Milli Nizam geleneği ve dindarların siyasette temsili

Eski bakanlardan yazar ve gazeteci Hasan Aksay’la yapılan nehir söyleşi Hak Yol İslam Yazacağız -Hasan Aksay Kitabı adıyla okurla buluştu. Kitap Aksay’ın hayat hikayesinden yola çıkarak dindar neslin 91 yıllık hak mücadelesine ışık tutuyor.

Kamil Büyüker
Hak Yol İslam Yazacağız, Hasan Aksay Kitabı, Nevin Meriç, Turkuaz Kitap, Kasım 2021, 383 sayfa

Türkiye’de dindarların siyasette temsili noktasında uzun mücadeleler verilmiş, zamanla önemli mesafeler alınmış. Eski siyasetçi ve bakanlardan Hasan Aksay’ın hatıratı da bu noktada önemli ipuçları sunuyor.

Türk siyasetine önemli bir soluk getiren ve dindar kesime öanemli bir alan açan Milli Nizam Partisi ve aynı geleneği devam ettiren MSP, Refah çizgisi sınırlı da olsa kimi çalışmalara konu oldu. Ancak dönemin tanıklarının hatıraları konusunda çok iyi durumda olmadığımızı söylememiz gerekiyor. Pek çok ismin aramızdan ayrıldığı 1960’ların İslamcı siyaset çizgisinden hayatta olan Hasan Aksay’ın yayınlanan hatıratı döneme ışık tutuyor.

SİYASİ MÜCADELEDE ÖNEMLİ MERHALE

Bir vazife saikiyle Nevin Meriç tarafından üç yıl süren görüşmelerin neticesinde ortaya çıkan Hak Yol İslam Yazacağız-Hasan Aksay Kitabı (Turkuaz Kitap, Kasım 2021, 383 s.)’nda büyük ölçüde siyaset sahnesinde sabır ve imanla verilen 91 yıllık mücadele hülasa ediliyor. Hasan Aksay, siyaseti bir hizmet alanı ve Allah’ın rızasını kazanma yolunda bir cihat meydanı olarak görmüş ve kendini bu yola vakfetmiş bir isimdir.

Hasan Aksay özellikle dindar bir siyasetçi olarak hayatına pek çok önemli hatıraları sığdırmış. 12 cumhurbaşkanı ile reel siyasetin içinde çalışmış ama en büyük hususiyetini Milli Nizam Partisi’nin kuruluşuyla ve sonrasında verilen mücadelelerin baş aktörü olmakla icra etmiştir.

CELAL BAYAR’LA YAŞANAN BİR HATIRA

Memleketi Adana’nın Bahçe Kazası olan Hasan Aksay, Müftü bir babanın oğlu olarak dünyaya geliyor. Aile bir tarafı ile “evlâd-ı resûl” olarak zikrediliyor. Zira Hz. Peygamberden sonra Basra’dan gelen iki kardeşten birisi Harran’a, diğer Horasan’a gitmiş, Aksay ailesinin de Harran’a giden koldan olduğu naklediliyor. Dini havanın yoğun bir şekilde hissedildiği ailede ilk liseyi bitiren abisi için kaymakam nahiyeden kalkıp dört saatlik yoldan tebrik için gelir ama müftü baba için esas eğitim “İslamî İlim”lerdir. Hasan Aksay’ın hayatında da başka fakültelere gitme seçeneği varken Ankara Üniversitesi ilahiyat fakültesini tercih etmiştir. 1951-55 yılları arasında İlahiyat öğrencisi olan Aksay’ın, öğrencilikte ilk dikkat çeken yanı sakal bırakması olmuş. Öğrencilik döneminde Talebe Cemiyeti Başkanlığı, Milli Türk Talebe Federasyonu merkez komitesi murakıbı olan Hasan Aksay o dönem yaşadığı bir hatırayı naklediyor. Federasyonun her ay İstanbul toplantısına katılan Aksay, dönemin İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay’ın misafiri olarak ağırlandıkları bir ziyarette Gökay, kendilerini Florya Köşkü’ne götürür ve burada Celal Bayar’ı ziyaret ederler. Bir keresinde hep Bayar’ın kendilerini kabul ettiğini, ikramda bulunduğunu konuşurlarken, Bayar’a bir hediye sunalım derler. Bu hediyeyi de mehter takımı götürmek olarak düşünürler. MTTB Federasyon heyeti yine bir kabulde Bayar’a: “Efendim biz de size bir hediye vermek istiyoruz” derler. Bayar bu duruma çok sevinir. “Ne hediye edeceksiniz?” der. Başkan heyecanla “Efendim, üniversite mehter takımı kurmak istiyoruz, ilk icraatı da size takdim edeceğiz” deyince Bayar hışımla ayağa kalkar “Ben sizi Atatürk nesli zannediyordum, siz hâlâ 500 sene öncesinin mehteriyle uğraşıyorsunuz” diye bağırarak salondan çıkar. Aksay, o gün toplantının başlamadan bittiğini aktarıyor. (s.67)

ERBAKAN’LA İLK TANIŞIKLIK

Erbakan’la tanışıklığı 1957 yılına dayanan Aksay, o tarihlerde Gümüş Motor Fabrikasında müdür olan Erbakan’dan iktisat sertifika programı için kitap tavsiyesi almaya gelir ama ümitsiz şekilde ayrılır. Aynı şekilde Sabahattin Zaim de ona hiç ümit verici şeyler söylemez.

Bu sürede Osmaniye Lisesi müdürlüğü yaparken işleri istediği gitmeyen Aksay’a AP’den milletvekilliği teklifi gelir. Yıl 1961. Aksay’ın siyasete aktif olarak girişi bu tarihe denk gelir. Kitapta siyasete giriş gerekçesini şu cümlelerle açıklıyor: “Benim için siyaset, toplumsal taleplerin gerçekleştirileceği en güçlü mekanizmadır. Siyasetteki irade toplumdaki Müslümanları rahatlatır veya baskı altında tutar. Politika hizmetin en tepe noktasıdır. “Adil hükümdar ülkesini mamur, milletini mesrur eder.” Sözü de siyasetin önemi açısından güzel bir örnektir. Ben de İslam’a ve Müslümanlara hizmet etmek için siyasete girdim.” (s.111)

28 YAŞINDA AP MİLLETVEKİLİ

Bu tarihte 28 yaşında AP’den Adana Milletvekili olarak meclise giren Aksay, Müslüman bir milletvekili profili nasıl olmalı ve siyaseti nasıl yapmalı sorusunu hep kendisine sorduğunu belirtiyor. Siyaseti hep cihat gibi gören ve ilkeler üzerinden yürüten Aksay 1964 yılına kadar olan süreçte mecliste aktif bir siyaset yürütür. Genel Başkan Ragıp Gümüşpala’nın ani vefatı sonrasında Sadettin Bilgiç güçlü bir isim olarak adayken Demirel’in siyaset sahnesine hızlı girişi Aksay’ı da yol ayrımına getirmiştir. Demirel’in AP’ye girişi, Aksay’ın ifadesi ile “eksen kaymasına ve dini hassasiyetlerin kaybolmasına neden olmuş. 1965 seçimlerinde yine Adana MV seçilen Aksay, yaşanan huzursuzluklar sonrası Milli Nizam Partisi için kolları sıvar. AP’den Rize Milletvekili Arif Hikmet Güner’le 1966’da “meselesi iktidar olmayan, Allah rızası için hizmet edecek bir parti için yola çıkarlar. Kurulma süreci yaklaşık 4 yıl süren Milli Nizam Partisi’ne Erbakan son aşamada katılır. Erbakan Hocanın liderlik kumaşına sahip olduğunu o yıllarda teyit eden Aksay, Hoca’yı başkan ol, diye çağırmadıklarını ama liderlik yeteneğinin onu başkanlığa taşıdığını belirtiyor ve bu hususta çok isabetli karar verdiklerini de dile getiriyor.

MİLLİ NİZAM’IN İSİM BABASI EŞREF EDİP

1969’da “İmanlı Büyük Türkiye Mitingi” ve “Hak Yol İslâm Yazacağız” marşı ile yola çıkan hareketin, önemli detayları da kitapta mevcut. 8 Şubat 1970’de Kuruluş Kongresini yapan MNP’de Eşref Edip kürsüye çıkıp bir konuşma yapmış ve “Milli Nizam” adını teklif etmiş ve böylece parti adı Milli Nizam olarak kesinleşmiş. Sonra Necip Fazıl “Milli Nizam, Ebedî Nizam” sloganıyla salonu titretirken, Erbakan’ın yaptığı konuşma ile de dostlar sevinmiş, düşmanların yüreğine ise korku salınmış.

Hatırat, yakın tarihimizde dindarların siyaset tecrübesine önemli kayıtlar düşüyor. Kitapta bir önemli eksiklik olarak indeks yer almamasını belirtelim. Ayrıca hatırat metninin içine yerleştirilmiş fotoğraf ve belgelerle birlikte, ileri okumalar için hatırat listesinin de yer alması okurun dünü anlaması, yorumlaması, karşılaştırma yapması noktasında önemli vazife ifa edecektir.