Yaz mevsiminin sona ermesi ile birilikte değişen hava sıcaklığı alışık olduğumuz mevsimsel grip ve soğuk algınlığı rahatsızlığını beraberinde getiriyor. Dünyada milyonlarca insanın yakalandığı koronavirüs salgının etkisi hala devam ederken uzmanlar grip ile karıştırılmaması konusunda uyarıyor. Ancak iki hastalık da benzer semptomlar gösteriyor. Peki grip ile koronavirüs farkı nedir, nasıl ayırt edilebilir?
Grip semptomları nelerdir?
Grip influenza adı verilen virüs tarafından meydana getirilen; 39 derece ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle ortaya çıkan bir mevsim hastalığıdır.
Grip kış aylarında yaklaşık 6-8 hafta kadar etkili olur. Etken influenza virüsü A, B, ve C tiplerine sahiptir.
C tipi insanlarda hastalık yapmaz.
İnfluenza A, daha hafif seyreder.
Tip B ise daha çok çocukları etkiler.
Grip virüsü bazı yıllarda büyük salgınlar yapabilir. Hastalığın bulaşma yolu hasta insanların solunum salgılarının sağlam insanlara bulaşması şeklindedir. Hastalığın kuluçka süresi 1-3 gündür.
Koronavirüs nedir?
Koronavirüsler, farklı tipleri olan geniş bir virüs gurubudur. Genetik materyal olarak RNA taşır, hatta RNA taşıyan virüsler arasında en büyük genoma sahip olan virüs gurubudur. Coronavirüs, zarflı bir virüstür ve zarfının etrafından dışarıya doğru diken (spike) şeklinde çıkıntılara sahiptir. Bu yapı, ona elektron mikroskobu altında bakıldığında kraliyet tacı şeklinde bir görüntü verir. Bu nedenle de, virüse Latince kraliyet tacı anlamına gelen korona ismi verilmiştir.
Koronavirüslerin farklı tipleri, farklı rahatsızlıklara neden olur. Örneğin bazı koronavirüsler, sindirim sistemi (gastrointestinal) rahatsızlıklarına neden olurken, bazıları ise solunum sistemi ile ilgili şikayetleri beraberinde getirir. Solunum rahatsızlıklarına neden olan koronavirüsler de kendi aralarında farklılık gösterir. Bazı enfeksiyonlarda sadece nezle kadar hafif semptomlar gözlenirken, bazı kişilerde zatürreye varan sonuçlar ortaya çıkar. Bununla beraber, koronavirüsler, tarihteki üç örneği dışında genelde hafif semptomlar gösterir.
Örneklerden ilki yine Çin’de 2003 senesinde gözlenen İngilizce 'Severe Acute Respiratory Syndrome - Ciddi Akut Solunum Sendromu' kelimelerinin kısaltması olan SARS koronavirüsüdür.
2012 senesinde ise, bu sefer Suudi Arabistan’da 'Middle East Respiratory Syndrome - Orta Doğu Solunum Sendromu' olarak adlandırılan MERS koronavirüsü ortaya çıkmıştır.
Son olarak da, şu anda dünya üzerinde hızla yayılmakta olan 2019 n-CoV (2019 Novel Coronavirus, 2019 Yeni koronavirüsü) ortaya çıkmıştır. Bütün bu örneklenen koronavirüsleri ciddi semptomlara yol açar, hatta ölümle sonuçlanabilir.
Koronavirüs ve grip arasında benzer semptomlar
Koronavirüs hakkında şu ana kadar bilinen bilgiler doğrultusunda, semptomlar orta dereceli ya da şiddetli olabilmektedir. En çok gözlenen semptomlar; gripte olduğu gibi ateş, öksürük. Ancak bir fark koronavirüsü gripten ayırıyor; solunum güçlüğü. Burun akıntısı, koronavirüste bildirilmemiştir. Bu nedenle, burun akıntısı olmadan öksürük ve solunum güçlüğü ve ateş gözlendiğinde kesinlikle kalabalık yerlerden uzak durmak ve en kısa sürede sağlık kuruluşuna baş vurmak çok önemlidir. Ciddi koronavirüsü vakalarında ise zatürre, böbrek yetmezliği ve ölüm meydana gelir.
Doktorlar kış için uyarıyor
Prof. Dr. Recep Öztürk, ekim, kasım ve aralık aylarında mevsimsel gribin Türkiye'nin de içinde bulunduğu Kuzey Yarım Küre'de arttığına işaret ederek, gelecek aylarda salgın seyrinde Türkiye'yi bekleyen tabloya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu ocak ve şubatta çok daha yükseklere çıkıyor. Soğuk algınlığı vakaları artıyor. Bunlar mevcut hastanenin yükünü bir açıdan dolduruyor. Kovid-19'un seyrine bakıldığında yüzde 20 civarında başka hastalıklarla birliktelik var. Yani aynı zamanda Kovid-19 ve grip, Kovid-19 ve soğuk algınlığı. Birliktelikler olunca özellikle yaşlılar ve kronik hastalığı olanlarda daha ağır seyretme riski var. Kovid bu şekilde devam ederse, zaten hastanelerimiz belli bir oranda dolu olacak, o zaman İspanya, İtalya, Amerika gibi sağlık sisteminin cevap vermede büyük zorluk yaşamasıyla karşılaşırız. Tabii ki Türkiye planlarını yapıyor, önlemlerini alıyor ama hiçbir ülkenin imkanı nihayetsiz değildir. Her ülkenin bir kapasitesi vardır. Salgını kontrol altına almanın, özellikle yoğun bakıma ihtiyaç gösterecek yaşlılarımızı korumanın temel nedeni buydu; sistem kapasitesinin üzerinde yüklenmesin. Sağlık çalışanları mart başından beri çok büyük fedakarlıkla hizmet veriyor. Sağlık personeli sonsuz bir enerjiye sahip değil, aynı zamanda risk içerisindeler, hastalanıyorlar, yorgunlukları var."