Ortalık karıştı ama hiçbir şey değişmeyecek

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, birçok ünlü oyuncunun menajeri olan Ayşe Barım hakkındaki “tekelleşme” iddiaları dolayısıyla soruşturma başlattı. Ortalık fena karıştı. Ancak meselenin özünden uzaklaşılıyor. Oyuncu ajanslarının yanı sıra yapımcı ve yayıncıların da aynı konuda mesuliyeti yok mu? Bir teklifimiz var…

Abdulhamit Güler
Fotoğraf: Arşiv

Sinema ve dizi sektörünün en önemli bileşenlerinden olan oyuncular ve onların rol alma yöntemleri konusunda zaman zaman tartışmalar ve iddialar oluyor. Yakın zamanda oyuncu ajanslarının tekelleşmeye gittiğine dair iddialar ortaya atılmıştı. Rekabet Kurulu da sessiz sedasız, sosyal medyadaki iddiaları değerlendirdi ve ciddi sonuçlara ulaştı. Sonrasında da inceleme başlattı.

Ayşe Barım

İddiaların odağında ID İletişim Danışmanlık A.Ş’nin kurucu ortağı Ayşe Barım var. Zira meşhur isimlerin birçoğu Barım’a bağlı. Buradaki “bağlı” ifadesi esasında çok şey anlatıyor. Evet, sektörde menajerlik ajanslarının oluşturduğu çerçeve, yapım firmaları ve yayın mecraları ile sağladıkları anlaşmalar kapsamında oyuncuların elini ayağını bağlayan manzara söz konusu. Tekele ait olan oyuncular bir yanıyla fayda görürken, ajans sahiplerinin yaranamayanlar ise açıkta kalıyor.

Aslında dizi sektörünün gelişme gösterdiği ve kurumların işleyişinin oturduğu 2005’lerden itibaren durum böyle oldu. Ancak gelinen noktada sektörü tamamen domine eden, daha fazlasını yapıp kariyer cellatlığına soyunan şımarıklık ve güç söz konusu.

Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Bu tekel ya da işleyiş sinema ve dizi sektörüne has değil. O yüzden çok da şaşırmıyoruz. Zira ticaretin döndüğü her yerde tekel oluyor. Buradaki fark ise sanatçı sıfatını taşıyan ve toplumun gözü önünde olan, hatta kanaat önderi kabul edilen isimlerin sadece birkaç kişinin ağzına bakıyor olması.

ÜNLÜ OYUNCULARIN KONUŞMASI MÜHİM

“İddia” olan şeyler üzerine fazla söz çeviremiyoruz. Ancak çok meşhur oyuncular da sosyal medyadan konuya dahil oldu ve isim vermeden Ayşe Barım’ı hedef gösterdi. Mesela Burcu Biricik, yakın zamana kadar televizyon ve dizi sektörünün en çok aranan isimlerinden biriydi. Evlendi ve çocuğu oldu. Herkes bu yüzden oyunculuğa ara verdiğini düşündü. Ama sosyal medyasındaki yorumuna bakılacak olursa, iddialardaki tekel ve baskı ortamı kendisini etkilemiş. Tekelleşme, çirkinlik ve engellemeler yerine magazin konuşulmasına da tepki gösterdi.

Oyuncu Deniz Işın, Ayşe Barım’ın kendisinin işini bizzat engellediğini açıkladı. Ayşe Barım’a desteği açıklayanların sayısı daha fazla. Çünkü zaten kendisi ile çalışıyorlar.

Bütün iddialar sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re'sen soruşturma başlattı.

OLAY RAYINDAN SAPIYOR: YAPIMCI VE YAYINCI NEDEN SORUMLU DEĞİL?

Ve geldiğimiz noktada konu kadın dayanışması, ilişki pazarlayıcılığı ve sektörel çekişme gibi başlıklarla magazine heba edilmek üzere.

Oysa atlanmaması gereken nokta şu: Bu konu sadece oyuncu ajansları ya da bir kişi ile ilgili değil. Ajanslar bunu tek başlarına yapamaz. Yapım firmaları ve yayıncı mecralar neden izin veriyor? Yapımcılar neden bu konuda konuşmuyor? Oyuncuların sorunu olan bu şey, nasıl olur da yapımcıların meselesi olmaz? Sessizliği neye yormalıyız?

Ve her şey ama her şey reklam pastası için yaşanıyor. Toplamda milyarlarca liranın bulunduğu masadaki pastadan kimin ne kadar dilim alacağını zaten o masada olanlar belirliyor. Kapitalizm zaten bu demek. Yeteneğe, hukuka riayet etmek değil, kazancı çoğaltmak üzerine kuruluyor her düzen.

REYTİNG ÖLÇÜM SİSTEMİ DEĞİŞMEZSE…

Bu konuda yapılması gerekenler çok belli aslında ama havanda su dövmeye gerek yok. Sadece bir şey yapılmalı; reyting ölçümleri ve reklam pastasını belirleyen her türlü veri sağlığına kavuşturulmalı. Yapay zekanın ve dijital kullanımın hayatımıza bu kadar girdiği bir dönemde hala televizyonlara yerleştirilen aletlerle ölçüm yapılması kadar saçma şey olamaz. Dijital ölçüm yapmak çok kolay.

Gerçek veriler ortaya çıkarsa önce yayın mecraları etkilenir. Sonrasında elbette yapımcılar. Ve dolaylı olarak oyuncu ajanslarına sıra gelir. Haliyle sadece oyuncu ajanslarına operasyon yapmak çare olamaz. Yapılması gerekenlerin bir kısmıdır bu. Sistemin doğru ve sağlıklı şekilde işlemesi gerekir. Yoksa hiçbir şey değişmez. Ayşe gider Fatma gelir, Ahmet gider Faruk gelir!