Mehmet Akif kitabının ikinci cildi nerede?

Mithat Cemal’in 1939’da Semih Lütfi Kitabevi’nden çıkan “Mehmet Akif: Hayatı, Seciyesi, Sanatı” kitabının akıbeti meçhul 2. cildine dair bazı ipuçları gün yüzüne çıkıyor. M. Ruyan Soydan’ın ulaştığı belgelere bakılırsa kitabın sözleşmesi yapılmış ve kitap büyük bir ihtimalle yazılmış. Ancak teslim edilip edilmediği meçhul.

Halil Solak
Mithat Cemal’in Mehmet Akif kitabının 2. cildi için hazırlanmış mukavelename sureti.

Mithat Cemal Kuntay: Şair, yazar, Beyoğlu 4. noteri ama en çok da Mehmed Akif’in “can dostu” (Son ibareyi tırnak içinde yazdım zira tabir Akif’in bir başka can dostuna, Eşref Edib’e ait.) Mithat Cemal, Akif ile 1903’te, Mühürdar Mehmed Emin Paşa’nın Mercan’daki konağında yapılan meşhur meclislerden birinde tanışır. O günden sonra tanışıklık, adım adım dostluğa dönüşür. Bu dostluğun hikâyesini Mithat Cemal, şairin vefatından üç yıl sonra, 1939’da Semih Lütfi Kitabevi’nden çıkan “Mehmet Akif: Hayatı, Seciyesi, Sanatı” kitabında bütün safahatıyla anlatır:

“Bu Âkif, hayatımın 33 senesidir. Bu 33 senede o, bir tek defa bayağı olmadı. Onun için yüzüne baktığım vakit gökyüzüne, denize bakar gibi ferahlardım. Sonra 63 senelik hayatını öğrendim; bu ne berrak 63 senedir… Siyah ve pis tek bir dakikası yoktur.”

“BİRİNCİ KİTABIN SONU”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/15/04/39/resized_cda35-6c11b0eekapak.jpg

Üniversite yıllarında Beyoğlu’nda, Tepebaşı’nda düzenlenen sahaf festivalinden “Mehmet Akif”in ilk baskısının yorgun bir nüshasına rastlayıp hemen almıştım. Mithat Cemal’in Akif’in öğle yemeklerini yediği Beyazıt’taki Kebapçı Kâmil’i sadece Akif seviyor diye sevmesi, bir gün sohbet ederken zengin oldukları takdirde Çamlıca’da birer ev yaptırıp komşu olmayı hayal etmeleri, Asım’ın çıkışı şerefine Mısır Apartmanı’ndaki dairede verilen davet, Acem’in en büyük şairinin Firdevsi mi, Hayyam mı yoksa Sadi mi olduğuna dair yaptıkları tatlı tartışmalar, birlikte okudukları kitaplar, Mithat Cemal’in karlı bir günde Akif’i Recaizade’nin evine götürüp tanıştırması, birlikte İstanbul’da yaptıkları yürüyüşler… Hepsi beni çok etkilemişti.

Dostluk hissinin her satırına sindiği “Mehmet Akif”i okurken üslubun nefasetine, muhtevanın zenginliğine hayran olmuştum. Bir husus daha dikkatimi çekmişti: Dipnotlarda ikinci cilde yapılan atıflar... Çünkü kitabın kapağında ya da künye sayfasında cilt sayısı belirtilmiyordu.

Son sayfalarda “Birinci Kitabın Sonu” ibaresiyle birlikte “Kitabın dördüncü kısmı olan [Eserleri] ile beşinci kısmı olan [Ek], ikinci kitap olarak neşredilecektir” notunu okuyunca ikinci cildin peşine düştüm. Yaptığım kısa bir kütüphane taramasıyla bu ikinci cildin hiçbir zaman yayınlanmadığını öğrendiğimde hayal kırıklığına uğramıştım. Kitabı ne zaman elime alıp karıştırsam aklıma hep bu ikinci cilde takılırdı.

YENİ BELGELER YENİ BİLGİLER

Neyse ki bu ikinci cilde dair ümitlerimi canlandıran bir belgeye “Âkif Salnâmesi”nin yeni sayısında rastladım. Yıllık, Akif’e ve yakın çevresine dair yeni bilgi ve belgeleri meraklılarla paylaşmak üzere Mehmed Âkif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı tarafından çıkarılıyor. Uğur Derman, Beşir Ayvazoğlu, Âlim Kahraman, İsmail Kara, Ömer Hakan Özalp gibi değerli isimlerin yazılarının yer aldığı yıllıkta dikkatimi çeken belgeyi Mehmet Ruyan Soydan yayınlamış.

Soydan, İstiklal şairi deyince akla gelen ilk isimlerden. Aynı zamanda vakfın yönetim kurulu üyesi. Akif’e dair hemen her şeyi toplayan Ruyan Bey’in hatırısayılır bir koleksiyonu var. Her ne kadar kendisini bir koleksiyoner olarak görmese de “Safahat” şairine dair pek çok yeni vesikayı ona borçluyuz, tıpkı bu mukavelename sureti gibi.

MUKAVELENİN SÖYLEDİKLERİ

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/03/15/04/41/resized_11126-93be84d01933.jpg

Mithat Cemal, Fransızcadan tercüme ettiği “İmparatoriçe Elizabet’in Hayatı” ve “La Dam O Kamelya” ile “Mehmet Akif”in ikinci cildinin yayını için 19 Haziran 1942 tarihinde yine aynı yayıneviyle, Semih Lütfi Kitabevi ile yeni bir sözleşme imzalamıştı. Sözleşmenin ikinci maddesine göre ise “Mehmet Akif”in ikinci cildinin müsveddelerini bir ay içinde yayınevine teslim etmek zorundaydı:

“Mithat Cemal Kuntay ‘Mehmet Akif’in ikinci kısmının müsveddelerini mukavele tarihinden bir ay zarfında Semih Lutfi Erciyas’a temamen vermeği taahhüt ve tashihlerine karışmamağı ve bu tashihlerin Semih Lutfi tarafından yapılmasını kabul eder.”

Üç eserin telif hakkı için Mithat Cemal’e nakit olarak toplam 300 TL ödeme de yapılır. Yapılır ama sözleşmede geçen iki tercüme eserin neşrine rağmen “Mehmet Akif”in ikinci cildi yayınlanmaz. Soydan’a göre sonrası meçhul: “Kim bilir, Mithat Cemal mi müsveddeleri teslim etmedi, yoksa yayınevi mi bilmediğimiz bir sebepten dolayı yayınlamadı?”

Her iki ihtimal de mümkün. Ancak kitabın müsveddelerini bir ay gibi kısa bir sürede teslim etmeyi taahhüt ettiğine göre kitabın hazır olduğunu düşünebiliriz. Bize düşen, son yıllarda Akif’e ve onun yakınlarına dair ender pek çok fotoğrafı, mektubu, kitabı sayesinde gördüğümüz Ruyan Soydan’a -şimdilik mukavelesi gözüken kitabın- müsveddelerinin de en kısa zamanda yüzünü göstermesi için dua etmek.