ZEYNEP SANCAR
Kültürel, tarihi ve toplumsal özellikleri ile Ortadoğu’da kendine özgü bir yeri olan Suriye’de 2011’de savaşın patlak vermesi ile ciddi bir yıkım yaşandı. Katliamlar, işkenceler, kıyımlar ve ardı sıra dünyanın dört bir yanına tespih tanesi gibi dağılan milyonlarca insan için artık hasret duyulan bir yer Suriye. Ancak savaş sadece insanların hayatlarını alt üst etmekle kalmadı. Şehirler enkaz yığınına dönüştü, ülkenin sembolik tarihi yapıları bombalandı. Sınır komşumuz olmasının ötesinde Osmanlı bakiyesi olarak güçlü bağlarımız bulunan Halep ve Şam gözlerimizin önünde yerle bir edildi.
Savaş sonrası doğan çocuklar için ise sadece hatıralarda varolan bir ülke. Peki 2011’den önce Suriye’de gündelik hayat nasıldı? Tarihi ve kültürel miras ne durumdaydı? Suriye’nin uzak ve yakın tarihinin dönüm noktaları nelerdi? Ülkenin iç dinamikleri nasıl şekillenmişti? Din adamları ile siyasetin ilişkisi hangi seviyedeydi? Suriye toplumunun çok çeşitli katmanları arasında nasıl bir irtibat vardı? Taha Kılınç’ın Ketebe Yayınları’ndan çıkan “Bir Rüyayı Hatırlar Gibi-Savaştan Önce Suriye” kitabı bütün bu sorulara cevap verirken Suriye’nin yakın geçmişini hafızalarda canlı tutmayı deniyor.
YENİ BİR BAKIŞ AÇISI
2005 yılında yazdığı ve çok ilgi gören Şam kitabının izleğini bozmadan yeni bir bakış açısı ve farklı bir üslupla Suriye ile ilgili izlenimlerini yeniden kaleme alan Kılınç, 2001, 2004 ve 2006’da Suriye’ye yaptığı üç seyahati ayrıntıları ile aktarıyor. Üniversite öğrencisiyken Suriye›ye dil öğrenmeye giden Taha Kılınç sonraki gidişlerinde de ülkenin sosyal ve gündelik hayatı, tarihî yapıları, siyasetin Suriyelilerin hayatını nasıl etkilediğini, ülkenin iç dinamiklerini ve farklı katmanlar arasındaki ilişkiyi yakından tanıma fırsatı buluyor. Yolculuk notlarını ilkin Şam kitabında bir araya getiren ve “Meraklı bakışlarıma ne takıldıysa hepsini paylaştım.” diyen Kılınç, Suriye’nin farklı şehirlerine yaptığı gezilerin yanı sıra Şam gezi rehberi olarak da adlandırılabilecek üçüncü bölümde Şam’daki ziyaretgâhları tanıtıyor. Kılınç, Şam’ın dini, sosyal ve kültürel hayatına dair şahitliklerini de kaleme aldığı kitapta Şam’daki ilmi atmosfere, önemli ilim ve mücadele adamlarına, onların birbirleriyle ilişkilerine, siyasi tavırlarına ve Suriye’de bıraktıkları izlere dair satırbaşlarına da yer vermiş. Tüm bu bilgiler bölgede olup bitenleri anlama noktasında da kaynaklık teşkil ediyor.
Savaşla birlikte Suriye’de nelerin değiştiğini de bir başlık altında okurun dikkatine sunan Taha Kılınç, böylelikle ‘Neyi kaybettik’ sorusunun cevabını da veriyor:
“... Tasvir etmeye çalıştığım manzaranın, bizim şahit olduklarımızı ancak kitaplardan okuyacak olan gelecek nesillere, kendi tarihlerini yazarken ışık tutacağını ve yol göstereceğini ümit ediyorum.”