Mark Twain, Adem ile Havva’nın Güncesi isimli kitabında şöyle diyor: “Daha fazla pazar olmalı. Eskiden pazar günleri hiç geçmek bilmezdi, şimdiyse göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.” Sizin eski pazarlarınızın yenilerden farkı var mı? Günleri algılayış biçimimiz, zamana veya mekâna göre değişiyor olabilir mi? Bu hafta tüm bunları reklamcı Esra Teymur Şimşek’le konuşacağız. “İrlandalı Anne” isimli sosyal medya hesaplarıyla da tanıdığımız Şimşek bize önce klasik pazarlarının nasıl geçtiğini anlatıyor: “Pazar günleri erken uyanırım. Hiçbir zaman hafta sonları geç uyanan bir insan olmadım. Hafta içi iş veya okul gibi ‘sıkıcı’ konular için erken uyanıyoruz da hafta sonum daha keyifli aktiviteler için neden uyanmayalım, değil mi? Oğlum şu anda 7,5 yaşında o da benimle aynı fikirde ama ilerde değişir mi bilmiyorum. O benden erken uyandığı için ben uyanır uyanmaz onun odasına gidiyorum. Sabah uyandığımızda oğlum Tarık ile ‘kiss, hug and love’ dediğimiz bir ritüel var. Genellikle lego yaparken buluyorum. Ritüel gereği, onu biraz öpüp kokladıktan sonra o günkü lego fikri üzerinden veya o aralar okuduğu kitap üzerinden biraz sohbet ediyoruz. Bu arada eşim kahvaltı hazırlamış oluyor. Eşim ve oğlum erken kahvaltı yapar benim kahvaltı ile aram pek olmadığı için onlarla oturup kahve veya bitki çayı içerim. Pazar kahvaltı masasının diğer günlerden farkı masada bir kutu oyunu veya soru cevap oyunu oynarız. Hava yağmurluysa -ki İrlanda’da genelde yağmurlu olur- evde oğlum Tarık ile beraber kek pişirip üzerini sağlıksız şekerlemelerle süsleriz ve ailecek tea time yaparız. Ya da mısır patlatıp ailecek film izleriz.”
Rutinler can sıkıntısını engelliyor
Genellikle pazarlarını evde ailesiyle geçiren Şimşek’e “Pazarları sıkıntı olmaktan kurtarmak için öneriniz nedir?” diye sorduğumuzda ise yer yer gülümseyerek şu yanıtı veriyor: “Beni tanıyan herkes bilir ki iflah olmaz bir rutin ve konfor alanı insanıyım. Çocukluğumdan beri hafta sonları bana sıkıcı gelir çünkü rutinim bozulmuş olur. Yetişkinlik hayatımda da hafta sonlarına bakış açım çok değişmedi ama hayatımın kontrolünü elime aldığım için pazar günleri sıkıcılıkta bayrağı cumartesi gününe devretti benim için. Çünkü pazar günlerini refresh ve reset günü olarak değerlendirmeye başladım.”
Miyazaki filmlerinin tam zamanı
Sıra beyazperdede… Şimşek’e bugün izlenecek film önerisini sorunca, ailecek izlenecek filmleri işaret ediyor. Şimşek, “Aile bağlarını güçlendirecek yüzleşmeler yaşamak ve ailecek izlenebilecek en iyi filmler sizin de tahmin edebileceğiniz gibi Hayao Miyazaki filmleri. Tekrar tekrar izlenip her izlediğimde farklı duygular yaşatıyor, aynı filmini her izlediğimde farklı bir karakterden etkilendiğimi fark ediyorum” ifadelerini kullanıyor.
Defalarca okuduğum bir kitap: Suç ve Ceza
Şimşek’e pazarları okuduğu kitabı sorduğumuzda ise şunları anlatıyor: “Bu aralar Dostoevsky’nin Suç ve Ceza kitabını okuyorum. Kitabı baştan sona değil de daha önce altını çizdiğim yerleri veya tek bir karakterin diyaloglarını okuyorum. Bu aralar gündemimde Sonia var. Kitapta ismi geçtiği ilk bölüm olan, meyhane sohbetinden başlayıp sonuna kadar sanki Sonia’nın romanıymış gibi okuyorum. Defalarca okuduğum bölüm Raskolnikov’un Sonia’ya suçunu itiraf ettiği bölüm. Her okuduğumda aynı derecede etkileniyorum.”
Kardeş gibi olduğumuz komşular
İrlanda’da yaşayan Şimşek’e “Özellikle pazar günleri görmek istediğiniz arkadaşlarınız var mı?” sorusunu yönelttiğimizde ise aynı mahallede yaşadığı Türk arkadaşlarını anıyor ve “Hepimiz ailemizden uzak olduğumuz için arkadaştan öte kardeş gibi olduk” diyor. Pazarlarının favori mekânı ise Dublin’in kuzeyindeki Malahide Kalesi. Şimşek bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Çok büyük bir bahçesi olan küçük bir orta çağ kalesi gibi. İrlanda’ya ilk taşındığımda bizim Yıldız sarayı ve parkına benzetmiştim o yüzden benim için yeri çok özel. Evime de yakın olduğu için her fırsatta kalenin içindeki kafede kahveçip bahçesinde yürüyüş yapmaya giderim.”