Ülkemizde geçtiğimiz haftalarda büyük bir sorun tartışılmaya başlandı. Festivaller tekelleşiyor ve müzisyenler baskı altına alıyor söylemleri organizatörleri zor duruma düşürdü. Aynı şirketlerin aynı isimlerle sürekli festival yapmaları tekelleşme sorunu mu yoksa müziğin ve festival kültürünün gelişimi adına olumlu bir adım mı, diye tartışıla dursun Kaş’ta ilk kez gerçekleşecek “Kaş Caz Festivali”nin organizatörlerinden Murat Sezgi ile hem festivali hem de festivallerin tekelleşme sorunu konuştuk. Sezgi 6 Eylül’de başlayacak festivali ve festivallerin genel sorunlarını anlattı.
Caz festivalini Kaş’ta yapma fikri nasıl oluştu?
Ekibimizde bölgeye, Kaş’a karşı derin bağlar oluşturan kişiler var. Böyle güzel bir coğrafyada ve doğal zenginliğin arasında bu tip bir festivalin ihtiyaç olduğunu düşündük ve aylar öncesinden çalışmalarına başladık. Fikrimizi anlattığımız tüm paydaşlar, burada yaşayan, üreten arkadaşlarımız da heyecanla karşıladı ve etkinliği şekillendirme sürecimiz başladı.
Kaş ve çevresi, bir caz festivali kurgulamak için son derece ilham verici bir yer. Sabahın erken saatlerinde dalışa, yürüyüşe gidip tarihi bir doku gezebileceğiniz, harika yemekler yedikten sonra arka planında teknelerden oluşan bir sahnede, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en güzel müziklerinden bazılarını dinleyip hoş vakit geçirebileceğiniz bir festival deneyimi tasarlıyoruz.
“MAMMAL HANDS” KAŞ’TA…
Programda Türk ağırlıklı ve farklı isimler var? Neye göre belirlendi isimler?
Program olarak yelpazeyi geniş tutup, genç jenerasyondan ustalara, Bebop’tan güncel caza kadar farklı alanlara dokunmak istedik. Bu sene Kaş Caz Festivali’nde Analog Kültür Experiment ve Kaan Düzarat’ın kürasyonuyla festivale özel olarak gerçekleşecek buluşmalarımız da var, İngiltere’den güncel cazın en çok takip edilen ve sevilen, İstanbul’da biletleri haftalar öncesinden tükenen Mammal Hands de, kendisi de artık bir Kaşlı olan Ediz Hafızoğlu ile Balkanlara da uzanabiliriz. Ayrıca bu sene çok sevdiğimiz, bizler için önemi büyük olan Yeni Türkü’nün 40. Sanat Yılı. Cumartesi akşamının en güzel saatlerinde, onları sahnede görecek olmak ayrıca heyecan yaratıyor.
Festivallerde tekelleşme sorunu var. Özellikle isimler üzerinden tartışmalar var bi’ organizatör olarak bakış açınız nedir?
Etkinlik ve eğlence sektörünün temel probleminin tekelleşme olduğunu düşünmüyorum. Tekelleşme potansiyeli ve tehlikeleri daha önce vardı ancak sektör hali hazırda daha ciddi problemlerle boğuştuğu, bu problemlerin sürekli göz ardı edildiği, ciddiye alınmadığı için şu an bence ana tartışma unsuru olmamalı.
Ana tartışma, senelerdir konuşulan ancak kimsenin hiçbir zaman bir adım atmadığı, sektörün üzerindeki dolaylı ve dolaysız vergi yükü, yerel yönetimlerin uluslararası örneklerde olduğu gibi güzel ve doğru yöntemlerle girişimcileri festivaller ve etkinlikler üretmeye teşvik etmemesi, sektörün üzerindeki sert reklam ve tanıtım düzenlemeleri, ülke genelinde müzik üretiminin arttırılması için yapılabilecek çok basit iyileştirmelerin yapılmaması diye sayıp gidecek birçok konu üzerinde olmalı.
Potansiyel bir tekelleşme problemi, her yeri hastalıklarla boğuşan, çeşitli yollar ve yöntemlerle hayatta kalmaya çalışan bir bireyin saç rengini tartışmamız gibi bir şey. Konu keşke buralara gelse de düzenlemelerle, iyileştirmelerle, sektör içi diyalogla vs. tekelleşmeden kurtulsak.
REKABET FAYDALIDIR
Festival sayısı ülkemizde arttı. Kaş Caz Festivali’ni diğerlerinden ayıran özellik nedir?
Kaş Caz Festivali, açıkhava ve bir arada formatını kullanan 3 günlük bir festival. Daha önce Bozcaada bu konuda ilk ve yalnızdı ancak bu sene benzer formatta farklı işler de üretiliyor. Örnek olarak Çeşme’de, çok sevdiğimiz ve işini güzel yapan insanlar SunJazz adında yeni bir festival yaratacak Tehlike, bu festivallerin birbirini ‘kötü ve tembel’ anlamda birbirlerini taklit etmeleri olur. Belli bir noktaya kadar bu da doğal bir süreç ancak bu tehlikeyi aşacak kişiler, yine işini severek yapan festival düzenleyicileri ve tasarlayıcıları olacak. Ayrışmak, bulunduğu coğrafyayı, geçmişini, sosyo-kültürel yapısını anlamak ve bu tip çıktıları, festivaline katmak, her festivalin ve kitlesinin farklı dinamiği olduğunu anlamak, müziğinden tutun da iletişimine, etkinliklerine kadar birbirinden ayrışmasını başarabilir.
Kaş’ı da diğerlerinden ayıran her şeyden öte Kaş’ın kendisi olacak. Yani bizler, festivali yaptığımız bölgeyi, insanını, ihtiyaçlarını ve dinamiklerini daha iyi anlayıp - bölge ile ilişkimizi arttırırıp bunu da festivalin kurgusuna yansıtırsak - istediğimiz bu ayrışmayı da güzel bir şekilde başarmış oluruz.
Önce Urla’da karşılıyoruz
27-28-29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan festival, Urla’nın dört bir yanında bulunma fırsatı sunuyor. Birbirinden değerli caz müzisyenlerinin bulunduğu festivalde, özel dinletiler, gerçekleştirilecek çeşitli etkinlikler ve atölyelerin yanında Urla’nın köklerinden gelen süprizler eşi benzeri olmayan anlar yaşatacak. Cazı hissetmek, cazın geçmişinde bir yol almak için Urla’da bir gezintiye çıkabileceksiniz. Urla’nın farklı bölgelerinde yapılması planlanan ve üç gün sürecek festivalde Erkan Oğur, Bülent Ortaçgil , Kerem Görsev, Birsen Tezer, Ricky Ford, Fatih Erkoç gibi müzisyenler ve müzik grupları bulunacak.
Festival Bozcaada’ya geliyor
Türkiye’nin en popüler adası Bozcaada, Eylül ayında yepyeni bir festivale ev sahipliği yapıyor: Run The Island Bozcaada! Spor, lezzet ve müziği bir arada sunan sıra dışı festival 13-14 Eylül tarihlerinde adanın dört bir yanına dağılarak, katılımcılara unutulmaz bir deneyim yaşatacak. İki günlük festival Bozcaada’nın muhteşem doğası ve bağlarında yapılacak koşu yarışlarıyla zumba, yoga ve sokak tenisi gibi farklı spor dallarıyla renklenecek. Gündüz spor etkinlikleriyle adayı ele geçirecek festivalin akşamları ise müzikle taçlandırılacak. Festivalin açılış konserinde ünlü oyuncu Gonca Vuslateri ve Çiğdem Erken birlikte sahne alacak. Kapanış konseri ise aşk şarkılarının son yıllardaki en sevilen ismi Kalben’den. Festival Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bozcaada Kaymakamlığı, Bozcaada.