Okur Huzur’un mutfağında

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanının “Eleştirel Basım”ı Dergâh Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Toplamda 6142 sayfadan oluşan arşivde gerçekleşen, uzun ve incelikli bir çalışmanın sonucu olan baskı Tanpınar’ın yazı masasına bizi yakınlaştırıyor. Yani sayfaları çevirirken Huzur’un mutfağına misafir oluyoruz.

Merve Akbaş
Arşiv.

MERVE AKBAŞ

Günlerdir gözümüzü nereye çevirsek, hangi masada sohbete dalsak, dost meclislerinin, yayıncıların olduğu her bir toplantıda konu aynı yere geliyor; Huzur’un okurla buluşan yeni “Eleştirel Basım”ı. Bu çalışma tasarımından harita çalışmasına kadar her bir ayrıntısıyla okuru yeni bir okuma serüvenine davet etmiş oluyor.

Sayfaları çevirdikçe karşımıza fotoğraflar, haritalar, bazı müsveddeler, üstü çizilmiş kelimeler, yeniden yazılmış cümleler çıkıyor. Romanın kalbindeyiz adeta. Bir dantel gibi örülüşüne şahitlik ediyoruz. İstanbul’un içinde devam eden bir yürüyüş gibi, adım adım, küçük manevralarla ilerliyoruz. Not etmek gerekiyor ki, bitmesini istemediğimiz bu yürüyüş, yani Huzur’un yayımlanışının 75. yılına denk gelen bu eleştirel basım, editöryel çalışması, haritası, kapağı ve kağıdıyla da oldukça özel bir kitap.

Peki bu eser nasıl ortaya konulmuş? Eleştirel basım, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kardeşi Kenan Tanpınar’dan Mehmet Kaplan’a ulaşan arşivindeki geniş çalışmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Bugün İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü’nde bulunan bu arşiv ve ulaşılan diğer kaynaklar üzerindeki çalışma Ekim 2020’de başlamış. Bu değerli çalışmanın dizi danışmanlığını İnci Enginün, editörlüğünü de Sakine Korkmaz üstlenmiş.

MİNOR VE MAJÖR FARKLAR

Korkmaz, sunuş bölümünde eleştirel basımın 22 Şubat- 2 Haziran 1948 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesindeki tefrika ile 1949 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılan ilk basımın karşılaştırmalı olarak okunmasıyla ortaya çıktığını söylüyor. Bu çalışmayla Tanpınar’ın Mahur Beste ve Sahnenin Dışındakiler ile Huzur arasında kurduğu bağın daha belirgin biçimde ortaya çıktığının da altını çiziyor. Tefrika ve roman arasındaki minör ve majör farkları görmemizi sağlayan çalışma için Korkmaz’ın kurduğu şu cümleye de dikkat kesilebiliriz: “… okurların tefrikadan kitaba geçişte yapılan değişiklikleri izlerken Tanpınar’ın mutfağında gezinmelerini sağlamayı amaçladık.”

Biz sayfaları çevirmeye devam edelim… Notlar, dipnotlar, üstü çizili ifadelerle beraber tefrika ile roman arasında gidip geliyoruz. Bu baskı için Tanpınar’ın okunması oldukça zor olan el yazısı notları da oldukça titiz ve ayrıntılı bir okumaya tabii tutulmuş. Sayfalara özellikle genç okurun işine yarayacak yan notlar eklenerek bir sözlük çalışması yapılmış. Cümleler üzerinde çeşitli işaretlerle belirtilerek yapılan editöryel müdaheleler ise Tanpınar’ın yaptığı değişiklikleri de net biçimde görmemizi sağlıyor. Noktalama işaretlerinde de Tanpınar’ın üslubu korunarak ufak müdahalelerde bulunulmuş. Sayfalarda ayrıca Nuran ve Mümtaz’ın İstanbul gezilerindeki mekânların, döneme ait fotoğrafları var. Bu da okuma serüvenine görsel bir katkı sağlıyor.

KLASİK – MODERN BİR ÇİZGİ

Bu özel baskıyla beraber Tanpınar kitaplığının tümünün kapak ve iç sayfa tasarımlarının değişmiş olması da oldukça dikkat çekici. Kapak tasarımları daha önce pek çok çalışmasıyla yurt içinden ve yurt dışından ödüller alan tasarımcı Geray Gencer’e ait. Gencer, bu tasarımlarıyla kitapların ruhuna uygun, bunun yanında yazarın kendine has yönlerini ortaya çıkaran, modern ve klasik bir biçim ortaya koyuyor. İç sayfalardaki yoğun notlar, dipnotların gözü yormadan, okuma zevkini incitmeden ilerlemesini sağlayan ise Ezgi Ulusoy ve Aygen İncel’in sayfa tasarımı olmuş.

Kitapla birlikte verilen ve “Huzur’un İstanbul’u” adı verilen haritaya da dikkat kesilmek gerek. Bu harita için Pervititch’in çalışmaları ve Osman Nuri Ergin’in İstanbul Şehir Rehberi esas alınmış. Harita Huzur’daki tüm gezileri toplu bir şekilde görebildiğimiz için aslında değişik bir özet vazifesi de görüyor. Çizimlerini Hakan Sümer’in yaptığı bu haritadaki karekodlardan biri TRT Dinle uygulaması üzerinden bizi Huzur müziklerine götürüyor. Diğeri ise Nuran ve Mümtaz’ın geçtiği sokakların, caddelerin tek tek işaretlendiği ve notlandırıldığı online haritaya.

HER ROMAN İÇİN ELEŞTİREL BASIM

Son olarak okura bir müjde daha verelim: “Yayıncın Notu” bölümünde çalışmanın bu kitaptan ibaret olmadığını öğreniyoruz. Tanpınar arşivindeki çalışmalar, ondan kalanların açığa çıkarılması adına hâlâ devam ediyor. Toplamda 6 bin 142 sayfadan oluşan arşivin yaklaşık 3 bin 500’ü bulan kısmı Tanpınar’ın sağlığında yayımladığı kitap ve yazılarının müsveddeleri ve tefrikaların üzerinde yapılan düzenlemelere ait. Bu bağlamda yayınevi her bir roman için bir eleştirel basım olacağını duyuruyor. Bu çalışmalar da yine üç sac ayağı üzerinde duracak: tefrika ve roman arasındaki farklar, metinleri açıklayan notlar ve arşivden çıkan müsveddeler. Özetle Tanpınar’ın yazı masasına her bir çalışmada biraz daha yaklaşacağız.

HAYAT
Sağman’ın defter-i hatıratı