Öykünün genel eğilimleri
Cemal Şakar'ın '40 Soruda Türk Öyküsü' adlı kitabı Ketebe Yayınevi'den çıktı. Yazar öncelikle öyküye dair kavramsal bir çerçeve çizmeye çalışırken, ülkemizde çokça tartışılan ve hala gündeme gelen öykü-hikaye ayrımına değiniyor. Öykü tarihimiz ve dönemlerin genel özelliklerinin yanında, ilk dönemden bugünlere kadar öykü türünün kurucularına özel sayfalar ayırmaya çalışan Şakar’ın dünya görüşleriyle öykü arasındaki etkileşim de tartışmalarımızın arasında yer alıyor. Günümüz öyküsünün genel eğilimlerini gözler önüne seren bu kitapta, Türk öyküsüne dair bir fotoğraf gösteriliyor.
Lozan'ı yeniden okuyun
'99 Soruda Lozan' isimli kitap Mustafa Budak tarafından kaleme alındı. Arşivlerin çeşitliliği, yayımlanan sayısız hatıraların varlığı ile yapılan binlerce araştırmanın ortaya koyduğu bilimsel gerçekler, bu sürecin yeniden değerlendirilmesini mümkün kılındığını gösteren bu kitap Ketebe Yayınevi tarafından raflardaki yerini aldı. Mevcut değerlendirmeleri önemli bulmakla beraber yazarın önerisi bu sürecin uluslararası sistem ve ilişkiler açısından çok taraflı bir şekilde yeniden okunması. Kitap Türk kamuoyunun yıllardır merak ettiklerini ‘soru-cevap’ tarzında bilimsel bir metotla cevap vermeye çalışan eser.
Sokakta yazıları bir arada
Yeni Şafak Gazetesi'nde Pazar günleri yayınladığı 'Sokakta' yazılarını ikinci kez bir araya getiren İsmail Kılıçarslan’ın Böyle Şeyler Filmlerde Olur adlı kitabı Ketebe Yayınevi tarafından okurla buluştu. Yazar, köşe yazıları ile okuru farklı diyarlara sürekleyip düşündürüyor. Kitabın tanıtım yazısında ise şöyle diyor: "Beş yıl sonra kendimi edebiyat dergileri toplantılarında, sahaflarda, pijamalarımı çekmiş hâlde taksitlerini yeni bitirdiğim kanepede uzanırken, çekirdek çitlerken, bebek severken, halı sahada kalecilik yaparken, olmadık şutları çıkarırken, umulmadık goller peşindeyken, parlak imgeler peşinde depar atarken… Beş yıl sonra kendimi.."
Cemil Meriç'e kulak verin
Türk düşünce dünyasının önemli isimlerden olan Cemil Meriç üzerine okuru yoğunlaştıran tarihçi Mustafa Armağan ‘Cemil Meriç Konuşuyor’ isimli kitabını yeniden çıkardı. Ketebe Yayınevi tarafından hazırlanan kitapta çağımızın sancılı ve tutkulu düşünürü Cemil Meriç, titizlikle derlenmiş söyleşileriyle bu defa yazmıyor, konuşuyor. Bu konuşmalar, onun fikirlerinin yanı sıra kişiliği ve özel hayatıyla ilgili ipuçlarını da ele veriyor. Meriç’in üslubunun şimşeğinden yayılan kıvılcımlar atom parçaları gibi sayfaların arasına dağılıyor. Yazar kitabında okurun Cemil Meriç’in bilge sesine kulak vermesini istiyor.
Zamanlar arası dolaşan gezgin
Aykut Ertuğrul'un dördüncü öykü kitabı olan 'Başlangıçların Sonsuz Mutluluğu', Ketebe Yayınevi tarafından basıldı. Güray Süngü, yazarı zamanlar arası dolaşan bir gezgine benzetiyor. Yazarın öykülerini dağın zirvesinde kümelenmiş bir çığ gibi okurunun üzerine düşürecek sese benzeten Furkan Çalışkan da onun öyküleri için "Çığın altında kalmak mutluluktur" ifadelerini kullanıyor. Ertuğrul'u yeniliklere bütünüyle açık bir anlatıcı olarak tanımlayan İsmail Kılıçarslan ise "Kuşağının belirgin anlatıcısı olarak kendi hayret duygusuna sizi sürekli ortak ediyor" diyor. Biz de okuru bol olsun diyoruz!
Hüseyin Nuri'nin hatıraları
Irak Cephesi Hatıraları - Hatıra-i Askeriye isimli tarih hatırat türündeki kitap Hüseyin Nuri Seyhan tarafından kaleme alındı. Acar bir topçu onbaşının gözünden Birinci Dünya Savaşı’nda Irak Cephesini anlatan kitap Ketebe Yayınevi tarafından yayına hazırlandı. Birinci Dünya Savaşı’nda Irak cephesinde topçu onbaşı olarak görev yapan Hüseyin Nuri’nin hatıratı, dönemin savaş şartlarını sıradan bir askerin gözüyle anlamamız açısından önemli. Hüseyin Nuri daha savaşın başında topları köprüden geçirirken yaralansa da Bursa’yı düşmana karşı savunuyor.
Başaklardan yayılan şiirli yalnızlıklar
Şiirleri ve yazıları Hece, Dergâh, Kayıtlar, Kırklar, Merdiven, İtibar, Edebi Pankart, Karagöz, Yolcu, Edebiyat, Ortamı, Yedi İklim, Tasfiye, İtibar gibi dergilerde yayımlanan Ali Emre'nin Kıyamet Mevsimleri isimli kitabı Ketebe Yayınevi tarafından tekrardan basıldı. Emre okuruna şu satırlarla sesleniyor: "Hangi bildik yağmur getirir şimdi bize onları, Bağbozumunda, hasatta, taşranın ahbap koynunda, Usul ve güzelce gülen annelerden, Bire bin verdiği hâlde içine çekilen O başaklardan yayılan şiirli yalnızlıkları.. Bir sevincin koyağında dili birden irkilen, Gömleği düğmeli, içi yalımlı , Bir yörük beyi, muzaffer bir kahraman Gibi gönlünce ölen o fazıl babaları."
Mümkün ve imkânsız
Ketebe Yayınevi Paul Valéry'nin muhteşem kurgusu Monsieur Teste'yi yayımladı. Şair-filozof, çizer, deneme yazarı, dramaturg Paul Valéry, romanesk türe karşı olduğunu söylemesine karşın fable görünümündeki Monsieur Teste’le kurgunun en özgün örneğini gözler önüne seriyor. Teste niçin imkânsızdır? Bu soru onun ruhudur. M. Teste’e dönüştürür sizi. Çünkü o, imkânın ifritinden başkası değildir. Yapabileceği şeylerin tümünün endişesi hâkimdir ona. Kendisini gözlemler, yönetir ama yönetilmeye razı olmaz. Kendi eylemlerine indirgenmiş bilincin iki değerini, iki kategorisini bilir yalnızca: Mümkün ve imkânsız.
Kendi türünü oluşturdu
Türk şiirinin, kendisinden sonra gelen metinleri içerik, biçim ve duygu yönünden en fazla etkileyen kurucu metinlerinden birisi, Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-Necâtı’dır. Halk arasında Mevlid adıyla da anılan bu eser, altı yüz yıldır Türk dili ve kültürünün ulaştığı her coğrafyada güncelliğini korumakta, çeşitli vesilelerle hâlâ okunmaktadır. Bir şiir geleneğinin de inşasına vesile olarak Türk edebiyatında “mevlid türü” diye müstakil bir tür oluşmuştur. Bilal Kemikli'nin Süleyman Çelebi ve Mevlid adlı kitabı Ketebe Yayınevi tarafından raflardaki yerini aldı.