Saray’ın anayasası değişti

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Haluk Dursun, Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki anlayışı, bir bakıma Saray’ın anayasasını değiştirerek eşya teşhiri yerine Saray'ın temsil ettiği medeniyeti öne çıkardıklarını söylüyor.

Yeni Şafak Emeti Saruhan

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Haluk Dursun, Topkapı Sarayı’nda ziyarete yeni açılan bölümlerin restorasyonu arkasındaki felsefeyi anlattı. Topkapı Sarayı Müze Müdürü olduğu dönemde başlayan restorasyonları büyük bir hassasiyetle takip eden Dursun, Topkapı Sarayı’nın anayasasını değiştirerek, sarayı sadece eşya sergilemek için bir mekan olarak anlamaktan ziyade, “Sarayın temsil ettiği medeniyeti Saray'ın konumu ile tekrar buluşturmak, birbirine kavuşturmak ve gelenlere bu mana içinde anlatmaya çalışmak”ı temel felsefe olarak kabul ettiklerini ifade etti. EŞYA GÖREREK GİTMESİNLER Sarayı bir bütünlük içerisinde, mimari üslubu ve yaşayış biçimiyle öne çıkarmaya gayret ettiklerini anlatan Dursun, “Daha önce eşyayı korumaya odaklı bir müzecilik anlayışı vardı. Bu da doğru bir şey. Bugüne kadar koruyup getirmişler. Ancak Enderun’da Hünkar Mescidi’nde, Hazine Koğuşu’nda, ya da Harem Kadınlar Mescidi’nde eşya korunmaz. Harem Kadınlar Mescidi depo olamaz. O mihrabın özelliği nedeniyle yazıktır. Daha önce eşya koyacak depolar yoktu. Biz depo imkanlarını genişlettik. Saray’daki yaşama biçimini, yaşama üslubunu, karakterini vermeye çalıştık. 600 yıllık bir kültürün binasından bahsediyoruz. O binaya gelen insanlar 2 eşya görerek gitmesinler” dedi. BALTACILAR BİLİNMİYORDU Restorasyonlarda önceliklere karar vermek gerektiğini anlatan Prof. Haluk Dursun, “Stratejik planlama olarak yıpranan bir binayı restore ederken, konumlarına ve medeniyeti temsil etme özelliklerine göre öncelik verdik” diyor. Dünyanın en önemli eğitim alanlarından biri olan Enderun Avlusu’ndaki Hazine Koğuşu’nun, koğuş özelliğini koruyabilen tek yer, kompleks bir hayatın bütününü temsil eden bir bina olduğunu ifade eden Dursun, “Depo olarak kullanılan binayı kurtardık. İkincisi o binanın içindeki medeniyeti teşhirle beraber gelen ziyaretçiye gösterme imkanı bulduk. Enderun Avlusu’nu neredeyse hiç gösterememişiz” diyor. Saray kadar Saray'da yaşayan halkları da göstermek gerektiğini anlatan Dursun, Saray'ı içeriden koruyan Zülüflü Baltacılar’ın bunların en önemlilerinden biri olduğunun altını çiziyor. Dursun, “Zülüflü Baltacılar Koğuşu bir ocak. Külliyenin tamamının bir bütünlük ve özgünlük içinde olduğu alan. Bunu gösterememişiz. Saray tarihinde ilk defa herkes Zülüflü Baltacılar Ocağı'nın ne olduğunu fark etti” diyor.

Saray’da en çok önemsediği şeylerden birinin kitabeler olduğunu ifade eden Müsteşar Haluk Dursun, “Enderun’daki Hazine Koğuşu’nda kapı üstü kitabesi Kadıasker Mustafa İzzet Efendi’nin. Topkapı Sarayı’nın vitrine çıkarılamayan özelliklerden biri de hat işleridir. Hattatları burada gözlerini çalıştırmaya davet ediyorum. Kitabeler fark edilmiyordu. Sarayın kitabelerini öne çıkardık. Kitabe bakımından da en zengin yer Zülüflü Baltacılar Ocağı. Buraya sırf bunun için gelsinler. Kapı üstündeki kitabe hayat biçimini anlatıyor zaten. Anlayabilirseniz. Anlayamazsanız Saray'ı yarım gezmiş olursunuz. Hünkar Sofası, Has Oda’dan sonra Saray’daki 2. büyük kubbe. ‘Ne güzel padişah kendine en büyük kubbeyi yaptırmış’ diyebilirsiniz. Fakat okuyabilirseniz tüm kubbede Esma-ül Hüsna’nın döndüğünü görürsünüz. O zaman anlarsınız ki ‘Burası Harem. Bunun altında bir edepsizlik hayasızlık yapılamaz” diyor. Saray’ın devrimlerinden biri olarak, kitabeleri Latinize ederek yazmaya başladıklarını anlatan Dursun, “Altındaki yazıda mealen tercümesini vererek, şu olaydan bahsediyor ve şunu yazıyor dedik. NTV’de de Sarayın Sırları adında bir programa başladım. Bu programı da yaşam kültürünün anlaşılabilmesi için başlattık" diyor.

Saray’da restorasyonları devam eden binalar var. Dursun, 3. Ahmet Kütüphanesi’nin bitmesini sabırsızlıkla beklediğini ifade ediyor. Çünkü Enderun’un en merkezi, sarayın en kıymetli yerine kütüphane oturtulmasının medeniyet algımızda kitabın yerini gösterdiğini söylüyor. Saray’da bir büyük devrim daha yaparak şimdi ofis olarak kullanılan binaları da boşaltıp restore ettiklerini anlatan Dursun, bu kapsamda Enderun Avlusu’ndaki Kilerli Koğuş’un da boşaltılarak restore edildiğini böylece dünyanın en değerli avlularından olan Enderun Avlusu’nu tamamıyla medeniyet tasavvurunun yaşama biçimini ve oraya ait olan eşyaların sergilendiği alan şekline dönüştüreceklerini ifade ediyor.