Pesto soslu tavuklu makarna

Çocukların çok kitap okumasını değil, aynı kitabı aynı anda okuyup üzerine düşünmesini ve çeşitli etkinliklerle içselleş-tirmesini önemsiyoruz.

Arşiv.

İrfan Saim

Sevgili karilerim

Bu köşenin müdavimleri yakinen bilirler, kitaplarını pinti sahaf R*stem’den kurtardığım yazar dostum bana misafir gelmiş ve aşık olduğu kızı, durup dinlenmeden iki bardak çay eşliğinde uzun uzun anlatmıştı. Ben de dostumu uğurlarken bir akşam hanım kızımızı da al gel, size bir akşam yemeği hazırlayayım demiştim. Geçen akşam geldiler.

Özel İrfan Menüsünü hazırladım onlara. Pesto soslu tavuklu makarna! İki özel misafirine makarna mı yaptın diyenleri duyar gibiyim. İşin ehli bilir ki pesto soslu tavuklu makarna öyle herhangi bir makarna değildir. Nitekim de öyle oldu.

Birbirini seven iki aşık da pek beğendiler menümü. Çay faslına geçince muhabbet koyulaştı da koyulaştı. İkisinden de yaşça büyük bir adam olmanın rahatlığıyla bol nasihat ve yazar dostuma dair övgüler dolu sözlerimle hanımefendiye birazcık “Onu sizden önce ben tanıyordum.” demiş olabilirim ama kızcağızın benden aşağı kalır yanı yoktu. Bir zaman sonra sohbet bir benim, bir de hanım kızımızın yazar dostumu övdüğü bir oturuma dönüşecekti ki müdahale etmek zorunda kaldım. “Peki siz ne işle iştigal ediyorsunuz bakalım?”

Meğer öğretmenmiş. İlk gençlik yıllarında bir dönem öğretmenlik yapmış olmanın tecrübesiyle eğitime dair fikirlerimi, eleştirilerimi ardı ardına sıraladım. Hanımefendi her söylediğime bir başka açıdan yeni fikirler ekliyor, eleştirilerimi yerinde buluyordu. Bense içimden “yazar dostum geçen seferinde hanımefendi hakkında güzel şeyler anlatırken az bile söylemiş” diye geçiriyordum. “Hazır okullar yeni açılmışken sizden bir ricam olacak.” dedim. “Artık bilgiye kolay ulaşılan bir çağdayız. Çocuklara bilgi yüklemek yerine onları okul sonrasında destekleyecek bir şeyler yapmak lazım. Misal bir okuma kulübü.” Gözlerinin içi parladı. “Yalnız öğrencilere okutulacak kitaplar konusunda epey dikkatli olmak lazım. Ben zamanında, okumadığım kitabı çocuklara okutmama gibi bir prensiple yaklaşıyordum meseleye. Zira piyasada o kadar çok muzır yayın var ki..” Hanımefendi de aynı dertten mustarip olmasın mı. “Size kesinlikle katılıyorum İrfan Bey.” dedi. “Çocuklar üzerinden kolay paraya ulaşmak isteyen yayınevi ve yazar sayısı oldukça fazla. Bu sebeple biz okulumuzda bir komisyon kurduk. Okutulacak kitapları önce o komisyonda hep beraber okuyor, sonra da öğrencilerimize ilan ediyoruz.” Çok sevindiğimi söyledim. Bu memleketin çocukları için taşın altına ellerini korkmadan koydukları için onları tebrik ettim. Devam etti. “Biz okumayı nicelikten çok nitelik olarak ele alıyoruz.” dedi. “Çocukların çok kitap okumasını değil, aynı kitabı aynı anda okuyup üzerine düşünmesini ve çeşitli etkinliklerle içselleştirmesini önemsiyoruz.” Keyfim yerine geldi. Kalkmak için müsaade istediler ama “Bir bardak çay daha içmeden bırakmam.” dedim. Çayları tazeleyip geldim.

Hanımefendi “Sizin kitap kulübü kurma fikriniz çok hoşuma gitti.” dedi. “Bu kıymetli fikrinizi, izniniz olursa okulumuzda hayata geçirmek isteriz. Az önce anlattığım uygulamayı daha da geliştirip bir proje haline getirmeyi düşünüyorduk zaten.” Yazar dostum, keyifle bizi dinliyor, arada hayran hayran hanımefendiye bakıyordu. “O zaman kulüp kurulunca bana haber edin, çocukların ilk kitaplarını, onlara ben hediye edeyim.” dedim. İkisi de çok memnun oldu buna. Sonrasında müsaade istediler. Misafirlerimi uğurlamadan yazar dostuma, hanımefendiyi üzmemesi gerektiğini hatırlatıp aksi takdirde karşısında beni bulacağını belirttim. Elele tutuşup giderlerken hanımefendi “Buldum!” dedi. “Kitap kulübümüzün adı Pesto Soslu Tavuklu Makarna olsun.”

HAYAT
İstanbul’un yüzlerce yıllık ahengi