Üsküdar'da Filistin'i düşünmek

Filistin halkının direnişini ve umudunu göstermeyi amaçlayan “Kubbe: Filistin Zaman Tüneli” sergisi ziyarete açıldı. Sanatçı Ahmet Enis Gürcan, “100 yıllık direnişin öyküsünü sanatın evrensel dili ile anlattık. Sessizlik vebaline ortak olmamak için en iyi yaptığımız şey ses çıkarmak” ifadelerini kullanıyor.

Dilber Dural
“Kubbe: Filistin Zaman Tüneli” sergisi

Filistin’in 100 yılı aşkın bağımsızlık mücadelesinin kronolojik olarak anlatıldığı “Kubbe: Filistin Zaman Tüneli” sergisi geçtiğimiz günlerde Üsküdar Mimar Sinan Galerisi’nde ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Yedi Hilal Derneği’nin görsel sanatçıları bir araya getirerek hazırladığı sergi, ziyaretçileri Filistin’in derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarmak ve onlara Filistin halkının dayanıklılığını, direnişini ve umudunu göstermeyi amaçlıyor. Küratörlüğünü Numan Noyan Küçük’ün üstlendiği sergide, görsel sanatçılar Ahmet Enis Gürcan, Ali Yasir Çıraklı, Mehlika Hilal Kırca, Mehmet Görkem Gül, Şeyma Balcı Yurtseven ve Yasin Ünlüsoy’un çalışmaları beğeniye sunuluyor. 14 Haziran’a kadar ziyaret edilebilecek sergiyi ve eserleri görsel sanatçılardan dinledik.

Tünelin sonunda huzur var

Sergide yer alan küp eseriyle Ali Yasir Çıraklı, “Küplerle yıkılan evlerin molozlarını bir küp formuna sokup yürümeyi de zorlaştıracak bir şekilde bir alana serperek insanların fiziken bu duyguyu yaşamasını istedim. Küplerin üzerinde de o tarihlerde yaşanan görseller, Filistin’in okulları ve yer yer vermek istediğim mesajları bulunduran yazılar bulunuyor” sözleriyle ifade ediyor ve ekliyor: “Tünelin sonunda bir huzur ve refah olsun diye geniş bir alan bıraktık. Vurgulamak istediğimizde bu mücadelenin sonunda bir huzur ve refaha ulaşacağımız umududur.” “Kırık Düşler: Eğitim Savaşı” enstalasyonuyla Mehmet Görkem Gül ise eğitim haklarından mahrum kalan Filistinli gençlerin bilgi edinme haklarına vurgu yapıyor. Gül, “Eserim, Filistin topraklarındaki eğitim haklarının kısıtlandırılmasını anlatan bir enstalasyon. Bu enstalasyon aslında iki parçadan oluşuyor. Biri kafes diğeri ise kitaplar. Ne kadar barbar yöntemlerle olsa da bölgede yaşayan kişilerin eğitim haklarının kısıtlandığını göstermek istedim. Kafesin içerisindeki kitaplar ve kalemin beyaz olmasının sebebi ise eğitimin ne kadar saf ve berrak bir şey olduğu. Kitapların boş olması ise bölgede eğitimin yapılamadığını temsil ediyor. Amacım Filistin topraklarındaki gençlerin, çocukların eğitim haklarına, öğrenme haklarına en kısa zamanda kavuşmalarıydı” ifadelerini kullanıyor. Gül, eseriyle görünmeyen ve göz ardı edilen detayları anlatmaya çalıştığını da sözlerine ekliyor.

Eserimi ağıt olarak resmettim

“100 yıllık bir direnişin öyküsünü sanatın evrensel dili ile anlatmak ve bu sessizlik vebaline ortak olmamak için en iyi yaptığımız şey ses çıkarmak” diyen Ahmet Enis Gürcan ise, sergide yer alan “Sekerat” isimli çizimiyle “Öyle dalgın öyle baygınız ki göremez olduk önümüzü. Duyamaz olduk mazlumun feryadını. Şimdi tüm dünya suskunluğumuzu dinliyor çizgilerden” sözleriyle anlatıyor. “Harabe” adlı eseri ile de Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın Harab Mabed adlı şiirinden esinlendiğini ifade eden Gürcan, “Eser bir ağıt olarak resmedildi. Şehit olan ümmet için bir yas şeklidir” diyor.

Yerle gök arasında

Sergide ziyaretçileri bir zaman tüneli karşılıyor. Mehlika Hilal Kırca da tavandan aşağıya inen tül eseriyle gökten yere uzanışı temsil etmek istediğini söylüyor ve ekliyor: “Filistin zaman tünelinin başındayız. Yani umudu, bozulmamışlığı, rahmani olanı, çocukları, kuşları, özgürlüğü görüyoruz. Gitgide bazı kumaşlar kirleniyor ve çalışmalar da bu minvalde değişiyor. Bu çalışmanın adı yerle gök arasında olan. Olan bitenin en başındaki o güzelliği ve umudun varlığını hatırlıyoruz. Özgür geleceğe uzanan yolun başı umuttu, inşallah sonu da öyle olacaktır. Bunu anlatmak istedim.”

HAYAT
İstanbul albümü satışta

HAYAT
Göbek bağından sağlam bir kalp bağı var

HAYAT
Liseli gençlerden lezzetli tarifler