Paha biçilmez emanetler

Türk müziğine yüzden fazla beste kazandıran 87 yaşındaki tamburi Sadun Aksüt, geniş arşivini İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi’ne bağışladı. Aynı üniversitede 40 yıl eğitim veren, öğrenci yetiştiren sanatçı, “Türk musikisi şu anda biraz kayıpta. Ancak gençler çok güzel yetişiyor. Onlar güzel musiki yapacaklar. İnşallah Türk musikisinde bir yükseliş yaşanacak” diyor.

İlker Nuri Öztürk
Sadun Aksüt

Tamburi, besteci, yazar Sadun Aksüt mesleki hayatı boyunca bir araya getirdiği arşivini İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi’ne bağışladı. Çeşitli bestecilere ait el yazması nota defterleri, fotoğraflar, mektuplar, plaklar, farklı nota yazım teknikleriyle hazırlanmış el yazması eserler, Türkçe ve Osmanlıca yaprak notalar ve basılı eserlerin bulunduğu arşivin en kıymetli parçası Aksüt’ün tambur hocası müzisyen İzzettin Ökte’ye ait tambur. Arşivi teslim ederken içinin yandığını belirten 87 yaşındaki sanatçı, şunları söylüyor: “Bana tamburu öğreten İzzettin Ökte hocamın tamburu var. Bu tambur takriben 150 senelik. 1950’de 10 bin lira teklif etmişlerdi hocama. Cebinde 10 lira vardı, 100 bin lira verseniz de vermem dedi ve ileri tarihte bana hediye etti. Manevi değeri çok yüksek bu tamburu ben de konservatuara hediye ettim.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/11/02/09/37/resized_a34b6-00fed9aesaduntoren4.jpg

VEFA BORCUM VARDI

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/11/02/09/36/resized_3c60f-7146ab00sadun4.jpg

İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Bölümü’nde yüzlerce öğrenci yetiştiren Aksüt, maddi zorluklar yaşansa da sanata sahip çıkıldığının altını çiziyor. Elinde yetiştiği hocası İzzettin Ökte’nin kendisine emanet bıraktığı tamburu yıllarca saklayan Aksüt, 40 yıl boyunca da kendisi binlerce öğrenci yetiştirdi. Ustasından öğrendiği gibi daima Türk müziğini yukarda tutmayı hedefledi. Şimdiyse gelecek nesilde yetişecek isimlere örnek olması için tamburu layık olduğu yere bağışladı. Kendisinin de hayata İTÜ’de yetiştiğini vurgulayan emektar isim, şunları söylüyor: “1974’te hoca oldum. 40 seneden fazla çalıştım. Bu sürede bana unvan veren, arkadaşlar, dostlar kazandıran bu müesseseye vermeyip de nereye bağışlasaydım... Bir vefa borcum vardı. Böylece bir parça ödemeye çalıştım.” Geçmişten günümüze Türk müziğindeki değişimi sorduğumuz Aksüt, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Türk musikisi şu anda biraz kayıpta. Önceleri arabesk denen nesne, bizi epey zedeledi. Milletin ruhunu zedeledi. Sonra pop çıktı. Bugün de rap müzik var ama ona hiç bakamıyorum çünkü aklım ermiyor. Bunlar tabi Türk musikisi için hoş değil. Ancak gençler çok güzel yetişiyor. Onlar güzel musiki yapacaklar. İnşallah Türk musikisinde bir yükseliş yaşanacak.” Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte değişen harflerin, müzikte değişime neden olmadığına değinen Aksüt, şu şekilde devam ediyor: “Harflerdeki değişim sonrası ilerleme oldu diye düşünüyorum. Eski eserlerin üzerinde eski harfler vardı, sonra yeni harflerle yazıldı.

Nesillere daha rahat aktarılmış oldu bu eserler.”