Koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın üniversite yıllarında merakla başladığı, zamanla tutkusu haline dönüşen koku koleksiyonu sergileşti. Ülkemizin sayılı koku ve şişe koleksiyonerlerinden Kantarcı, Kuveyt Türk’ün katkılarıyla Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde “Gılaf-ı Reyya” sergisi açtı. 18. ve 20. yüzyıl arasında üretilmiş birbirinden değerli ve eşsiz parfüm şişeleri ilk kez sanatseverlerle buluştu. Farklı kıta ve coğrafyalardan toplanan eserler, hem içerisindeki kokularla hem de tasarımlarıyla görenleri büyülüyor. Gülabdanlardan buhurdanlara, Beykoz camlarından Avrupa kristallerine, birbirinden farklı malzeme, teknik ve uygulamalarla üretilmiş şişeler, tarihin derinliklerinde mis kokulu bir gezintiye çıkarıyor.
EN ESKİ HAC KOKU KAPLARI BURADA
30 yıllık koleksiyonunu, hayalini kurduğu Koku Müzesi için oluşturduğunu ifade eden Kantarcı, serginin gecikme nedeninin bu çalışmalar olduğunu belirtti. Yalovalı koleksiyoner, kokuyla ilk tanışmasının 1984’te üniversite okumaya geldiği İstanbul’da başladığını söyledi. Mekke kokularının koleksiyonunun vazgeçilmezi olduğunu belirten Kantarcı, ilk edindiği eserden ise şöyle bahsetti: “İlk tanıştığım ve araştırdığım kokular misk, amber ve ud oldu. Özellikle misk ve amber son derece gizemli. Peygamberimiz de Mescid-i Nebevi de misk kokar. Misk nedir, o günün miski nasıldı? Bu sırrı çözmek, benim için çok önemli bir konu oldu. 1987’de Mekke’ye gittim. Oradaki kokucular sayesinde o miskleri tanıma çabasına girdim. İstanbul’dan gönderilen Mekke kokuları ise hem Surre-i Hümayun’a konu olması hem de o mekanların kokulandırılması açısından önemli. Hacıların Mekke’den koku getirme adetleri de var. En eski koku kaplarını araştırırken 1890’lara uzanan hac koku kapları buldum. Elime ilk geçenler, içi cam ağzı özel balmumuyla mühürlenmiş küçük bakır kaplardı” dedi.
İLK TÜRK PARFÜMÖRÜN EŞYALARI SERGİLENİYOR
Sergide Osmanlı döneminin ilk parfümörü Ahmed Faruki’nin kullandığı eşyalar ilk kez görücüye çıktı. Elinde Ahmet Faruki hakkında kitap çıkarabilecek kadar malzeme bulunduğunu söyleyen Bekir Kantarcı, koleksiyonun 2020 yılında kendisine nasıl geçtiğini ise şöyle aktardı: “Sergilediğimiz koku piyanosu 1885 Almanya üretimi. Malzemeleri, makineleri, terazisi hepsi bende. Bu konuda araştırma yapmış bir koleksiyonerin 40 yılda topladığı eserleri ben devraldım.”
Atatürk’ün parfüm şişesi de var
Sergi için yaklaşık üç yıldır çalıştıklarını belirten küratör Beste Gürsu, “Şişeler üzerinden Türkiye’nin kolonya tarihi görülebilecek. Türkiye’de en geniş parfüm şişesi koleksiyonuna sahip, en güzel koleksiyonları bir araya getiren kişi Bekir Bey’dir. Atatürk’ün öldüğünde başucunda duran parfüm şişesinin örneği, Beykoz’un ilk ürettiği şişeler, İngiliz Kraliyet şişelerinin yanı sıra Türkiye ve Avrupa’daki kolonya markalarının hepsi burada. Koleksiyon parçalarında bazı şişeler çift. Onların koleksiyon değeri fazla. Şişeler kokuya verilen değeri ifade ediyor. Osmanlı’daki önemi ise dinimizde güzel kokunun yeri” diye konuştu.