İngiltere’de yaşayan Türk mimar Zeynep Şanlı İqbal, Prens Charles’ın himayesindeki Prince’s School of Traditional Arts’tan ödül aldı. Yüksek lisans öğrenimini Londra’da bir Türk kültür merkezi tasarlayarak tamamlayan İqbal, Galler Prensi Charles tarafından ödüllendirildi. “Türk mimarisini Londra sokaklarında misafir etmeye çalıştım” diyen İqbal sorularımız yanıtladı.
* Londra’da bir Türk Kültür Merkezi tasarlama fikri nasıl ortaya çıktı?
Prince’s School of Traditional Arts’ta yüksek lisansın ilk senesi, çeşitli geleneksel sanat ve zanaat dallarında derslerimiz oldu. İkinci senesinde ise özelleştiğim alan geleneksel sanatların günümüz mimarisine uygulanmasıydı. Projemin ne olacağı üzerine danışman hocam mimar Dr. Khaled Azzam ile çok kez istişare etmiştik. Türk kültürüne ait bir tasarım olması zorunlu değildi. Fakat geleneksel mimari ve sanata yönelik olduğu için ve projenin orijinalliğinin ancak orijine atıf ile sağlanacağına inandığımız için böyle bir karar aldık. Yani ait olduğum coğrafyanın kültürel hafızasını kullanmak önemliydi.
* Ödül alan projenizi anlatır mısınız ?
Ödülüm yüksek lisans bitirme projemi, yani Türk kültür merkezini tasarlarken kullandığım geometri ve çizimleri üzerineydi. Ödülü okulun geleneği olarak her sene Prens Charles takdim ediyor. Fakat ödüle karar veren kişi okulumuzun kurucusu ve İslami geometrik desenler alanında ilk kapsamlı akademik çalışmaları başlatan Prof. Keith Critchlow. Keith ödülün aklını, kalbini ve elini maharetle bütünleştiren öğrencilere verildiğini söylüyor. Bunu gerçekten başarabildim mi bilmiyorum, fakat bu ifade benim için çok değerli.
* İngiliz ve Türk mimarisini birleştirirken ne gibi güçlüklerle karşılaştınız ?
Bu iki mimariyi birleştirmekten ziyade, Türk mimarisini Londra sokaklarında misafir etmeye çalıştım diyebilirim. Dolayısıyla kültür merkezini tasarladığım bölgenin, yerel mimarisi de projemin içeriğine dahil olmuş oldu. Eklektik bir stil değil aslında, daha çok projenin bulunduğu mekandan, konumundan kaynaklanan bir içerik. Çünkü Türkiye dışında, bulunduğu ülkenin yerel mimarisine uyumlu olmayan milli binalar yapılmasından yana değilim. Binanın bulunduğu bölgeye, sokağa ve sakinlerine uyumlu bir tasarım olmasına çaba sarf ettim. Yani benim tasarımım mimari anlamda Anglo-Turkish bir tasarım oldu. Fakat pergelin iğneli ayağı Türk mimarisi ve sanatındaydı. Bu tabii Türkiye’de varolan tasarımları tekrar etmekten daha zor bir süreç oluyor.
Minyatür tekniği ve mimari birleşti
* Prens Charles ile bir araya geldiniz. Bu görüşmede neler konuştunuz ?
Prens ile önce kısa bir tanışma süreci oldu. Resmi olmayan, espirili bir konuşma tarzı var diyebilirim. Daha sonra da kendisine projemi sundum. Günümüzde el çizimiyle çalışan ve geleneksel mimariye ve sanata ilgisi olan mimarların az olduğunu ve beni bu konuda takdir ettiğini belirtti. Minyatür tekniğiyle resmettiğim mimari el çizimlerim hoşuna gitmişti.