Uzun suskunluklar ve protest bir duruş deyince hiç şüphesiz akla Nuri Pakdil geliyor. 1984 yılında 12 yıl sürecek suskunluk dönemine girmesi ve bu dönemde birkaç kişi dışında hiç kimseyle görüşmemesi, en büyük edebiyatçılarımızdan biri olan Pakdil’in “Tavır Adamı” olarak ünlenmesine yol açmıştı. Bir filmin senaryosunu andıran, fakat gerçekliğiyle, uzak yakın demeden insanların hayatına dokunan suskun Pakdil, sonradan anlaşıldı ki o dönemde ne yazıya küstü ne de okumayı bıraktı. Sadece insanlarla iletişimi kesse de mektuplaşmayı hiç bırakmadı. İşte bu mektuplar ve Nuri Pakdil Külliyatı Ketebe Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Yayınevi; Pakdil’in vefat ettiği 18 Ekim tarihinde, ‘Koca Adam Merhaba!’ sloganıyla Rami Kütüphanesi’nde lansman ve anma programıyla bunu duyurdu.
Ketebe Yayınları'nın ilk etapta yayınladığı kitaplar, Nuri Pakdil’in en bilinen eserlerinden oluşuyor. Bu 20 kitap arasında Anneler ve Kudüsler, Batı Notları, Biat serisi, Bağlanma, Klas Duruş, Otel Gören Defterler serisi, Derviş Hüneri ve Nuri Pakdil’e birbirinden önemli edebiyatçıların yazdıkları mektupların yer aldığı Koca Adam Merhaba! gibi kitaplar bulunuyor. Külliyat, Kudüs Şairi’nin eserlerinin çıktığı Edebiyat Dergisi Yayınları adına oluşturulan, ‘Edebiyat Dergisi Kitaplığı’ dizisi altında yayımlandı. Yazarın şiir, deneme, tiyatro, mektup, anı türlerinde verdiği eserlerin yanında, yapmış olduğu çevirilerin de yayınlanacağı külliyat, Pakdil’in kendine has üslup ve imla hassasiyetlerini bilen son derece titiz bir ekiple birlikte yayıma hazırlandı.
Pakdil, “Bir Yazarın Notları” adlı eserindeki amacını anlatırken, “İnsan! Seni savunuyorum; sana karşı!” demişti, hala bizi savunmaya devam ediyor. Ketebe Yayınları ise bu savunmayı gelecek nesillere de aktarabilmek için, son derece önemli bir görev üstlendi.
BÜTÜN KİTAPLARINI DAĞITTI
Üniversite yıllarında aralarında Sezai Karakoç ve Necip Fazıl Kısakürek’in de bulunduğu edebiyatçı, sanatçı birçok düşünürle yakın ilişki kuran Pakdil, Türk edebiyatında “Yedi Güzel Adam” olarak bilinen ekipten Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt ve Akif İnan ile Edebiyat dergisini yayınladı. 1969’un Şubat ayından 1984 Aralık’a kadar aylık olarak okuyucuyla buluşan dergide 16 farklı müstear isimle yazılar kaleme aldı. Bu süreçte 1972 yılında Edebiyat Dergisi Yayınları’nı kurdu ve 1984 yılına kadar 18’i kendisinin, 27’si yazar arkadaşlarının olmak üzere 45 kitap yayımladı. Dergi, aralıklarla 159 sayı çıkarıldı. Yayına son verdiği 1984 sonunda derginin elinde olan bütün sayılarını ve Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan çıkan bütün kitaplarını, Ankara’da bulunan dergi ofisinin önünde dağıttı. Öncesinde ise öğrenci yurtları başta olmak üzere, birçok yere el afişleri dağıtarak, bu eylemini haberdar etmeyi ihmal etmedi.
Ardından Pakdil’in 12 yıl süren muazzam suskunluk günleri başladı. Bu dönemin, kendi ifadesiyle, 8 yıl 7 ayını hiçbir gece ayrılmaksızın Ankara’da bir otel odasında geçirdi. “Otel Gören Defterler” başlıklı 6 kitaptan oluşan deneme serisi, işte bu otel odasından çıktı. Sukut dönemi bittiğinde okuyucuyla buluşturduğu bu seride, inzivaya çekilmiş bir yazarın tahlillerini, sorgulamalarını ve kendisiyle hesaplaşmalarını kaleme aldı.
MEKTUP YAZMAYI HİÇ BIRAKMADI
Pakdil’in en rahat iletişim biçimi, mektup yazmaktı. Hem bu sessizlik döneminde hem öncesinde hem de sonrasında mektup yazmayı hiç bırakmadı. Fethi Gemuhluoğlu, Sezai Karakoç, Akif İnan, Rasim Özdenören, Aziz Nesin gibi şu an aramızda olmayan önemli edebiyatçılardan, gençlik günlerinde Pakdil’le tanışmak isteyip fikirlerinden etkilenen, fakat görüşme imkanı bulamadığı için mektuplaşmakla yetinen doksanların genç edebiyatçılarına kadar birçok isim Pakdil’e mektup yazdı. Bugüne kadar yayınlanmayan bu mektuplar, “Koca Adam Merhaba!” ismiyle Ketebe Yayınları’ndan çıktı. 1954 ile 2004 arasındaki 50 yıllık dönemi kapsayan, 120 kişiden 450 mektup seçilerek oluşturulan kitap, Türkiye’nin yarım asırlık portresini de ortaya koyar nitelikte. Kitabı yayına hazırlayan Necip Evlice, 2004’ten sonra da mektupların devam ettiğini, ilerleyen dönemde onlardan da bir kitap çıkabileceğini söyledi.
GÜNLÜKLERİ İLK KEZ BASILACAK
Tabii bu mektuplar karşılıksız değil. Nuri Pakdil de birçok isme mektup yazmış. Bilindiği üzere 3 cilt olarak daha önce yayınlanmış, fakat baskısı tükenmişti. Bu mektuplar, yeni ilavelerle birlikte Ketebe’den çıkan külliyata eklenmek için hazırlık aşamasında. Nuri Pakdil’in vefatından sonra arşivinden çıkan notlar, günlükler ve yazılar sayesinde daha önce hiç yayımlanmamış yeni eserler de basılacak. Bunlardan en önemlisi, otelde kaldığı dönem tuttuğu günlükleri. Evlice, “Üstadın vefatından sonra evrakları arasında çok sayıda not, günlük ve taslak bulundu. Bu materyallerden en az 10 yeni kitap çıkacağını düşünüyoruz. Bu notları kitaplaştırarak Nuri Pakdil’in düşünce dünyasına dair daha derinlemesine çalışmalar yapılmasını sağlayacağız” diye anlatıyor bunu.
Türk edebiyatında ve düşünce dünyamızda derin izler bırakan Pakdil, eserlerine yansıttığı yenilikçi ve cesur üslubuyla hem kendi dönemini hem de kendinden sonra gelen kuşakları etkilemeye devam ediyor. Sezai Karakoç Üstad’a gönderdiği bir mektubuna, “Dili Pak arkadaşım” diye başlıyor. Nuri Pakdil’in hem gönül hem lisan anlamında “Pak” bir dille yazılmış tüm eserlerinin, eksiksiz bir biçimde günümüze ulaşması ne büyük mutluluk.