Darbe girişiminin yaşandığı kanlı gecede gazeteci Enes Babacan, Atatürk Havalimanı'nda kolundan vurularak yaralanan ilk gazilerden oldu. Darbe girişimini öğrenir öğrenmez sokağa çıkan Babacan, 2011 yılında staj yaptığı TRT'de FETÖ'nün medyadaki yapılanması hakkında da pek çok şeye şahit olmuş. Cumhuriyet Üniversitesi'nde Radyo ve Televizyon Bölümü'nden mezun olan Babacan, TRT'de kendilerine verilen derslerde cemaat mensubu birçok kişiyle tanışmış. Derslere farklı medya organından kimselerin katıldığını belirten Babacan, dönemin TRT yöneticileri tarafından kendilerine sorular sorulduğunu ve aldıkları cevaplarla kimlerin itaatkar olduğunu saptamaya çalıştıklarını belirterek "TRT'nin o dönemdeki yöneticisi bu imkanların bizlere kimler tarafından verildiğini sorduğunda kimi Fethullah Gülen, kimi abiler ablalar diyordu. Ben ise Recep Tayyip Erdoğan demiştim. O günden sonra benim cemaat sempatizanı olmadığımı anladılar ve sertifikamı verip gönderdiler. Sıkı, itaatkar ve sorgulamayan cemaatçiler de Anadolu Ajansı ve TRT'de işe alındı” diyor ve ekliyor: “TRT'yi kendileri için harp alanı olarak görüyorlar ve orada bir savaş verdiklerini söylüyorlardı."
BİRİNCİ ÖNCELİK İTAAT
TRT'ye girdiğinde kendisine cemaatten herhangi bir kimsenin referans olmadığını belirten Babacan “Cemaat kanalıyla o staja gelenlerin referansı TRT yöneticileriydi. Staj yaparken bile kendilerinden olamayanları kabul etmiyorlardı. Ama bunlar TRT'de inanılmaz kadrolaşmışlardı. Her gazeteye, televizyona adamlarını koymuşlardı” diyor. Cemaatin içinde soru soran ve meraklı olanların bir yerlere gelemediğini belirten Babacan “Ben de bir yıl kadar Cihan Haber Ajansı'nda çalıştım fakat onların gerçek yüzünü görünce istifa ettim. Onlar için önemli olan itaat etmekti. Benim için de çalışkan ama itaat etmeyen biri demişler. TRT misafirhanesinden de bu yüzden kovulmuştum. TRT'de cemaatin insanları nasıl yıldırdığına bizzat şahit oldum” şeklinde konuşuyor.
İKİYÜZLÜ OLMAYI ÖĞRETİYORLARDI
TRT'de çalıştığı sırada yöneticinin kendilerine “Pilot olmak mı önemlidir yoksa muhabir olmak mı?” diye bir soru sorduğunu ve herkesin pilot yanıtını verdiğini söyleyen Babacan, “Yönetici cevaben bir pilot kaza yaparsa 300-400 kişi ölür ama bir gazeteci bir haberi kasıtlı yaparsa milyonlar ölür dedi. Ama bu gazete hizmettense milyonlarca insanı yaşatır demişti. Oradakileri sadece gazeteci olarak yetiştirilmiyordu. Sohbetlerde iki yüzlü ve kaplumbağa olmayı da öğretiyorlardı” diyor. Cihan Haber Ajansı'nda çalıştığı dönemde de Filistin ile ilgili haberlerde İsrail karşıtı bir şey yazmadıklarını belirten Babacan “Haberlerde İsrail aleyhinde bir şeyler yazmamız yasaktı. Onlara saygı duyanın cennete gideceğini söylüyorlardı. Tüm bunlar bana çok saçma geliyordu. Sizlerin amacı din değil dedim ve 2012 yılında oradan ayrıldım” ifadelerini kullanıyor.
Havalimanına giden ilk ekiptik
15 Temmuz gecesi köprünün ardından Atatürk Havalimanı'nın da kapatıldığını duyan Enes Babacan, bu durumun bir darbe girişimi olduğunu düşünerek hemen sokağa çıkmış. Kız kardeşiyle birlikte Sefaköy'de yaşayan Babacan, kardeşine Kur'an okumayı öğütleyerek havalimanına gitmek üzere yola koyulmuş. Küçükçekmece'de askerlerin olduğunu ve halkın Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara çıktığını gören Babacan, havalimanına vardığında güvenlik ekipleri ve polisinin dövüldüğüne şahit olduklarını belirterek “Öncelikle onları sakinleştirmeye ve çavuşları ikna etmeye çalıştık. Oraya ilk giden ekip bizdik. Kulede askerle polisin çatıştığını söylüyorlardı. Sonra ateş açmaya başladılar. Etrafımda 15 ile 20'li yaşlarda çocuklar vardı. Ben de korkan bir çocuğu yanıma almak isterken çaprazdan vuruldum ve kolumdan ağır yaralandım” diyor.
Kürt bir arkadaş yardım etti
Askerlerin kendilerini vurup kaçtığını ifade eden Babacan “ Muşlu bir arkadaş beni çekiştire çekiştire hastane revirine götürmüş. Askerler ambulansların geçişine izin vermediği için Özel Harekat aracıyla Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi'ne gelmişiz. Gözümü açar açmaz ilk olarak Cumhurbaşkanımızın yaşayıp yaşamadığını sordum” diyor ve ekliyor: “Bana yardım eden arkadaş da ameliyata kadar yanımda kaldı. Erdoğan'ı idam ederlerse Doğu çok karışır düşüncesiyle o da o gece dışarıdaydı. Şu an kendisiyle çok samimi arkadaşız.”