Yeni nesil anneler çocuklarına kitap okuma konusunda daha da hassaslar. Ancak benzer hassasiyeti, çocuklarını kütüphaneye götürme konusunda sergilediklerini söylemek pek mümkün değil. Durum böyle olunca kütüphaneler de kitap ödünç almak ve ders çalışmak dışında neredeyse hiç kullanılmıyor. Oysa kütüphaneler, bireyin hayatına değer katacak mekanlar. Bu konuda ülke genelinde farkındalık sağlamak için yola çıkmış kütüphane gönüllüsü anneler Kütüp-anne çatısı altında bir yıldır gönüllülük esaslı çalışmalar yürütüyor. Platformun kurucusu Merve Yavuzdemir Kütüp-anne ismiyle kurduğu site üzerinden çocuk kütüphanelerinin önemi ile ilgili yayınlara başlayınca bu konuda derdi olan birçok kütüphane gönüllüsü ile yolları kesişmiş, bu gönüllülerden biri de İstanbul’da yaşayan Kur’an Kursu Öğretmeni Havva Durgu İrmak.
KAMUSAL MEKANLAR YETERLI DEĞİL
31 yaşındaki Merve Yavuzdemir, 2 çocuk annesi ve eşinin eğitimi nedeniyle 2 yıl ABD’da yaşamış. New York’ta çocuklarıyla beraber yapabilecekleri aktivite mekanları arayan Yavuzdemir’in karşısına kütüphaneler çıkmış. Başlangıçta bir iki haftada bir ziyaret ettikleri bu kütüphanelere sonradan uğramadan duramaz olmuşlar. “Türkiye’de yaşadığım şehirde ailemle vakit geçirebileceğim ve bana bu duyguyu hissettirecek bir mekân var mı?” sorusunu kendine sormaya başlayan Yavuzdemir, “Kütüphaneler bizim anladığımız gibi “kitap-hane” olarak değil toplumun bir araya geldiği, paylaştığı ve ürettiği kamusal mekanlar olarak kullanılıyor. Bir şehir plancı olarak ülkemizde kamusal mekanların yeterli olmadığını fark ettim” diyor.
ABD’de yaşadığı şehirde her mahallede bir halk kütüphanesi bulunduğunu söyleyen Yavuzdemir, “Oralarda sadece kitaplar değil; sesli kitaplar, yazıcılar, filmler, programlar, oyun videoları, oyuncaklar, dikiş makinaları, fotoğraf makinaları, küçük çaplı onarım araçları, 3D yazıcılar, kek kalıpları gibi birçok şey ödünç veriliyor ya da her kesin kullanımına açık olarak kütüphane koleksiyonunun bir parçasıydı. Kütüphanelerde gördüğüm diğer bir husus özlediğimiz mahalle hayatını ve imece kültürünü kendi çatısı altında toplaması. Mahallenin gençleri kütüphaneye gelip gönüllü olarak yaşlı teyze ve amcalara akıllı telefon kullanmayı öğretirken, emekli öğretmenler çocuklara ders anlatıp ödevlerine yardım ediyor. Bu ve benzer etkinlikler sayesinde insanların yaşadığı topluma karşı sorumlulukları gelişiyor, bu da aidiyet duygusunun oluşmasını sağlıyor” şeklinde konuşuyor.
FARKINDALIK OLUŞTURULMALI
Türkiye’ye döndüğünde bunların bir hatıra olarak kalmasını istemeyen Yavuzdemir, başlamış çalışmalara. Çocuk kütüphaneleri konusunda farkındalık sağlamak amacı ile önce anne-çocuk platformlarında ve dergilerinde yazılar yazmaya başlamış. Sonra yazılarını tek bir veritabanında tutmaya karar veren Yavuzdemir, sitesini kurarak ilk yazısını bir sene önce yayınlamış. Kütüpanne’yi ABD’nın bu konuda en yaygın gönüllü organizasyonu Read Aloud’un da paydaşı haline getirmiş. Devam eden zaman içerisinde Kütüp-anne’nin sosyal medyaya girmesi ile farklı insanlarla tanışan Yavuzdemir, “Anladım ki bu konu içine dert olmuş ancak nereden başlayacağı konusunda karar verememiş çok kişi var. Artık büyük bir aile olduk. Gerek ülkemizde ikamet eden gerekse yurt dışında yaşayan bir AR-GE ekibimiz, her ilde buluşmaları ve çalışmaları yürüten yerel kütüpannelerimiz, Kütüpanne’ye içerik sağlayan yazarlarımız ve editörlerimiz, kampanyamıza destek veren sponsorlarımız ve çizerlerimiz var” diyor.
KÜTÜPHANE KAŞİFLİĞİ YAPTIK
Kütüp-anne ile yolu kesişen birçok Çocuk Kütüphanesi Gönüllüsü var. Bu konu da en çok emek verenlerden biri hiç kuşkusuz Havva Durgu İrmak. Çocuğu ile kütüphanede gönlünce vakit geçiremeyince arayış içerisine giren İrmak’ın yolu Kütüp-anne ile kesişir. 3 buçuk yaşındaki kızı Zeynep Zühre ile beraber kütüphanelerdeki hikayesi ise şöyle: “Eşim İstanbul Üniversitesi’nde doktora yapan bir araştırma görevlisi. Araştırmalar için sürekli kütüphanelere gidiyor. Biz de kızımla beraber kütüphaneler gidiyoruz. Her kütüphaneye gidişimizde ‘Çocuk neden ses yapıyor?’, ‘Çocuğun burada ne işi var?’ gibi tepkilere maruz kalıyorduk. Her çocuğun doğduğu andan itibaren kamusal bütün alanlarda var olma hakkına sahip olduğunu düşünüyorum. Çocukların kamusal hakkı olan kütüphane kullanımının böyle kişisel uygulamalar ile ellerinden alınmasının nedenlerini sorguladım. Bu konuda kafa yorarken, Kütüp-anne’nin çocuk kütüphanesi ve çocuk kitapları konusunda ekip arkadaşları aradığını gördüm. ‘Tam benlik’ dedim. İlk olarak çocuk kitapları tanıtımları yapmaya başladım. Sonra ‘Çocuk kütüphaneleri tanıtımı yapalım’ deyip İstanbul genelindeki çocuk kütüphanelerini keşfe başladık kızımla.”
Kızıyla masal okumak için trenle geziyor
Fatih Camii Kız Kur’an Kursunda öğretmenlik yapan Havva Durgu İrmak, kızıyla birlikte yaptığı kütüphane arayışının sonucunda yaşadıkları semt olan Fatih’de 0-6 yaş arası tüm çocuklara nitelikli ve yeterli hizmet veren bir çocuk kütüphanesi olmadığını fark etmiş. İrmak, çareyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder’in kapısını çalmakta bulur. Minder tarafından hoş bir şekilde karşılanan İrmak, Bağcılar’da bulunan Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi’ne yönlendirilmiş ve Fatih’te de bir çocuk kütüphanesi açılması sözünü almış. Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi’nde annelere ücretsiz olarak sesli kitap okuma eğitimi verilmesini sağlayan İrmak, pekçok çocuk kitapları yazarları ile onların okurlarını bu mekânda bir araya getirmiş. Bunun yanı sıra Ramazan ayında Nasreddin Hoca Çocuk kütüphanesinde bir Ramazan kitaplığı oluşturmak için kızı ve eşiyle birlikte tek tek yayınevlerini gezip kitap toplamışlar. Son olarak da yine kızı ve eşiyle birlikte farklı şehirlere trenle giderek kütüphaneler ve çocukların bu alanları kullanımı hususunda farkındalığın artması için masal okuma etkinlikleri gerçekleştirmiş. Güzel ülkemizin en doğusundan en batısına trenle seyahat eden İrmak, amacının "Ülkemiz çocuklarının kitapla ve kütüphaneyle erken yaşta tanışmaları ve yaşam boyu kütüphane kültürüne ilişkin onlarda farkındalık oluşturmak” olduğunu söylüyor.