Safranbolu’ya hasat vakti gelin

Çevresi Karadeniz yeşiliyle oyalanmış, Osmanlı mirası konakları ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla tarihten bir pencere açan Safranbolu, iki günlük bir hafta sonu tatili için eşsiz bir adres. Her mevsim yerli, yabancı turistleri ağırlayan Safranbolu’yu özellikle ekim ayında Safran Festivali zamanı ziyaret edebilir, Karadeniz’in sonbahar renklerini bir de burada görebilirsiniz.

Safranbolu.

Fatma Matur

Bir haftasonuna hem tarih, hem doğa, hem damak çatlatan lezzetler sığdırmak ister misiniz? Sorum iddialı olsa da bu beklentilerin hepsine karşılık verebilecek bir yerden bahsedeceğim bu hafta. Çevresi Karadeniz yeşili ile oyalanmış, içindeki arnavut kaldırımlı sokaklar, Osmanlı mirası konakları, ahşapla taşın uyumu ile eşsiz bir desen almış bir yemeniye benzeyen güzel Safranbolu’dan. Üstelik bu yıl 13-14-15 Ekim tarihlerinde Safranbolu Belediyesi Safran Festivali düzenliyor. Önümüzdeki haftasonu Safranbolu’da bu festivale de katılabilirsiniz.

Eski meslekler müzede canlandırılıyor

1976 yılına kadar hükümet konağı olarak kullanılan bu bina 2006 yılında Kent Tarihi Müzesi olarak hizmet vermeye başlamış. Üç katlı müzede zemin katta, Safranbolu hakkında fotoğraflı bilgilerin yanısıra Esnaf ve Zanaatkarlar çarşısı mevcut. Çarşının içinde Şifa Eczanesi, Lokumcu, Kalaycı, Demirci gibi o dönemin esnaflarının çalışma ortamlarının canlandırıldığı bölümler bulunuyor. Birinci ve ikinci katlarda ise Cumhuriyet dönemine ait kıyafetlerin, eski madeni paraların, geleneksel eşyaların sergilendiği salonlar bulunuyor.Kent müzesini hem içindeki çarşı hem de bahçesindeki Saat Kulesi için hatta özellikle Saat Kulesi için ziyarete değer.

Anadolu’daki ilk saat kulesi

Sadrazam İzzet Mehmet Paşa’nın eserlerinden biri ve Anadolu’daki ilk saat kulesi olan kule 1797 yılında tamamlanmış. Zilinin çalabilmesi için her hafta yeniden monte edilmesi gereken satin kurulumunu 1965 yılından bu yana İsmail Ulukaya yapıyor. Bu iki yapı tek başına görülmeye değer fakat İsmail Bey’in sohbeti, gönüllü olarak yaptığı bu işe duyduğu sevgi bu ziyareti daha da akılda kalıcı hale getiriyor.

Türk evi zarafetinin sergilendiği bir konak

Safranbolu’daki ziyarete açık tarihi evlerden biri olan Kaymakamlar Evi Türk Geleneğinin ve zarafetinin sergilendiği bir konak. Safranbolu evlerinde öyle çok detay var ki hayran kalmamak mümkün değil. Evin odaları sekizgen. Kapılar köşelere yapılarak ve oda girişlerine küçük ince bir koridor eklenerek ayrıca ahşap pencerelerin içlerine kafes bölümleri yerleştirilerek odalardaki mahremiyet artırılmış. Dolap içlerinde yastık yorganların bulunduğu yüklük bölümü, onun altında gusülhane denen banyo bölmesi bulunuyor. Mutfakta kadınların erkekleri ya da misafirleri görmeden yemekleri iletebilmelerini sağlayan bir döner dolap düzeneği mevcut. Konağın kapısında da Safranbolu evlerinin kapılarındaki detaylar mevcut. Burada ayrı küçük bir paragraf açalım;

Kapı tokmağı geleni haber veriyor

Genelde çift girişi olan Safranbolu evlerinin kapılarında halka ve tokmak yer alıyor. Tokmağa vurunca çıkan kalın ses, ev halkına kapıdaki kişinin bir erkek olduğunu, yuvarlak biçimli halka ise çıkardığı ince sesle kapıda bir kadın olduğunu haber veriyor. Safranbolu Tarihi Çarşı içerisinde gezilmesini önerdiğim diğer yapılar arasında Cinci Han, Yemeniciler Arastası, Demirciler Çarşısı, Tarihi İzzet Paşa Camii, Dericilik müzesi yer var. Safranbolu’nun çevresinde de en az merkezindeki kadar görülmeye değer yerler olduğu ve hepsini anlatmaya bu sayfa yeterli gelmeyeceği için merkezden ayrılıp, Safranbolu’nun çevresine yöneliyoruz.

Paranomik Safranbolu görüntüsü

Anadolu’nun birçok güzel tarihi ilçesinde olduğu gibi Safranbolu’da da muhteşem manzaralı bir Hıdırlık Tepesi mevcut. Tepeye giriş ücretli olsa da panoramik Safranbolu görüntüsü için değer. Adını Orhan Gazi dönemindeki komutanlardan Hızır Bey’den alan tepede ayrıca Safranbolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucusu Dr. Ali Yaver Ataman’ın mezarı bulunmaktadır.

Dört mevsim sıcaklık aynı

Türkiye’nin en uzun 5. Mağarası olan Bulak Mencilis Mağarası’nın uzunluğu 6.5 km ancak yürümeye izin verilen kısmı 400 metre uzunluğunda. Mağaranın içi dört mevsim 15 derece sıcaklıkta, özellikle yaz mevsiminde bunu unutmayıp üzerinize bir hırka almakta fayda var. Mağaraya 150 basamaklı dik bir merdiven ile çıkılıyor, yine de içerisi görülmeye değer.

Türkiye’nin ilk cam seyir terası

9 kilometrelik bir yürüyüş parkuru bulunan Tokatlı Kanyonu’nun üzerine 2012 yılında kurulan cam teras, ülkemizin ilk cam seyir terası. Yaklaşık 80 metre yükseklikte terastan görünen manzara ve camın üzerinde yürürken hissedilen adrenalin için burayı görmeye değer.

İncekaya Su Kemer'inde yürümek yasak

Cam Teras’ın hemen yakınında bulunan İncekaya Su Kemeri, Sadrazam İzzet Mehmed Paşa tarafından yaptırılmış. Genişliği 1-2 metre arasında değişen uzunluğu 116 metre olan 6 kemerli İncekaya üzerinde yürümek mümkün değil fakat Cam Teras’ı görmeye giderseniz burayı da ziyaret etmenizi öneririm.

Yörük Köyü’ne mutlaka uğrayın

Safranbolu’dan çıkıp Kastamonu istikametinde 11 km gittiğinizde Yörük Köyü’ne ulaşıyorsunuz. Yörük Köyü, Safranbolu’nun kompakt ve minik hali gibi. 1997 yılında kentsel sit alanı ilan edilen, 93 tescilli konağın bulunduğu köye sadece sokaklarında yürümek için bile gidilir ama bunun yanısıra köyün camini görebilir, Sipahioğlu Konağı’nı, çamaşırhaneyi, Sucu Hafız Konağı’nı ziyaret edebilirsiniz. Yörük Köyü’nü gezmek için en ideal yol arabanızı girişte otoparka bırakıp, köyün içinde yürümek. Burada son sıraya koymuş olsam da Yörük Köyü öyle güzel korunmuş bir köy ve çok az sayıda olmakla birlikte köy sakinleri öyle misafirperver insanlar ki, köyü mutlaka görmenizi öneririm.

Aklınızda olsun

Safranbolu’yu gezmek için bir gece iki gün ayırmak ideal.

Safranbolu’ya her mevsim gidilebilir ama Safran Festivalini ve Karadeniz’i sonbahar renklerinde görmek için ekim ayını ya da yeşilin her tonunu görmek için Mayıs ayını öneririm.

Safranbolu’ya gitmişken safranlı lokumları tatmadan, Çevrikköprü’de kuyu kebabı, Yörük köyünde baklava yemeden, Safrabolu’nun yerli içeceği olan Bağlar gazozunu içmeden dönmeyin. Bunların yanısıya Peruhi, Safranbolu Bükmesi, etli yaprak sarması, Safranlı zerde de yerel lezzetler arasında.

Safranbolu’daki Yemeni tülbent anlamına gelen Yemeni değil, üstü deri, altı köseleden yapılan bir ayakkabı. Yemeniciler Çarşısı’ndan “Yemeni” alabilirsiniz.

Safranbolu’ya gitmişken Safranbolu Bartın istikametindeki ağaç tüneli olarak adlandırılan yola girmeyi unutmayın. Yolun iki yanından birbiri üzerine kapanan ağaçların oluşturduğu görüntü nedeniyle tünel olarak adlandırılan ağaçlı yol nisan-mayıs aylarından yemyeşil bir görüntüye bürünürken, yılın bu zamanı yani eylül-ekim aylarında sarılı kırmızılı sonbahar renkleriyle coşuyor.

İngilizce’de söyledikleri haliyle “last but not least” yani sonuncu ama en az diğer saydıklarım kadar severek önerdiğim diğer bir aktivite olarak Safranbolu’ya gitmişken buraya 40 km mesafede, Karabük Yenice Yolu üzerindeki Yenice Şeker Kanyonu’nu hele de sonbahar mevsiminde görmenizi öneririm. İçerisinde küçük de bir şelale bulunan kanyonda, Karadenizin muhteşem doğasını tecrübe edebilirsiniz. Kanyonda hem yürüyüş hem bisiklet parkurları mevcut. Kamp yapma imkanı da var.

HAYAT
Kahveyi dünyaya Türkler tattırdı