İnsana özgü, belirli bir düzeyde yaşanması normal ve doğal olan bir duygu olan öfkenin kontrol edilemediğinde kişilerin özel, iş ve sosyal yaşamını tehdit ettiğini belirten Psikolog Aynur Düzgünel, “4D” formülüne dikkat çekti. Pek çok duygu, düşünce ve davranış gibi, öfkeyi de beyinde bitirmenin mümkün olduğunu kaydeden Düzgünel, “Bunun formülü de ‘Dur’, ‘Düşün’, ‘Değiştir’ ve ‘Davran’ sözcüklerinde gizlidir” dedi.Psikolog Aynur Düzgünel, “Öfke baldan tatlıdır”, “keskin sirke küpüne zarar verir” şeklindeki iki atasözünün öfkenin yaşattığı duyguları en güzel şekilde özetlediğini söyledi. İnsanın sinirlendiğinde bağırıp çağırarak içini boşaltmasının kişiyi rahatlatan tatlı bir şey olduğunu, öfkeli insanın zararının yine kendisine olduğunu bu atasözlerinin en açık şekilde ortaya koyduğunu kaydeden Düzgünel, öfkesine yenik düşenlere uyarılarda bulundu.
Öfke kontrol altına alınmalıdır
Öfkenin doğal bir duygu olduğunu kaydeden Düzgünel, şöyle konuştu: “Şiddet, saldırganlık, düşmanlık duygularından farklıdır. Bastırılmış duygu ve düşünceler, sürekli kızmıyormuş gibi görünmek, sakin kalmaya çalışmak, zamanında uygun şekilde ifade edilmediğinde birikip, yanardağ gibi patlamaya yol açabilir. Bazen öfke kontrolden çıkabilir ve gerek iş, gerekse özel hayatınız ve sosyal ilişkilerinizde yıkıcı davranışlara neden olabilir. Belli bir düzeyde normal ve tolere edilebilir bir duygu olmasına rağmen, şiddet skalasında anlık değişim riskinden dolayı, kontrol altına alınmalıdır. Kanunlar, sosyal normlar ve kendi sağduyumuz, öfke duygumuzu nereye kadar götürebileceğimiz konusunda sınırlar koyar. Öfke, ruh ve beden sağlığımızı tehdit eder, ilişkilerimize ve çevremize zarar verir; bazı durumlarda, telafi edilemeyen sonuçlar doğurur.”
4D formülünü uygulayın
Pek çok duygu, düşünce ve davranış gibi, öfkeyi de beyinde bitirmenin mümkün olduğunu belirten Düzgünel, öfkesini kontrol altına almak isteyenlere “4D” formülünü önerdi. Bu formülün ‘Dur’, ‘Düşün’, ‘Düşünceni Değiştir’ ve ‘Davran’ sözcüklerinde gizli olduğunu kaydeden Düzgünel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öfke anında bedenimiz ve beynimizde duyumsamaya başladığımız fizyolojik belirtilerin farkına vararak, zihnimize ‘Dur’ komutu verebiliriz. Bizi öfkelendiren durumun üzerinde ‘Düşünerek’, zihnimizi öfkelenmenin mantıksız olduğuna ikna edebiliriz. Öfkenin bize faydadan çok zarar vereceğini, tepkimizden dolayı sonradan pişman olacağımızı kendimize telkin edebiliriz. Öfkelenmemize yol açan düşünce ya da bakış açısını ‘Değiştirip’, onun yerine daha mantığa uygun ve tolere edilebilir hale getirebiliriz. Eğer buraya kadar başarıyla gelebilirsek, doğru, sakin ve daha kabul edilebilir bir ‘Davranış’ ve tepki sergilememiz mümkün olacaktır.”