsel makale için akademik bir üslup, bir hikâye için hikâyeleştirici bir üslup veya bir analiz raporu için karşılaştırmalı bir üslup kullanabilirsiniz. “Alan/sektör Odaklı Çeviri” ise spesifik alanlara ve sektörlere özel terminoloji ve ifade biçimlerini kullanarak çeviri yapabilme imkânı sağlıyor. Bu hassas ayar sayesinde tıp ve sağlık, bilim ve teknoloji, hukuk, finans ve bankacılık gibi uzmanlık gerektiren alanlar için özelleştirilmiş çeviriler elde edebiliyorsunuz. Özellik, teknik terimlerin doğru ve tutarlı bir şekilde çevrilmesini sağlıyor.

Artık hiçbir söz uçmayacak

Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, bugün “Gelecekte Osmanlıca metinlerin bilgisayarlar aracılığıyla basit bir şekilde Latinize edilebilecektir” öngörüsünün gerçekleşmesinden memnuniyet duyduğunu ifade ediyor. Mühendislikten sağlık bilimlerine, tarımdan hayvancılığa, demiryolu taşımacılığında fotoğrafçılığa, eski harflerle basılmış kitaplar bir yığın el değmemiş kitap olduğundan bahseden Akalın, “Oradaki söz varlığı öylece duruyor. Çünkü edebi eserlerin çevirisi yapıldı ancak rasflardaki bu eserlere hiç dokunulmadı” açıklamasını yapıyor. Akalın, “Transleyt sayesinde bugüne kadar el değmemiş yaklaşık 30 bin Osmanlı Türkçesi kitabın, binlerce gazete nüshasının, sayısını tahmin edemeyeceğim belgenin çevirisini yapmak, günümüz Türkçesine çevirmek artık mümkün olacak” müjdesini veriyor. Ayrıca projenin yeni bir derlem ortaya koyacağından bahseden Akalın, “Böylece atalarımızın yazıya geçirdiği hiçbir söz uçmayacak, sözlüklerde yeniden canlanacak” diyor.

Yeni bir medeniyet ancak böyle kurulabilir

“Sadi Bey, Transleyt yazılımını ilk anlattığında hâkikaten heyecan verici buldum. Çünkü sadece metni çevirmek bir bilim değil. Transleyt; metni anlamak, yorumlamak sonra oluşan yeni bir ‘big data’ dediğimiz çevrilmiş metinlerden onlara dayanan bir teori birikimi bir felsefe birikimi oluşturabilmeyi mümkün kılıyor. Yeni bir medeniyet kurmak veya beşeri medeniyete orijinal katkılar sunabilmek ancak böyle mümkün olabilir” diyen Prof. Dr. Hayati Develi sözlerine şunları ekliyor: “Belki 15-20 sene sonra bugün Batılıların dil çalışmalarında kullandığı hacme ulaşmış bir veri birikimimiz olacak. Buradaki tüm akademisyenler, entelektüeller böyle bir yazılımdan heyecan duyarlar. Esas olan bunu bürokrasimize de doğru bir şekilde anlatıp, bu platformu ilgili kurumlar tarafından akademisyenlerin kullanımına açılması gerektiğidir. Biraz bu işe sermaye ve bütçe ayrılmalıdır. Genç arkadaşlarımız, bizden sonra gelenler bu yazılımlar aracılığıyla işin hamaliye kısmını yaparak bu birikimi geliştirmeleri gerekiyor.”

Bizim kadar alfabe değiştiren başka bir dil yok

Dünyada Türk dili konuşan halklar da dahil olmak üzere bu kadar alfabe değiştiren başka bir dil olmadığından bu nedenle Transleyt’in Türkoglar için oldukça önemli olduğundan bahseden Prof. Dr. Mehmet Ölmez, “Latince, Latin harfleriyle başladı şuan versiyonlarıyla devam ediyor. İspanyolca’nın, Fransızca’nın, Danca’nın hepsinin çok az harf değişiklikleriyle Latince’nin devamı olduğunu söyleyebiliriz. Arap kavimleri de çok fazla alfabe değiştirmedi. Alfabeyi en çok değiştiren ise bizleriz” diyor. Alfabe değişimlerinin biraz da dini inançlara bağlı olarak değiştiği dile getiren Ölmez, “Örneğin Pakistan, Müslüman bir ülke olduktan sonra Arap alfabesini kendine uyarlayarak kullanmıştır” açıklamasını yapıyor. Türkler için ‘alfabe travması’nın aslında 1920’den önce de olduğunu ifade eden Ölmez, “Bizim alfabemiz 1300’den 1900’e kadar hiçbir zaman tek tip bir imla ile gitmedi. Değişiklik gösterirdi. Standartlaşma Edirne’nin başkent olması ile ardından İstanbul’da yaygınlaşmasıyla başladı. Bu anlamda Transleyt’in 13. asırdan 21. asra kadar çeviri seçeneği sunması oldukça önemli” diyor.

HAYAT
Çocuklar estetik kurbanı olmasın