Hız kazanan kentsel dönüşüm projeleri ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesiyle tüm dünyada ilgi odağı olan İstanbul, Latin Amerika'dan Uzak Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada kentleşme sorunlarına çözüm arayan Deutsche Bank Urban Age'in de dikkatini çekti. Kentlerin gelecekteki yaşamını şekillendiren projelere destek veren uluslararası kuruluş, kentsel tasarım alanında verilen Deutsche Bank Urban Age Ödülü'nü bu yıl, İstanbul'a verecek. Ödülün ardından İstanbul'da kentsel dönüşüm sorunlarının masaya yatırılacağı bir konferans düzenleyecek olan Urban Age yetkilileri, İstanbul'daki yerel yönetimlere sorunların çözümünde bir yol haritası belirlemek için çalışacak. Ancak Urban Age İstanbul'da ödül verecek proje ararken Haydarpaşa'dan Galata'ya, Haliç'ten Parkotel'e, AKM'den Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'na, Süleymaniye, Sultanahmet, Kazlıçeşme, Karayolları arazisi, Küçükçekmece, Kartal, Levent İETT Garajı, Sulukule, Balat ve Tarlabaşı'na kadar kentsel dönüşüm kapsamında yer alan pek çok proje sivil toplum örgütleri ve bu bölgelerde yaşayan halkın itirazlarıyla karşılaştı, bir bölümü de mahkemelik oldu.
ÖDÜL MÜ CEZA MI?
İstanbul'da mimarlar, şehir plancıları ve gazetecilerle bir tanıtım toplantısı düzenleyen Urban Age yetkililerine en fazla yöneltilen soru da, İstanbul'daki kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ortaya çıkan hukuki sorunlar ve sivil toplum örgütlerinin itirazları oldu. Kentsel dönüşümün en önemli adresleri olan Sulukule, Tarlabaşı, Balat, gibi yerlerde sivil toplumun itirazlarının dile getirildiği toplantıda, Urban Age yetkililerinden Alfred Herrhausen Society Yönetim Kurulu Sözcüsü Wolfgang Nowak ve London School of Economics Şehircilik ve Mimarlık Profesörü Ricky Burdett, Urban Age'in faaliyet yürüttüğü Bombay, Şanghay, Sao Paulo gibi dev metropollerdeki deneyimlerini anlattı.
İstanbul'daki kentsel dönüşüm sorununu geçtiğimiz aylarda İstanbul Mimarlar Odası yönetimi için yarışan iki gruptan mimarlarla konuştuk. Ricky Burdett da Urban Age'in İstanbul'daki hedeflerini ve dünya kentlerindeki kentsel dönüşüm tecrübelerini aktardı.
Çağdaş Toplumcu Mimarlar Grubu'ndan oda yönetimine seçilen Mücella Yapıcı kentsel dönüşüm projelerinin hukuki bir alt yapıdan yoksun olduğunu söylerken, oda yönetimini “mimarlığı dar bir alana sıkıştırmakla” eleştiren Mimarlık için Mimarlar grubundan Candan Çınar ise “Kentsel dönüşüm faaliyetlerini sadece tu-kaka olarak görerek tek çözümün engellemek olduğu anlayışından biraz uzaklaşarak, eğer kentin sosyal ve fiziksel bir sorunu varsa bunu iyi bir süreç planlama ile aşama aşama çözüme ulaştırmak gerektiği” görüşünde.
HUKUKA UYGUN DAVRANIYORUZ
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kentleşme, Afet Komitesi ve Çevre Etki Değerlendirme Kurulu üyesi Mücella Yapıcı kentsel dönüşüm projelerinin mahkemeye götürülmesi için şunları söyledi: “Dönüşüme açılan her alan hukuksal planlama açısından sorunlar içeriyor. Yoksa durup dururken neden hukuka başvurulsun. Tüm dünyada kentsel dönüşüm uygulamaları sanayiden boşalan yerlerde neo-liberal çıkarlar doğrultusunda hayata geçirildi. Bizde 1999'da Dünya Bankası dedi ki, Türkiye eğer küresel ekonomiye eklemlenmek istiyorsa mutlaka bir veya iki kentini uluslar arası kentsel hiyerarşide yarışa sokmak zorunda. Bu hemen yankı buldu. Kentsel dönüşüm böyle başladı. Şimdi mahkemelik olan Haydarpaşa, Galataport, Kartal gibi projeler de böyle gündeme geldi. Ama bunun bir hukuksal bir alt yapısı olması lazımdı.”
Yürülükte olan imar hukuku, kıyı hukuku, eski eserlerle ilgili kanunun yeterli olmadığını söyleyen Yapıcı, söylerini şöyle tamamladı. “Bunun için ciddi kanun teklifleri hazırlandı. Ancak uzun süre meclisten geçemedi, çok ciddi muhalefetler oldu. Bizim çok sıkı bir kanunumuz var: Medeni Kanun. Çünkü başta hazırlanan kentsel dönüşüm yasaları mülkiyetin el değiştirmesini öngörüyordu ve Medeni Kanun bunun önünde engeldi. Kanun geçemeyince 2005 yılında 5366 sayılı kanunla tarihi bölgelerde yenileme adı altında düzenleme yapıldı. Tarlabaşı, Sulukule, Haliç… Bütün kentsel dönüşüm projeleri bu yasayla düzenleniyor. Ama diğer yandan dendi ki belediyeler belirledikleri yerleri kentsel dönüşüm alanı ilan edebilir. Ama bunun hiçbir hukuksal alt yapısı yok. Bu durum temelden hukuksuz. 5366 sayılı yasa bu anlamda Anayasa'ya aykırı. Bizim dava dilekçelerimizde 5366 sayılı yasa tarihi bölgelerin korunmasına yönelik bir yasa değil. Bizim mahkemelere başvurmamızın temelinde bu durum var. Şimdi proje ihaleleri yapılıyor ama ortada büyük bir hukuksal boşluk var. Biz oda olarak son derece tarafsız bir yerde duruyoruz, hukuka uygun davranıyoruz.”
PLANLAMA BİR SÜREÇTİR
İstanbul Mimarlar Odası'nda geçtiğimiz Ocak ayında yapılan seçimlerde yönetime aday olmak için oluşturulan Mimarlık İçin Mimarlar Grubu listelerinde yer alan Candan Çınar ise, Mimarlar Odası İstanbul Şube Yönetimi'nin kentsel dönüşüm projelerine yönelik olarak kamunun hakkını gözetmek adına hukuksal yollara başvurmasını hiçbir zaman olumsuz bir davranış olarak görmediklerinin altını çizerek şunları söyledi: “Kentsel dönüşüm projeleri ve uygulamalarına yönelik getirilen eleştirileri iki ayrı zeminde tutmak gerek. Birinci zemin kamu yararı gözetilmeyen projeler . Burada eleştiri konusu olan, ilgili aktörleri işin içine dahil ederek tartışmak yerine onları yok sayarak, bu projeler vasıtası ile kentsel ranttan önemli paylar almayı hedefleyen sermaye grupları arasında kentsel dönüşüm kararlarının veriliyor olmasıdır ve bu da doğru bir eleştiridir. Burada en önemli eleştiri, belli bir kentli grubun yaşam alanını dönüştürmek için karar verirken bu grubu karar sürecinin içine çok geç dâhil edilmesi ve hatta bazen da dâhil edilmemesidir. Kentsel dönüşüm projelerini sadece ve sadece birer tasarım sorunu olarak görmek de yanlıştır. Bu yanlışa düşmemek için de kentsel dönüşüm projelerini birer süreç projesi olarak görerek planlamak gerekir. Yani neyin neye ve nasıl ve ne zaman dönüşeceği kararını vermeyi ilgili tüm kentlilere bir şekilde bırakmayı planlamak gerekir.”
Kentler hep çatışma alanı oldu
İstanbul'daki neredeyse tüm kentsel dönüşüm projelerinin sivil toplum örgütlerinin itirazlarıyla karşı karşıya kaldığını ve meslek örgütleri tarafından mahkemeye götürüldüğünü hatırlattığımız Prof. Ricky Burdett, çalıştıkları diğer şehirlerdeki benzer durumları anlattı. Bu yıl Oscar ödülü alan Slumdog Millioner filminin çekildiği Bombay'ın Darawi bölgesinde kentsel dönüşümle ilgili çalışmalar yaptığını anlatan Burdett, Darawi örneğinde olduğu gibi birçok yerde de benzer sorunlar yaşadık diyerek tecrübelerini anlattı: “Elbette başka yerlerde aynı durum mevcut. Ama bazı yerlerde daha yoğun bazı yerlerde daha az. Özellikle planlama demokrasinin eksik olduğu yerlerde bu tür tartışmalar hep devam eder. İngiltere'de planlama komitesi yerel demokrasiyi daha fazla içselleştirmiştir. Ama orada da sorsanız yerel halka yerlerinin değiştirilmesinden memnun mudur diye, “hayır” diyeceklerdir. Aynı sorun Bombay'ın Darawi isimli bölgesinde de vardı. Burası Oscar alan Slumdog Millioner'in çekildiği yer. Bu bölgeyi iyileştirmek için oradaki halkın tamamen farklı bir yere taşınması gündeme geldi. Orada da yerel halkın katılımı hiç yoktu. Bu sorun hala devam ediyor. Beş bin yıllık kentsel geçmişe baktığımız zaman kentler özel çıkarlarla kamusal çıkarların çatıştığı bir alan olmuştur. Önemli olan bununla nasıl başa çıktığınızdır. Bu kentlerin nasıl tasarlandığı üzerinden bir çözüm oluşturmak gerekir. İnsanların yeniden tasarıma katılıp katılmayacaklarını sormak değil de nasıl dâhil edilebileceklerini tartışmak gerekir.”
Düzenledikleri konferansa katılacak uzmanlara İstanbul'daki kentsel dönüşüm sorunlarıyla ilgili bilgi verildiğini belirten Burdett Urban Age konferansının en önemli gündem maddelerinden birini bu sorunların oluşturacağını söyledi.