Kuramsal yaklaşımlara yeni bir örnek

Cemal Şakar anlatı ‘tür’lerine yoğunlaşmış yazılarını topladığı Edebiyatın Doğası dolu dolu bir kitap. Şakar, “Edebiyatın doğası/özü/mahiyeti/hakikati olup olmadığı her zaman önemli sorulardan biri olagelmiştir. Bu tartışmalarda eşyanın doğası/özü meselesi şablon olarak alınıp edebiyata uyarlanmıştır.” diyerek isteklisine kapıyı aralar.

Cemal Şakar

KÂMİL EŞFAK BERKİ

Bugün, kalabalık bir hikâyeciler, öykücüler ortamında yaşamaktayız. Bu türün omurgası kurulmuştur. Öykü isimlendirmesi, Yaşar Kaplan’la yayılmıştır. O, Nuri Pakdil’e özenmişti. Nuri Pakdil’in kaynağı ise Nurullah Ataç idi. Buna karşılık, Sol’da öykü isminin pek rağbet görmediği gerçeği vardır. Kimilerine göre, Ataç’ın Şiir için Yır demeyi önermesi gibi olmuştur. Ataç’ın Öykü iddiasına başta Sait Faik, Nezihe Meriç, Leylâ Erbil, Adnan Özyalçıner, Orhan Duru, Onat Kutlar gibi isimler iltifat etmemişlerdir. Son on yıldır Sol’da da “öykü” demek yayıldı.

Bu retrospektif, geriyedönük girişten sonra Modern Türk Hikâyeciliğinde de eseriyle, eser üzerine düşünmede de küçümsenemeyecek bir gelişme yaşanmaktadır. Bu ilerlemeye yakından bakalım. Daha sonra Ömer Lekesiz Hikâyeyi değerlendirmeye soyundu. Başlangıçtan alarak beş ciltlik bir antolojiyi bu ülkeye kazandırdı. Kalburüstü kimseye set çekmeksizin. Sağ’ın değerlerine boykot uygulayan Sol’u mahcubiyetle karşı karşıya bıraktı. Lekesiz’den sonra Necip Tosun, bu “öykücümüz” gıpta edilir bir çalışkanlıkla eleştiri ve değerlendirmelerini kitaplaştırıyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/10/13/09/01/resized_f3634-f818f8abcemalsakarkapak.jpg

Roman ‘dışı’ anlatı dünyamızın bir diğer değeri, hummalı bir işçisi olan, öykü kitaplarıyla dikkat çeken Cemal Şakar’a eğileceğim burada.

Anlatı ‘tür’lerine yoğunlaşmış yazılarını topladığı Edebiyatın Doğası dolu dolu bir kitap. Edebiyatın Doğası, DİLE DAİR, MEKÂNA DAİR, GERÇEKLİĞE DAİR, BİÇİME DAİR; dört bölüm. Cemal Şakar, “Edebiyatın doğası/özü/mahiyeti/hakikati olup olmadığı her zaman önemli sorulardan biri olagelmiştir. Cemal Şakar, romanın, Hıristiyanlıktaki günah çıkarma’dan doğduğuna katılmaz. Müslümanlar için uygun bir edebî form olmadığı iddiasını naif bulur. O, formların doğası biçimdir, bu yüzden içerik değil biçim dayatırlar. Zaten ilk roman kabul edilen Don Kişot’un söz konusu itirafla bir ilgisi yoktur.” der. Bence de bir İslâm romanı çığırı açılabilir. Romancısını bekler. Bosna-Hersek’te, Mehmet Meşa Selimoviç Derviş ve Ölüm ve Kale romanlarını yazdı. Sırp İvo Andriç, Osmanlı’nın temsil ettiği “İslâm adaleti”ni işledi Drina Köprüsü’nde.

İÇERİKÇİLİK VE BİÇİMCİLİK ÜZERİNE BİR SORGULAMA

Yazarın sürüp giden İçerikçilik ve Biçimcilik üzerine bir sorgulamaya giriştiğini görürüz: “İçerikçiliğin nesnellik arayışına karşın biçimcilik özneldir; eser kendi özgül kuralları ve iç mantığına göre kurulur. [Biçimcilikte] eserin amacı yine kendisidir ve değerini de bu kendilikten alır. Bu yüzden biriciklik, özgünlük, yaratıcılık arayışı içindedir. İbret almak, kıssadan hisse çıkartmak, mesaj vermek gibi kaygılardan azâdedir; daha çok estetik hazzı hedefler.”

“Her iki yaklaşım da sonunda içerikle biçimin vazgeçilmez olduğu fikrinde birleşirler. Önemli olan kıvamdır; her ikisi de biri biri üstüne gelmemelidir. İşte bu dengeyi, oranı kuracak olan estetik ilkelerdir.” Cemal Şakar’a göre; bu yaklaşım, ortayol arayışından ibarettir: “içerikçi Marksistlerle biçimci Liberaller”, anlaşmışlardır. Kendi hükmünü verir. “Oysa edebiyatın ne’liğine dikkatli bir şekilde bakıldığında onun doğasının salt biçimden ibaret olduğu görülür” diye düşünmektedir, Cemal Şakar. “Anlam/içerik ona yapışan araz/ilmektir.” “Biçim cevherse anlam/içerik ilinektir.” görüşüyse tartışılabilir.

Çeşitli konularda verimli yaklaşımlar getiren bu kitapta, yukarıdaki kanaatine katılamayacağım doğrusu. Bana kalırsa bir romancının anlatısında kendine özgü bir Dil örgüleştirmiş olması beklenir. Klasik Stendhal ile modern Joyce’ta çağlarına mahsus nitelikler farklı, hatta çatışık olsa bile onları kalıcı kılacak bir Dil kurma olayı vardır. Bunu kendi özel dünyası içersinde Borges için de söyleyebiliriz. Öte yandan kısa hikâyede bir zirve olan Hemingway’in insanların birbirleriyle durumlarını dile getirişindeki kudreti de bir Dil lezzeti getirir. İsviçreli Peter Bichsel’de de insanların ruhsal dünyalarını kısacık metinlerle okura, iç dünya sürprizleri verebilişi yatmaktadır. Aslında Hemingway’e Nobel, kısa öykülerindeki derinlik sebebiyle verilmiştir diye düşünüyorum. (Bütün Öyküleri, Bilgi Y.)

Klasik şiirde şair, biçimlerin bir anlamda geometrik baskısı altındaydı dersek, çağımızda vezin yerine Serbestle, yani kelimelerin dizeden taşacak kadar coşkusunu veya derdini serbest bırakarak yazması ile James Joyce’un Ulysses’te yaptığı hemen hemen aynı yaklaşımın eseridir. Yani, klasik romandaki disiplin gevşemiştir. Bence Cemal Şakar’ın “iç mantık” dediği olgunun bunda payı büyüktür. Cemal Şakar, bu kitabında postmoderni mercek altına almakla yararlı bir edimde bulunmuştur. Zira, sözgelimi James Joyce, Wyndham Lewis, Virginia Woolf gibi modern roman dedirten sanatçılarda yaratıcılık devam etmiştir; bilinç akışı [stream of consciousness] tabirini Principles of Psychology’de (1890) William James kullanmıştır. J.A.Cuddon içsel deneyimi olduğu gibi çağrışımlarla vermektir der. James Joyce iç monoloğu son sınırına kadar vardırır. William Faulkner iç monoloğu ustalıkla geliştirmiştir. Borges’in değişik üslubu, bilinç akışının geçmiş zamana uygulanması olarak düşünülemez mi?

Cemal Şakar, “Meleklerin Kaydettiğinin Bilincinde Doğan bir Gerçeklik” adlı yazısında, Aykut Ertuğrul’daki realizmi “muhayyel gerçekçilik” diye değerlendirmiş. Tamamı 18 adet olan yazılarda, edebiyat meselelerini zengince karşımıza getirirken, tezlerle antitezleri, olgular ve olguların birbirleriyle durumlarını, ve daha birçok hususu kolaya kaçmadan ele almıştır. “Metropol Edebiyatı”nda Sezai Karakoç’un Kasaba Edebiyatı önerisiyle karşılaştırmalar var. Sezai Karakoç’un Sanatçı ve Realizm yazısı şiir kadar diğer türleri de kapsar, Cemal Şakar’ın bu kurucu mahiyetteki yazıdan da yararlandığını görürüz. “İslâmcı Öykünün Uzlaşımları”, “İslâmcı Öykünün Gelenek ve Modernite Arasındaki Salınımı”, “Okurun Hâlleri Metnin Muradı”, “Hazır Kalıp Öykü” ve diğerleri eğitseldir de. Bu da eserin eleştirel bir yapıt olmasının yanında daha ulaşılır bir zeminde ele alınmasına olanak sağlamış. 2019’un önemli edebiyat düşüncesi kitaplarından.