İki yıl önce İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'ne bağlı kurulan Kuramer (Kur'an Araştırmaları Merkezi) sessiz sedasız açılarak faaliyetlerine başladı. Ancak bu iki yıl içinde yaptıkları çalışmalar ses getiren türden. Kur'an üzerine araştırma yapmak için kurulan Türkiye'deki ilk ve tek araştırma merkezi olan Kuramer'in yönetim kurulunda Prof. Ali Bardakoğlu, Ahmet Ertürk ve Mustafa Cemil Kartal bulunuyor. Kuramer'in müdürlüğünü de Prof. Ali Bardakoğlu üstleniyor.
TEK İŞLERİ KUR'AN
Kuramer, resmi olarak İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi bünyesinde ancak özel bir araştırma merkezi. Kurulması ise iki iş adamı, Aziz Torun ve Mehmet Torun'un Kur'an üzerine araştırmalar yapılması şartıyla üniversiteye bağışta bulunmalarıyla oluyor. YÖK mevzuatına uygun olarak açılan merkezin tek işi Kur'an; Kur'an alanında araştırma yapmak, Kur'an araştırmalarına destek vermek, Kur'an araştırmaları yapacak elemanlar yetiştirmek, Doğu'da ve Batı'da Kur'an araştırmaları dalında belli mesafe kat etmiş kurumlarla işbirliği yapmak, ortak yayınlar çıkarmak ve Kur'an araştırmaları yapacak kimseler için bir veri tabanı, literatür oluşturmak.
GENİŞ LİTERATÜR HAZIRLANIYOR
Böylece yola çıkan Kuramer'in ilk hedefi bir veri tabanı oluşturmak için çalışmalara başlamak olmuş. Geçmişi bilmezsek bugünü ve geleceği inşaa edemeyiz düşüncesinden yola çıkılarak Doğu'da Batı'da Kur'an hakkında yapılmış ne kadar bilimsel çalışma varsa araştırılmaya başlanmış. Müslümanların dini hayatlarını belirleyen ana metin olan Kur'an, İslam medeniyetinin, bilgi üretimlerinin hep merkezinde yer aldığı için literatürü toparlamak öncelikli iş olarak benimsenmiş. 2 yıl önce başlayan bu çalışmada şu anda 10 bini aşkın makale, kitap, referans kaynağı oluşmuş durumda. Ulaşılan bu kaynaklar bir sanal kütüphane haline getirilerek internet üzerinden kullanıma açılacak. Böylece pek çok araştırmacının daha sağlıklı çalışmalar yapması sağlanmış olacak.
AKADEMİSYENLER KARINCA GİBİ ÇALIŞIYOR
Kuramer'in dikkate değer bir projesi ise 6 bilim dalı üzerinde başlattığı Bilim Dalları Çalışması. Bu çalışma sonunda bir nevi Kur'an meali, tefsiri yazacak, çalışacaklar için bir Kur'an-ı anlama kılavuzu ortaya çıkacak. Yaklaşık 90 akademisyenle Kur'an-ı Kerim'i anlamaya yönelik, uzun soluklu bir yürüyüş de diyebiliriz bu çalışma için. 6 bilim dalından ilki Prof. Dr. Yusuf Şevki Yavuz'un sorumluluğundaki Vahiy Bilim Dalı. Kur'an'ın içerdiği bilgi ve mesajları insanlığa gönderiliş hikmetine uygun olarak doğru bir şekilde anlayabilmek için gerekli olan bilgi ve düşünce zeminini güçlendirmeyi hedefliyor. Kur'an Dinler Tarihi Bilim Dalı Prof. Dr. Ömer Faruk Harman'ın sorumluluğunda çalışmalarını yürütüyor. Tevrat, İncil, Kur'an bağlantısı, diğer dinler ve inanışların Kur'an'da ne kadar ve nasıl yer bulduğu, aradaki bağlantıları nasıl anlamamız gerektiği çalışılıyor. Nüzul ortamı bilim dalı ise Kur'an'ı Kerim'in nazil olduğu ortama ait bilgileri Kur'an'la irtibatlı ve Kur'an'ı anlamaya yönelik bir veri tabanı olarak ortaya koyma amacı taşıyor. Prof. Mustafa Çağırıcı bu bilim dalının çalışmalarını üstlenmiş. Hikmet Zeyveli'nin sorumluluğunda olan Kur'an- Siret Bilim Dalı ise Kur'an siret ilişkisini inceliyor. Kur'an ve Mushaf Tarihi Ana bilim dalı Hz. Muhammed'e gelen ve onun aracılığıyla ilk muhataplarına ulaşan ilahi vahyin söze ve yazıya dökülme süreçlerini ve imla olarak zenginleştirilmesini ele alıyor. Yurt dışından hocaların da katılımı ile Prof. Ömer Özsoy'un sorumluluğunda yürütülüyor. Kur'an Sünnet bilim dalı Prof. Bünyamin Erul'un sorumluluğunda Sünnetle Kur'an-ı Kerim ilişkisini ele alıyor. Bu yıl içinde tamamlanacak çalışmalarla ciddi bir veri tabanı gözden geçirilmiş olacak ve on cildin üzerinde bir eser hazırlanacak. Bu eseri okuyan hem bu konu hakkındaki bilgileri hem de literatürü tanımış olacak. Bu yılın sonuna bitmesi beklenen çalışma Kur'an'ı anlamanın bilgi ve zihin arka planını anlatacak.
Türkiye'de bir Mushaf müzesi kurulmalı
Kuramer bu çalışmalarının yanı sıra çalıştaylar da düzenleyecek. Şu ana kadar 2 çalıştay yapıldı. Bunlardan biri Din Dili çalıştayı diğeri ise Mucize ve Gayb çalıştayı oldu. Aynı zamanda akademisyenler Kur'an konusunda da çeşitli konferanslar ve seminerler veriyorlar. Önümüzdeki dönemde bir Kur'an araştırmaları dergisi de yayınlanmaya başlayacak. Dergi içeriğinde Doğu'dan ve Batı'dan, geçmişten günümüzden, Kur'anla ilgili çalışmaları ve etrafındaki çalışmaları neşredecek. Doğudan, İslam dünyasından, geleneğinden ve batıdan Kur'an'la ilgili yapılmış çalışmalar Türkçeye kazandırılıp basılacak. Kuramer'in amaçlarından biri de bir Mushaf ve Kur'an müzesi açılabilmesi. Cildinden hattına kadar çok zengin bir Mushaf kültürü ve sanatına, çok zengin bir tarih ve koleksiyona sahip olan ülkemizde bir Mushaf müzesi olması gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor Kuramer. Prof. Bardakoğlu, bu müze Türkiye'ye ve Diyanet İşleri Başkanlığı'na yakışır diyor.
Kendi anlayışımızı empoze etmiyoruz
Kuramer müdürü Prof. Ali Bardakoğlu tek hakikatçi bir kurum olmadıklarını ifade ederek, “Kur'an konusunda hakikate erdik, doğruyu bulduk, bunu topluma empoze edeceğiz gibi bir tezle yola çıkmıyoruz. Kur'an alanında nerede ne çalışma varsa ona destek verelim, kamuoyuna sunalım, geniş bir platform olalım istiyoruz. Birbirinden farklı fikirleri de neşredebiliriz. Yeter ki Kur'an alanında ilmi esaslara uygun olsun. Kur'an konusunda kimin hangi ciddi çalışması varsa neşredelim, kamuoyuna duyuralım istiyoruz. Bizim geleneğimizde de farklı görüşlerin birbirini tolere etmesi eleştirmesi birbirine katkı sağlaması vardır. Tek hakikatçi bir dayatmacı tarzda araştırmalar yürümez” diyor. Kuramer İlahiyat fakültelerinin farklı branşlarından hocaların Kur'an'la ilgili çalışmalarını, ilahiyat alanı dışındaki araştırmacıların yayınlarını da neşredecek.
Araştırmacı yetiştirecek
Kuramer Kur'an alanında çalışacak araştırmacı da yetiştirecek. Mushaf tarihi ve İmla tarihi alanında iyi yetişmiş uzmana ihtiyaç var. Türkiye'de Kur'an öncesi kültürleri ve dilleri çalışacak, Aramice, İbranice, Sami kökenli diller, eski Pehlevice, Sami, Semitik kültür üzerine çalışacak araştırmacılar bulunmuyor. Prof. Bardakoğlu, “Gönül ister ki Kur'an araştırma merkezi daha çok olsun. Bir değil onlarca merkez gerekli” diyor.