MoMA’da iki Türk buluştu

Dünyanın en büyük koleksiyonuna sahip olan New York MoMA’da iki Türk sanatçının eserleri iki farklı sergide öne çıkıyor. Refik Anadol’un müzenin giriş katındaki eseri önünde yoğun bir kalabalık var. Gelenekten beslenen ve genç yaşta bu önemli müzenin koleksiyonuna eseriyle dahil olan Erol Akyavaş ise yeni bir sergiye dahil edildi.

Ayşe Olgun
Erol Akyavaş (solda) Refik Anadol (sağda)

Yolum New York’a düşünce uzun yıllardır çok merak ettiğim Museum Of Modern Art'ı (MoMA) gezmek istedim. Cuma günü kapıdaki kalabalık karşıladı. Çanta ve bilet kontrolünden hızlıca geçtikten sonra müzedeydim. Bu arada alınan her biletin 14 gün boyu geçerli olduğunu söylemeliyim.

Sergiyi dördüncü katta Türk sanatçı Erol Akyavaş’ın eserini gezerek başlamak istiyordum. Ancak müzenin giriş salonunda gelen ziyaretçilerin öncelikle görmek isteği bir başka Türk sanatçı vardı: Refik Anadol. Sanatseverlerin müzede oluşturduğu en yoğun kalabalıktan birisi hiç şüphesiz Anadol’un Kasım ayından bu yana sergilenen “Unsupervesed” (Gözetmensiz) adlı dijital eserinin önündeydi. Fotoğraf çekenler, selfie çekilenler ya da deri koltuklara oturup sessizce eseri seyredenler arasında çocuk, yaşlı, genç her yaştan sanatsever dikkat çekiyordu.

Refik Anadol.

DİJİTAL ESER TARTIŞMASI

Refik Anadol’un ABD’de ilk kişisel sergisi olan “Unsupervised” hakkında pek çok dergide eleştiri yazısı çıkmış, eser sanat çevresinde de büyük ilgi görmüş. Hatta gelen ziyaretçiler arasında Leonardo Di Caprio gibi ünlüler olduğu da konuşulmuştu. 2012 yılından bu yana ABD’de yaşayan ve 15 kişilik bir ekiple çalışan Anadol, yapay zeka ve veri tabanını kullanarak işler üretiyor ve bu alanda dünyada yeni bir çığır açtığı kabul ediliyor. Ülkemizde bugüne kadar açtığı üç sergi de büyük ilgi gördü. Ancak aynı zamanda dijital sanat üzerine yeni tartışmaları da başlattı. Bilindiği gibi hala sanat çevrelerinde dijital sanata burun kıvıran bir kesim var. Onlara göre sanat, yapal zeka ile üretilen bir şey değil. Refik Anadol’un bu yüzden eserleri bazı eleştirmenler tarafından yapay zeka tarafından “üretilmiş” tekrarlanan görüntülerden ötesi olmadığı için yüksek sanat kabul edilmiyor.

Bu tartışılan esere gelirsek…Refik Anadol, MoMA koleksiyonunda bulunan yedi metre boyu ve çapındaki eserinde, 200 yıl içerisinde üretilmiş sanat eserlerini yapay zeka kullanarak yeniden yorumlamış. Anadol ve ekibi 2016 yılından bu yana dijital arşivlerden ve müzelerden veri toplayarak bunları öncelikli olarak sınıflandırmış. Böylece 138 bin 151 meta yapay zeka aracılığıyla yeniden işlenerek bu muhteşem eser oluşturulmuş. Anadol böylece 1024 boyutta yerleştirme ortaya çıkarmış. Eser bir sanat şaheseri mi yoksa yapay zeka şaheseri mi diye tartışıla dursun müzede en çok ilgi gören eser olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

GELENEKTEN BESLENDİ

Müzenin dördüncü katında ise geleneksel ile kurduğu güçlü bağla hem ülkemizde hem de dünyada adından söz ettiren ve 20 Nisan 1999’da kaybettiğimiz Erol Akyavaş’a ait bir çalışma var. MoMA'da bu büyük sanatçının eseri "Calligraphic Abstraction” isimli sergide yer alıyor. Akyavaş’ın “Padişahların İhtişamı” adlı eserinin yanında sergide Osawa Gakyu’nun “The Deep Pool”, Mohan B. Samant’ın “Green Square”, Shuji Mukai’nin “Untitled”, İbrahim Lassaw’ın “Kwannon”, Dorothy Dehner’in “Encounter” isimli eserleri yer alıyor. 1932 doğumlu olan sanatçı genç yaşında resim eğitimi için Paris’e ardından da ABD’ye gitmiş ve henüz 20’li yaşlarındayken yaptığı bu tablosunu dünyanın en ünlü sanat müzesinin kalıcı koleksiyonuna sokmayı başarmıştı.

MoMA ile ilgili ise şu bilgileri hatırlatmakta fayda var: Burası modern sanat alanında dünyanın en ünlü sanat müzesi olarak biliniyor. 1929 yılında kurulan müze resim, heykel, film, fotoğrafçılık ve performans sanat gösterileri ile türünün en iyisi olarak kabul ediliyor. Müzede her yıl sayısız sergi açılıyor ve dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri ağırlıyor. Ben iki gün gezdim ama bitiremedim.