Mehmet Âkif kimleri okudu?

Mehmet Akif’in aynı zamanda iyi bir okur olduğunu çeviriler yaptığını biliyoruz. Okuma alışkanlığıyla ilgili zaman zaman dostlarıyla yaptığı sohbetleri de. Peki hangi yazar ve şairleri okurdu, hangi eserler onun hayatında önemli bir yere sahipti? Akif kimleri okudu? İşte bu soruların cevabı...

Mustafa Özçelik
Mehmet Akif Ersoy

Yazı ve şiir konusunda devrinin velûd isimlerinden biri olan ve Mithat Cemal’in ifadesiyle kütüphanesinde okunmadık tek bir eser bulunmayan Âkif, devrinin “en kültürlü, en bilgili edebiyatçısı”sı kabul edilmiştir. O bu yönüyle ciddî bir okuyucu özelliği de taşımaktadır. O, bu yönüyle ömrü boyunca yerli yabancı pek çok eseri ciddi anlamda okuyup incelemiş, bununla da yetinmeyerek okutmuş ve tercümeler yapmıştır.

TÜRK EDEBİYATI

Âkif’in okuma faaliyeti üç ana dilde toplanmaktadır. Bunlardan ilki şüphesiz ki onun ana dili olan Türkçe’yle yazılmış eserler, dolayısıyla Türk Edebiyatı yazarlarıdır. Onun edebiyatımızdan ilk okuduğu eser, Fuzuli’nin “Leylâ ile Mecnun” mesnevisidir. Böyle bir başlangıcın da etkisiyle Süleyman Çelebi, Nef’i, Koca Ragıp Paşa, Nedim, Şeyh Galib, Nabi, Şeyhülislam Yahya gibi şairleri de çokça okumuştur. En sevdiği isimler ise Fuzuli ve Nedim’dir. Nesir yazarı olarak da Evliya Çelebi ile Katip Çelebi’dir. Şeyh Bedrettin de ilgisini çeken bir başka isimdir.

Halk edebiyatından ise yalnızca Yunus Emre’den söz etmektedir. Onu “kudretli bir hece şairi” olarak görmekte ve onun pek çok şiirini ezbere bilmekte, bestelenmiş ilahilerini zevkle dinlemektedir. Tasavvuf edebiyatından ise Osman Şems’e büyük bir hayranlık duymaktadır. Onun “Gözü dünya mı görür âşık-ı dîdâr olanın” mısraıyla başlayan şiirini ayağa kalkarak okumakta ve mest olmaktadır. Şemsi Mağribi de onun için önemli başka bir tasavvuf şairidir.

Tanzimat yazar ve şairleri o devrin bütün yazarları gibi Âkif’in de çokça gündeminde olan isimlerdir. Bunlar arasında Namık Kemal, Ziya Paşa, Abdülhak Hamit, Muallim Naci, Şinasi, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi ve Şemseddin Sami başta gelmektedir. Bunlardan ilk üçü, özellikle Muallim Naci Âkif için daha özel bir öneme sahiptir. Zira onlar Âkif’in aynı zamanda ilk şiirlerinde kendisine örnek aldığı şairlerdir. Naci ise Mülkiyeden hocası olup ayrıca şiirde ilk ustasıdır. Hamid ise Akif’in gözünde “Mevlana’yı, Hugo’yu, Homeros’u hatırlatan dağ gibi” bir şairdir. Namık Kemal’den ise fikren çok yararlanmıştır. Bu devirden değer verdiği özel bir isim ise Ahmet Mithat Efendi’dir. Âkif, ona “halk için edebiyat” anlayışıyla eserler vermesinden dolayı büyük bir saygı duymaktadır.

Servet-i Fünûn edebiyatından ise özellikle Tevfik Fikret ve Cenab Şahabettin başta gelir. Âkif, Fikret’i gerçekten de çok sevmekte ve ona kıymet vermektedir. Fakat “Tarihi Kadim” meselesi bu duyguları tersine çevirmiştir. Cenab Şahabettin’in nesirlerini çok beğenmektedir. Süleyman Nazif ve şair Mithat Cemal de önemsediği isimlerdendir. Fakat bu devrin romancılarını batıya aşırı temayülleri dolayısıyla çok beğenmez. Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp, Hüseyin Cahit, Orhan Seyfi, Ali Ekrem, Faruk Nafiz, Menemenlizade Tahir, Faik Ali gibi isimler ise kısmi olarak beğenip okuduğu yazarlar arasındadır. Âkif’in bir de çalışmalarını takip ettiği ve çoğu dostu ve yakını olan bilgin-yazarlar da vardır. Bunlar arasında da damadı Ömer Rıza Doğrul, M. Şemseddin Günaltay, Ferid Kam, İzmirli İsmail Hakkı, Said Halim Paşa, Ahmed Naim önem taşımaktadır. Bunlara Abdürreşid İbrahim Efendi’yi de katmak gerekir. Milli Edebiyatçılar arasında ise Faruk Nafiz’e hece vezniyle yazdığı güzel şiirlerinden dolayı ilgi duymakta ve onu takdir etmektedir.

FARS EDEBİYATI

Âkif, yabancı edebiyatlardan en çok Fars edebiyatıyla ilgilidir. Çok iyi bildiği Farsça’sıyla hemen bütün Fars edebiyatını tetkik etmiş ve önemli bütün isimlerini okumuştur. Eşref Edib’in ifadesiyle Fars şairlerini “kendi hocası gibi bilmekte, tanımakta ve şiirlerini ezbere okuyabilmekte’dir. Bu isimlerden belli başlıları ise Firdevsi, Kisai, Enveri,Hakani, Hatif-i İsfehani, Ömer Hayyam, Hafız, Sadi, Mevlana, Feridüddin Attar ve Senayi’dir. Fakat onu bu edebiyatta en çok cezbeden isim daha okul sıralarında iken okuduğu Sadi olmuştur. Onun gözünde Sadi, Acemlerin en büyük şairidir. Şiire de onu taklit ile başlamıştır. Öte yandan onun bütün şiirleri ezberindedir. Yine ondan tercümeler yapmış, ondan aldığı bir beyti manaca genişleterek manzumeler yazmıştır.

İkinci önemli isim de Mevlana’dır. Onu dilinden dolayı Fars edebiyatı içinde düşünen Akif’in gözünde o, hem kendisine hayranlık duyulması gereken bir “şair” hem de bir “mürşit”tir. Özellikle Mısır’da onu çokça okumuştur. Kur’an tercümesinden yoruldukça Mesnevi okuyarak dinlenmiştir.

Fars edebiyatından Senai’yi “ilâhi bir şair” olarak vasıflandıran Âkif, Enveri’den ise hiç hoşlanmaz ve onu “yalancı olmak”la suçlar. Âkif, Firdevsi’yi de çokça okumuş fakat insaniyete hizmet noktasında eksik bulmuştur. Hayyam için de benzer düşüncelere sahiptir. Onu “kabul edilmiş fikirleri kabul etmemekten çıkan yalancı bir kıymet” olarak değerlendirmektedir. Hafız’a ise değer vermiş, onun divanını baştan sona ezberlemiş ve onun şiirlerinden de Türkçe’ye tercümeler yapmıştır.

Âkif’in Hind-Pakistan edebiyatından en çok sevdiği isim şüphesiz ki Muhammed İkbal’dir. Aralarında şahsi olmasa bile gıyabi bir dostluk mevcuttur. Onun “Peyam-ı Meşrik” isimli eserini çok beğenen Âkif, “Hind’in şair-i İslamı” dediği İkbal’i “Arapçası kuvvetli, ilmi irfanı, şairlik kudreti çok yüksek” biri ve “asrımızın Celâleddin-i Rumisi” olarak değerlendirmektedir. Yine Sebk-i Hindi tarzının büyük ustalarından Feyzî-i Hindi hayranlık duyduğu bir şair, Hind ilim aleminden ise İslam tarihi ile ilgili çalışmalarıyla tanınan Şeyh ŞibliÂkif’in kendisinden tercümeler yaptığı bir isimdir

ARAF EDEBİYATI

Arap edebiyatıyla yakından ilgilenen Âkif, klasik veya modern pek çok Arap şair ve nasirinden haberdardır. Özellikle de Endülüs şairlerine büyük bir hayranlık duymaktadır. Bunlar arasında İmr’ul Kays, Hassan b. Sâbit, Ka’b bin Züheyr, Nagiba, Antere, Cerîr, Mütenebbi, Ebu Temmam, Buhteri, İbn-i Farız, Ebu’l Beka Salih, Zü’l Vizareteyn, Tihâmî, İbn-i Züreyk, Ebû Firas Hemeranî, Asmâî, El-Hansa, Ali bin Cehm sayılabilir. En çok sevdiği isim ise şiirinde “hikmet” ile “hamaset”i meczeden Mütenebbi’dir. Ka’b bin Züheyr “Şi’r-i beliğ” bir sahabe şairdir. Ali bin Cehm “rakîk ve nezih” şiirler yazmıştır. Hamasiyette Antere’ye, garamiyette İbn-i Fariz önem taşımaktadır. Âkif, isimleri sayılan bu ediplerin eserlerini “hakiki, hamasi, hikemi, ahlaki, hissi” şiirler olarak değerlendirmekte ve bize örnek olmalarının lüzumuna işaret etmektedir. İlgi alanı büyük din ve felsefe bilginlerine de uzanan Âkif’in İbn-i Sina, M. Arabi ve Gazali’ de büyük değer verdiği simler arasındadır.

Âkif, çağdaş Arap yazarlarıyla da yakından ilgilidir. Onun düşünce sisteminin oluşmasında kendilerinden çokça yararlandığı bu isimler arasında ise “Mısır’ın en muhteşem üstadı gördüğü” Muhammed Abduh, “Şarkın yetiştirdiği fıtratların en yükseklerinden biri” saydığı Cemaleddin Afgani, Ferid Vecdi, Suriyeli Mevlana Hüseyin Cisr bulunmaktadır. Âkif, bunları okumakla yetinmemiş, onların pek çok eserini Türkçe’ye de tercüme etmiştir.

Âkif, öte yandan Endülüs şairlerine de hayranlık duymaktadır. Onları “hissiyat-ı garam u şevki musavvir, gayet rakik, gayet nezih “ şiirler yazan şairler olarak görmekte “hikmet ve hamaset”i birleştiren Arap şairleriyle temiz ve lirik anlatımlarıyla öne çıkan Endülüs şairlerini örnek almadıkları için Divan şairlerini tenkit etmektedir.

GARB EDEBİYATI

Âkif’in Batı özellikle Fransız edebiyatına büyük bir ilgisi vardır. Fakat bu ilgisi sadece Fransız edebiyatıyla sınırlı kalmamış bu dil sayesinde batı edebiyatının başka yazarlarını da okumuştur. Bunlar arsından en beğendiği isim “hürmet ve iştiyak ile yadettiği” Lamartine’dir. Onu okumak Âkif’i mesut eden hadiselerdendir. Alphonse Daudet’in Jack ve Sapho’su da beğendiği eserlerdir. Severek okuduğu başka diğer yazarlar ise Emile Zola ve Victor Hugo’dır. A.France’yi de beğenen Âkif’in A. Dumas Fils ise çocukluğunda hem en çok sevdiği bir yazar hem de ona Sadi’deki sanat sırrını öğreten adamdır. Chateaubriand, Balzac Fenelon, Camilla Flammarion ve İtiraflar’ını tam dört kez okuduğu J.jak Rousseau, Ernest Renan da ilgi duyduğu yazarlardır. Ayrıca Sienkiewic’i çok beğenen Âkif, onun Ouo Vadis ’indeki ondaki dini duyarlığa büyük hayranlık duymakta ve bu tür kitapların bizde yazılmayışına hayıflanmaktadır. İngilizlerden Şekspir, Miltkon, Bayron, Rus edebiyatından ise Tolstoy, Alman edebiyatından Nietzsche, Yunanlılardan Homeros, önemsediği diğer isimlerdir.

Mehmet Âkif’in gerek Türk gerekse doğu ve batı edebiyatlarından okuduğu isimler elbette ki burada adları verilenlerden daha fazla olabilir. Ama onunla ilgili kaynaklarda doğrudan geçen isimler bunlar olduğu için bu kadarla sınırlandırdık. Bu kadarı bile başta da söylediğimiz gibi Akif’in çok ciddi okumalar yapan biri olduğunu fazlasıyla göstermektedir.