Mayınlı tarla ya da genç bir şairin ilk kitabı

Genç bir şairin, ilk kitabıyla ilgili yazmak, mayınlı tarlada yürümeye benzer. Heyecanlı olmasının sebeplerinden biri de budur. Hata yapma korkusuyla hareket edilir çünkü. Ve her ne kadar aman hata yapmayayım diye tedbirli yazılsa da, mutlaka yapılır. Çünkü çok zordur, ilk şiir kitabıyla ilgili yazmak.

Ömer Yalçınova
Arşiv.

Birçok genç şairin ilk şiir kitabıyla ilgili yazdım. İlk kitap, genç şair için hayati öneme sahip. Hayatiyetten kastım, genç şairin ilk kitabıyla “Ben geldim, buradayım,” mesajını vermesidir. Ona dönüp bakmamızın sebebidir, ilk kitap. Çünkü o, genç şairin belli bir şiir yekununa ulaştığını gösterir. Bunlar bir de, edebiyat dergilerinde peyderpey yayımlanmışsa, ilk kitap daha da dikkat çekici ve önemli bir hale gelir.

Edebiyat dergilerinde dikkatimi çekmiş her genç şairin ilk kitabı çıktığında çok heyecanlanmış, onu bir şekilde temin edip okumuşumdur. Ve sabredemeyip o kitaplardan bazılarıyla ilgili yazdığım da olmuştur. Bu yazıların birçoğundan pişmanlık duydum. Maalesef doğru veya yanlış, yazdığım bütün yazıların arkasında durmuyorum. Bazıları öyledir, zaman onları haksız çıkarmıştır ama onlar halen o yazılarını delicesine savunurlar. Ne gerek var? Yazılar çoğu zaman tahminlerle doludur. Ve bu tahminlerin birçoğu da tutmaz. Tutmadığında, “Evet yanlış öngörüde bulunmuşum,” demek niye bir gurur meselesi oluyor, anlamıyorum. Tespitlerimiz de yanlış çıkmış olabilir. “Evet, yanlış bakmışım veya anlamışım” demek neden bir zaaf olsun? Ki eleştiri yazıları, bu yüzden heyecanlıdır. Eleştirmen de hata yapar. Bir esere dair hata yapmak da kıymetlidir.

İLK KİTAP ÜZERİNE TAHMİNLER

Genç bir şairin, ilk kitabıyla ilgili yazmak, mayınlı tarlada yürümeye benzer. Heyecanlı olmasının sebeplerinden biri de budur. Hata yapma korkusuyla hareket edilir çünkü. Ve her ne kadar aman hata yapmayayım diye tedbirli yazılsa da, mutlaka yapılır. Çünkü çok zordur, ilk şiir kitabıyla ilgili yazmak. Bir kere, elde bir tane kitap, içinde belki on altı, belki yirmi beş tane şiir vardır. Bir şairin henüz oluşma evresinin başlangıç noktasıdır bunlar. Oysa o şairin elde en az üç şiir kitabı olsa, gözle görülür, hakkında konuşulabilir, belli bir şiir serüveninden söz edilebilir. Bu noktada onun ilk kitabının nerede durduğu, nasıl bir anlam ifade ettiği söylenebilir. Belki de genç şair, ilk şiir kitabını saklamıştır, yayımlayamamıştır. İkinci dosyasına talip bir yayınevi olunca, ikinci dosyası ilk kitabı olarak çıkmıştır. Sonra ilk dosyasını, ikinci kitabı olarak yayımlayacaktır. Bilemiyoruz. Ya da şair, iki üç dosya tutacak kadar şiirini, ilk şiir kitabına almamıştır. Onları silmiş de olabilir. Biz onun ilk kitabı diye, belki de üçüncü kitabını okuyoruzdur. O yüzden, ilk şiir kitabına bakmak, çoğu zaman yanıltıcıdır, ikinci ve üçüncü kitaplarını görmeden. Yine bu yüzden, ilk şiir kitaplarına dair yazarken tespitten çok, tahminde bulunulur.

Fakat çok etkilendik ve ilk kitaba dair yazmaya başladık. Bunu nasıl yapacağız? Şiirleri birbiriyle kıyaslamak mümkündür. Mutlaka, bazı şiirler, bazı şiirlere yakın duracak. Böylelikle eleştirmen, kitaptaki şiirleri kendince birkaç gruba ayırıp, aralarındaki farkları belirtmekle yetinecektir. En tatlısı ve doğrusu bu bence. Yanılma ihtimali azdır. Şiirleri kendi içinde gruplandırıp değerlendirmiş olur. Sonunda da “Bakalım, genç şairimiz ikinci kitabında, bu gruplardan hangisi istikametinde ilerleyecek?” diye tatlı bir soru sorup yazıyı noktalarsın. İkinci yol, “Ben şu şiirleri sevdim/beğendim/önemsedim” demektir. Diğer ifadeyle, birkaç şiir seçilir, onları neden beğendiğin yazılır. Bu da tehlikeli bir yöntem değildir. “Ne yapalım, bu benim zevkim” diyerek işin içinden sıyrılmak var çünkü. Kim karışır, değil mi? İlkine kıyasla daha öznel bir değerlendirmedir bu. İlki daha profesyonelce, daha nesnel. Üçüncü yol ise, kitabın bütünlüğünden genç şairin tutumuna, özelliklerine dair kanaat oluşturmak, bu kanaati, örnek mısralar üzerinden yazmaktır. En tehlikesi budur. Çünkü kanaatin hatalı çıkma olasılığı yüksektir. Çünkü ne kadar soğukkanlı olursak olalım, şiire sadece şiir gözüyle bakamıyoruz. Şiiri yazanın yaşı, cinsiyeti, memleketi, hangi dergide yazdığı, sosyal medyadaki paylaşımları, hangi usta/abi şairlerle oturup kalktığı da, işin doğrusu aklımıza gelmiyor değil. O ilk şiir kitabı okurken, onun övgüyle söz ettiği abi/ustasının şiirleri de aklımızdan geçiyor. Sonra da ister istemez, etkilenmeler dikkatimizi çekmeye başlıyor. Genel kanaat böyle böyle oluşuyor.

İYİLİK Mİ KÖTÜLÜK MÜ

Kanaat olumluysa, problem yok. Eleştirmenin verdiği her örnek, genç şairi onore edecektir. Mesela Sezai Karakoç veya İsmet Özel şiirinden söz edecektir eleştirmen, genç şair doğru yolda olduğunu anlayacaktır. Çünkü o da bu şairleri sevmektedir. Küçük, dokunma değerinde eleştirilerde bulunacaktır eleştirmen, genç şair bunları tavsiye diye alacaktır. Çünkü yazının genelinden eleştirmenin, genç şairi onayladığı, olumladığı anlaşılır. Ayrıntılar önemli değil. Geçer not almıştır bu durumda genç şair. Fakat bir de eleştirmenin, ilk kitaba dair kanaatı olumsuzsa, işte işler orada karışır. Bu noktada eleştirmen ne yazsa, genç şairin kalbine kalbine saplanır. Ve genç şair, o eleştirmeni hayatı boyunca affetmez. Çünkü İsmet Özel der eleştirmen, genç şair, “İsmet Özel’le beni harcıyor” diye düşünür. Teknik aksaklıktan söz eder eleştirmen, genç şair, “Bana mutlaka kastı var” der. Oysa ilkinde bunları güler yüzlü tavsiyeler olarak algılıyordu. Genel kanaat olumsuzsa, genç şair o eleştirmenin söylediği hiçbir şeyi anlamamakla kalmayacak, hepsini kendini bitirmeye yönelik düzenlenmiş bir komplo olarak düşünecektir. Eleştirmen ne kadar haklı eleştirilerde bulunsa da, ne kadar doğru tespitler yapsa da.

O yüzden genç şairlerin ilk kitapları hakkında bence sadece değini yazılmalıdır. Bu değini “Mesajını aldım, ilk kitabını okudum, ikincisini bekliyorum” anlamına gelmelidir. Uzun, diğer ifadeyle başı gövdesi sonu olan yazılar, zaman içinde genç şaire büyük ihtimal kötülük olarak dönecektir. İkinci kitabını çok etkileyecektir mesela. İkinci kitabı birinci kitabının altında kalırsa, onu ezecektir de. Ya da kendini olduğundan daha büyük sanacaktır. Bu da, onun sonu gelmeyen hatalar silsilesiyle anılmasına yol açar. Eleştirmen sabırlı olmalıdır. İkinci üçüncü kitabın çıkmasını beklemelidir. Bu sabır kendisinden çok, o genç şair için gereklidir. Yoksa günümüzde olduğu gibi şiir yazıları, dergiler etrafında oluşan gruplaşmalarının birer yansıması, politikası olarak okunmaya, algılanmaya devam edecektir.

HAYAT
Yazar Emine Arlı: Doğu entelektüelliğiyle yaşsız metinler yazmayı önemsiyorum