Kısıklı nöbetinde Osmanlı Saray Kadayıfı

20 Temmuz gününde Cumhurbaşkanımızın Kısıklı'daki evinin önnüde, Osmanlı saray kadayıfı halka ikram edildi. Bugünlere dair hatırlayacağımız bir başka yemek de, Kızılay'da vatan nöbeti tutan tüm yurttaşlara her gün ikram ettiği çorbalar olacak.

Yeni Şafak Ülkü Menşure Solak

Yaklaşık dokuz yıldır mutfak tarihi ve kültürü hakkında yazıyorum. Kaleme aldığım yazılar arasında, beni en zorlayan, yutkunarak yazdığım ilk yazı budur. Meslek hayatım boyunca, mutfağın tarih yazdığını, tarihin bir yerinde mutlaka mutfakla ilgili çarpıcı bir parça bulunduğunu düşündüm. Biz de halk olarak sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, düğünlerimizi, cenazelerimizi muhakkak bir yemekle ifade ettik. Öyle ki, evlenmek isteyen bir genç pilava kaşık sapladı, damat güvey yufkası açtı, çocuk ilk dişini hedikle kutladı, yaralıya, tazır yemeğiyle iyileşmesi için dua edildi.

LANETLENEN YEMEK OLDU

15 Temmuz 2016 gecesi yazılan destan, açlık ya da sınıf ayrımıyla ilgisi olmayan, belki dünyada çok az halka özgü özgürlük tutkusu ve zulme direnme genetiğiyle ilişkilidir. Verdiğimiz yüzlerce şehitle birlikte her birimizin bir parçası koparılıp alınmış, her gazimizle bir yanımız kana bulanmıştır. O gün ve o günden bugüne dek ne Kürt'ün, ne Türk'ün, ne Çerkes'in, ne Arap'ın aklına bir kez "Ne yemeli?" sorusu düşmedi. Bu yüzden bu yazı, daha önce yazılmışlardan farklıdır. Bu yazıda vefa, cefa, onur ve nefret vardır. Ve dünya mutfak tarihinin bir ilki, muhtemelen daha önce hiç benzeri olmayan bir vakası, bu satırlarla kayda girmektedir. Dünya mutfak tarihinde ilk defa bir yemek lanetle anılmakta, tarifleri, ikramları ve onu törensel bir ihanet yemeğine dönüştürenlerle birlikte kendinden tiksinilmektedir.

HER GÜN ÇORBA DAĞITILDI

Türk devlet tarihinde benzeri görülmemiş bir ihanetin ağını ören terör örgütü FETÖ'nün, ihanet yuvalarında pişirilen bu yemek, belki dünyanın en talihsiz yemeğidir. Bugünden sonra, hiçbir evde, hiçbir zaman pişmeyecek, her akla geldiğinde yiyene ve yapana lanet edilecek o yemeği adını dahi anıp bu yazıyı kirletmeden, şehit ve gazilerimizin kanıyla yazdığı destanın sonrasında Suriye'de yaşayan kardeşlerimizin, bizi kutlamak için kıt imkanlarla bir tatlı yaptığını söylemek istiyorum. Yine 20 Temmuz gününde Cumhurbaşkanımızın Kısıklı'daki evinde, Osmanlı saray kadayıfı yapılıp halka ikram edildi. Bugünlere dair hatırlayacağımız bir başka yemek de, Kızılay'ın vatan nöbeti tutan tüm yurttaşlara her gün ikram ettiği çorbalar olacak.

Yazımı Osmanlı aşçılarının, her zaferden sonra şehitler ve gaziler için yapıp dağıttığı Gaziler Helvası'nın tarifiyle bitirirken, Yeni Şafak Pazar'ın iyi kalpli çalışanı Mustafa Cambaz'ı, ekmeğinden ve sohbetinden nasiplenmek onuruna eriştiğim Halil Kantarcı'yı, hemşehrim ve benim gibi Çerkes olan Erol Olçok büyüğüm ile 15 yaşındaki evladını, onların şahsında büyük Türkiye Cumhuriyeti'nin kahraman 15 Temmuz şehitlerini saygıyla ve duayla selamlamak istiyorum. Ekmeği ve toprağı ana sütü gibi helal olan siz değerli okuyucularımızı da hayırla geçen bir pazar günü dileyerek saygıyla selamlarım.

Gaziler Helvası

Malzemeler

http://image.piri.net/resim/imagecrop/2016/07/31/02/15/resized_3de26-36e06e80gazilerhelvasi.jpg

*750 gr un,

*500 gr tereyağı,

*Şurup,

*Toz şeker

Yapılışı

: Tencerede yağı eritilir ve köpüklenmeye başlayınca ateşten alınır.Bi­raz soğuyunca içine unu azar azar yedirip tekrar ateşe koyulur. Karıştırarak altın sarısı olması sağlanır. Hemen ateşten alınıp, içine şurubu dö­külüp, kapağı örtülerek 5 dakika kadar dinlendirilir. Tahta bir kaşıkla iyice karıştırılıp kaşık izleri taşır hâlde üzerine biraz şeker serpilerek servise alınır.