Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen tabip subay tarafından daha önce hakkında düzenlenen sahte sağlık raporuyla askerlik hayalinin yarım kaldığını anlatan Tunç Burak Ünal, vatan ve millet savunmasında yeniden görev almak istiyor. Ünal, yaptığı açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki hikayesinin 2010'da uzun bir mülakat, bedeni yeterlilik ve sağlık taramalarının ardından Kara Harp Okuluna kabul edilmesiyle başladığını söyledi.
"Şok Mangaları" adı altında diğer arkadaşlarından ayrı eğitimlerde türlü "işkence ve zorlamalara" maruz kaldıklarında TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasının farkına vardıklarını anlatan Ünal, darbe girişimi sonrası ortaya çıkan ve ihraç edilen isimlere baktığında bu ayrımcılıkla ilgili daha somut delillere ulaştıklarını kaydetti.
Kendisine uygulanan baskı ve yıldırma sürecinin ilk olarak 2011'de askeri eğitim kamp yeri Urla'da fiziki baskılarla başladığını ileri süren Ünal, "Diğer arkadaşlarımız normal eğitimlerini icra ederken, biz ayrı bir grup olarak sürekli dikenlik alanlarda sürünüp, bölük etrafında teçhizatlı koşuyorduk." dedi.
Sınavlar hazırlanmayı önlemeye çalışmışlar
Not ortalamasının 4 üzerinden 3,35 civarında olduğunu ve bunun harbiyede yüksek ve güzel bir ortalama olduğuna dikkati çeken Ünal, "Sınav haftalarına geldiğimiz zaman bulunduğumuz bölükteki komutanlar bizlere sınav zamanlarında iş, görev ve sorumluluklar vererek sınavlara hazırlanmamızı önlemeye çalışıyorlardı fakat biz bu durumları daha önceden yaşadığımız için derslerimize sürekli düzgün çalışarak işimizi sınav haftalarına bırakmıyorduk. Sınav zamanında Nutuk'u baştan sona yazan arkadaşlar, depoları düzenleyenler, bütün gece takım komutanının odasının önünde esas duruşta beklemelerle, sınavlara çalışmamızı engellemeye çalıştılar." şeklinde konuştu.
Sahte raporla 10 kişinin ilişiği kesilmiş
Ünal, "Bizleri gece-gündüz odalarına çağırıp hakaret ediyorlardı. 'Bizlerden adam olmayacağını, sivile çıkıp limon satmamız gerektiğini, ahlaksız olduğumuzu' söylüyorlardı hatta vatan haini olduğumuza kadar saçma iftiralar atıyorlardı. İtmeler, kakmalar, bağırmalar artık bizler için rutin bir baskı haline gelmişti adeta." ifadesini kullandı. FETÖ'cülerin kendilerini eğitim ve yıldırma ile atamayacaklarını anladıklarında son çare olarak hakkında sahte sağlık raporları düzenleyerek okuldan atmayı denediklerini ve bunu başardıklarını savunan Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sınıflandırma muayeneleri sırasında bizi en son muayene ettiler ve kardiyoloji bölümünden 'D42F10' olarak kodlanan 'Romatizmal Mitral Yetersizliği' rahatsızlığından sahte bir sağlık raporu vererek amaçlarına ulaşmış oldular. Tabip Binbaşı Zekeriya Arslan, bizler odaya girdiğimizde elindeki listeye baktı ve sonra steteskop ile kalbimizi dinledi ve bu kodu verdi. Zaten ihraç ve tutuklanma listelerinde bizlere bu raporları veren kişilerin de isimlerini görmekteyiz. Ben bu rapora inanmayıp sivilde kendime tam bir check-up yaptırdım. Özellikle kalp konusunda Florence Nightingale Hastanesine giderek sağlam olduğuma dair yazılı ve görsel veriler aldım. Daha sonra bu raporu o FETÖ mensubu doktora gösterdim ve bana 'O rapor burada geçmez, sivil tıp ile askeri tıp farklıdır' diye saçma bir cevap verdi. Netice olarak 2013 Haziran'da ben ve 10 arkadaşımın okulla ilişiği bu sahte raporla kesilmiş oldu. Hem alt hem de üst devrelerimizden bu yolla atılan birçok arkadaşımızın olduğunu da bilmekteyim."
"TSK'daki ilk hedefim vatanına, milletine hizmette gözünü kırpmayacak bir subay olmaktı. Kara havacı olmayı çok istemiştim." diyen Ünal, "Zaten sağlıktan sahte raporu da kara havacılık muayeneleri sırasında verdiler. Bu FETÖ örgütü, Kara Harp Okulunu bizim için 'kaybolan hayaller okuluna' çevirdi. Bizlere bu şanlı orduya geri dönme hakkını verirlerse bu görevi kabul etmekten memnun oluruz. Sahte raporlarla elendiğimiz yerlere bizleri tekrar kontrol edip almaları, vatan ve millet için gözünü kırpmayacak gençlerin kanayan yaralarına tedavi olur." değerlendirmesinde bulundu.