Dijitalleşmeyle birlikte Türkçe’ye yabancı kelimelerin girmesi ve var olan kelimelerin yanlış şekilde kullanılması sorunu her geçen gün artıyor. Bu konuda yapılan akademik çalışmalar, dilin gün geçtikçe uğradığı değişimi gözler önüne seriyor. Prof. Dr. Ayhan Songar’ın 25 yıl önce yaptığı araştırmaya göre İngilizce-Türkçe Redhouse lügatının 1890 yılı baskısında, toplamda iki yüz bin kelime bulunuyordu. Bu sayı İngilizce’de 1 milyon kelimeye yükselirken, Türkçe’de ise 10 bin kelimeye düştü. Numan Aydoğan Ünal’ın, KTB Yayınları’ndan çıkan “Türkçeye Suikast” kitabı, dünyada en çok konuşulan 5. dil olan Türkçe’nin maruz kaldığı sorunları ele alıyor. Türkiye’nin bir numaralı probleminin dil olduğunu söyleyen Ünal “Yeni ve uydurukça bir dil oluştu. Bugünün gençleri 1960’taki kitapları, dergileri ve gazeteleri okuyamıyor. Okusalar bile anlayamıyor” dedi.
TELEVİZYON İZLENMEZ SEYREDİLİR
Eskiden kullanılan kelimelerin anlamsız biçimde değiştiğine örnekler veren Ünal, “Televizyon izliyorum’ deniyor halbuki televizyon seyredilir, bakılır, gözlenir veya temâşâ edilir. İzlemek, iz sürmekten gelir. ‘Hava sıcaklığı’ deniyor, eskiden ‘hava durumu’ denirdi.
Eksi 3 dereceyken hava sıcak değildir, soğuktur, sıcaklık denmemelidir. Teknolojiyle birlikte ‘konum at’ deniyor, ‘adresinizi bildirin’ denmelidir. ‘5 gibi gelirim.’ olmaz, ‘5 civarında veya 5 sularında gelirim’ denmeli. Her gün maruz kaldığımız yanlışlardan biri de metro, metrobüs ve tramvaylarda ‘gelecek istasyon’ denmesi, ancak bu da doğru değil. İstasyon sana gelmiyor ki, sen ona gidiyorsun’’ şeklinde konuştu.