Medeniyetin şifresi Zengi Düğümü’nde

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin iddialı sanat merkezi ‘Depo No 4’ün ilk sergisi “Medeniyet kur/an şehir” oldu. Sergide “Zengi Düğümü” dikkat çekiyor. Bir dönem Türklerin özellikle halı-kilim geleneğinde temsil edilen bu düğüme Konya’daki İnce Minareli Medrese ile birlikte Şam, Kudüs ve diğer İslam beldelerinde rastlamak mümkün.

Sevda Dursun
Serginin merkezinde yer alan, sağ tarafında Fetih Suresi, sol tarafında Yasin Suresi’nin yer aldığı ‘Zengi Düğümü’ enstalasyonu ise geçmişten günümüze unuttuklarımızı hatırlatıyor.

Gelenekselin dijitalle buluşmasına birçok sanat alanında rastlamak mümkün. Bu tarz buluşmaların ekseriyeti geleneksel figürlerin modern bir dille anlatımına dayanır. Son yıllarda dijital sanatın hayatımıza girmesi buna fazlasıyla zemin hazırladığı için olsa gerek, en klasik sanatlardan hüsnühatın bile dijital yorumu yapılabiliyor. Fakat Konya Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Depo No 4’te açtığı ‘medeniyet kur/an şehir’ sergisi, sadece gelenekseli dijitalle birleştirip görsel bir şölen sunmakla kalmıyor. Gelenekselin geçmişte kalmadığını, bugüne de söyleyecek sözü olduğunu özel bir kompozisyonla izleyicisine adeta yaşatıyor.

Yasin Tütüncü

‘Depo No 4’, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın Selçuklu başkenti Konya’nın kültürel birikimini bugüne kazandırmak amacıyla hayata geçirdiği ‘Darülmülk İhya Projesi’ kapsamında şehre kazandırılan bir bina. Küratörlüğünü Yasin Tütüncü’nün üstlendiği, ardında 100 kişilik bir ekibin yer aldığı galerinin ilk sergisi ise, bir yıl boyunca ziyaretçisine Anadolu medeniyetinin birikimini farklı bir deneyimle sunmak için 26 Ocak’ta açılış yaptı.

HAFIZAYI ORTAYA ÇIKARDIK

Serginin açılışında Yeni Şafak’a konuşan Küratör Tütüncü, şehrin medeniyet hafızasını ortaya çıkarmak adına bir konsept geliştirdiklerini söyledi. Tütüncü, serginin ana temasını oluşturan Zengi Düğümü ile ilgili şunları aktardı: “Düğüm, bir şeyin iç içe geçtiği, ayrışmadığı, özü de ifade eden çok güzel bir kelime. Ayrıca bir dönem Türklerin özellikle halı kilim geleneğinde de var olan bir ifade. Nurettin Zengi düğümü de yalnız Konya'daki İnce Minareli Medrese'de değil, Suriye ve Kudüs gibi İslam beldelerinde de medeniyetimize dair atılmış bir imzadır. Bu düğüm Türk ve Sünni İslam geleneğinin bir temsili, imzası diyebiliriz. Serginin kuruluş amacı da bu medeniyeti görünür kılmak.”

Ziyaretçiler, sergideki eserlere dokunarak veya içine girerek, günümüze ulaşan mesajlarını içselleştirebiliyor.

DÜNYANIN SELAMETİ İÇİN DE GEREKLİ

Bugün Gazze’de olup bitenlerin Batı'nın bir medeniyete sahip olmadığını gösterdiğini belirten Tütüncü, “Medeniyet dediğimiz şey insanı yaşatır, şehirler imar eder, ama bugün insanoğlunun yaşayabileceği en dramatik durum, adına medeniyet dediğimiz bir uygarlık tarafından ortaya konuluyor. Bizim medeniyetimiz insanı, hayatı, düşünceyi ve alemi tefekkür üzerinden algılar ve o istikameti üretme ve o alanı açma çabası sunar. İşte bunları hatırlamak, dünyanın selameti için de gereklidir” ifadelerini kullandı.

Sergi söyleşiyle anlam kazandı

Açılışın ardından serginin vermek istediği medeniyet tahayyülünü her açıdan inceleyen bir panel gerçekleştirildi. Prof. Dr. Haşim Şahin’in moderatörlüğünde sunulan panelde, küratör Tütüncü’nün yanı sıra, Prof. Dr. Abdurrahman Aliy ve Prof. Dr. Zuhal Türktaş, serginin hazırlık sürecini ve hatırlattıklarını dinleyicilerle paylaştı.

YASİN VE FETİH SURESİYLE BİR İNŞA

Sergide yer alan Zengi Düğümü, Anakart, Tamgalar, Şehir Kodları, Piksel Dokuma, Kurucular, Evren Şeması, İşlemek, Medrese, Kitabe, Yaymak isimli 10 eser, şehrin medeniyet hafızasını ortaya çıkarmak adına, kurucuları ve klasik mesajlarını dijital monitörlerle ziyaretçilere sunuyor. Odalarda yer alan enstalasyon çalışmalarında ise izleyicileri galeri katında aldığı bu mesajları içselleştireceği bir deneyim bekliyor. Medeniyetimizin Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve bugüne, Nurettin Zengi’den Matrakçı Nasuh’a, Yunus Emre’den Şeyh Galib’e, Mevlana’dan Süleyman Şah’a pek çok örüntüsü kullanılıyor. Serginin merkezinde yer alan, sağ tarafında Fetih Suresi, sol tarafında Yasin Suresi’nin yer aldığı ‘Zengi Düğümü’ enstalasyonu ise geçmişten günümüze unuttuklarımızı hatırlatıyor.

MİMARİNİN MUSİKİYLE BULUŞMASI

Aynı gün içerisinde sergiyi tamamlayan bir de konser dinletisi yapıldı. Taş Bina’da yapılan konserde, Harun Korkmaz ve ekibi sergi için besteledikleri parçaları ilk kez seslendirdi. Sergi açılışında alışık olmadığımız ‘görsellikle müziğin birleşimi’ni Korkmaz’a sorduğumda, şu ifadelerle anlattı: “Bir medeniyetin mimari örnekleri, mutlaka o medeniyetin müziği hakkında da fikir verir. Musikideki eserleri mimari eserlerle örtüştürmek benim öteden beri aklıma gelen ilham aldığım şeylerdi. Sergide işlenen bütün güzellikleri düşünerek onların ilhamıyla konserdeki eserler ortaya çıktı.”

HAYAT
Mustafa Kutlu müjdeyi verdi: Yeniden hikaye yazacak

HAYAT
Esenler'de öykü konuşulacak

HAYAT
Bülent Parlak’ın ardından ilk ‘İzdiham’ yayında: Tüm yolculuklar eve doğrudur