Kars kapısını dünyaya açıyor

2015 yılından bu yana doğu Ekspresi seferleriyle adeta iç turizmin gözdesi olan Kars dünyaya açılmak için kolları sıvadı. Geçtiğimiz hafta üç günlük programda Kars’a davet edilen yerli ve yabancı uzmanlarla Kars’ın kapılarını uluslararasına açmak için neler yapılacağı tartışıldı.

Ayşe Olgun
Arşiv.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’dan Kars’a giderken doğrusu Orhan Pamuk’un ya da Rus şair Puşkin’in anlattığı şehre dair neler göreceğimi merak ediyordum. Pamuk’un Kar romanında “Sanki burası herkesin unuttuğu bir yerdi ve kar sessizce dünyanın sonuna yağıyordu” diye tarif ettiği şehre girdiğimde evet Pamuk haklıydı ne kadar da sessizdi bu şehrin sokakları? Peki ama kar niye yoktu? Üstelik Şubat ayının son günleriydi. Beş gün kaldığım şehri gezdikçe de Puşkin’in “İşte Arpaçay” dediği yerlerden geçecek ve sadece değişenin iklim olmadığını daha iyi idrak edecektim. Elimde Google Map haritasıyla kentin sokakları arasında kaybolup, çay ocaklarında ve camilerinde dinlendim, halk aşıklarıyla sohbet ettim ve bu kadim kente “yine gelmeliyim” diyerak ayrıldım. “Çok güzel, çok fakir, çok kederli” bir şehir diye Orhan Pamuk’un anlattığı Kars çok kültürlülüğü, geçmişi ve bugüne aslında birlikte yaşıyor hala. Sokaklarında gezerken her köşe başından selam eden tarihi taş evler ve binalar şehrin inci taneleri gibi. Bu tarihi yapıların kimisi Ruslardan kimisi Selçukludan kimi ise Osmanlı’dan kalma. Kars’ın popülerliği bilindiği gibi 2015 yılından bu yana yapılan Doğu Ekspres seferleriyle arttı. Öyle ki bu trenlerde bilet bulmak imkansız gibi. Şehir halkı ise gerek Doğu Ekspresle şehre gelenleri gerekse Sarıkamış’ta kayak yapmak için bu şehre yolu düşenleri bütün samimiyetiyle kucaklıyor. Özellikle tek başıma gezdiğim de oturduğum mekanlarda insanların saygısı, esnafın güler yüzü, geç vakitlerde sokaklarda güven içinde yürüyebilmem ve esnafın ücret politikası bu şehri bir yabancı için sadece güvenli kılmakla kalmıyor kısa sürede şehirle ünsiyet kurmasına da yardımcı oluyor.

Kar görmeye Çıldır Gölü’ne

Üç günlük programda Kars’ta kar görmek için Çıldır Gölü’ne gittik. Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük tatlı su ve Van Gölü’nden sonra en büyük ikinci gölü olma özelliği taşıyan Çıldır Gölü’nde atlı kızak arabalarına binmek kadar gölde Eskimo modeli balık avlama tekniğini izlemek oldukça keyifliydi. Akşam ise Kars ile özdeşleyen Evelik çorbası ve kaz eti yemeğe gittiğimiz mekanda aşıkların atışmasını izleyerek unutulmaz bir gece yaşadık.

Ertesi gün ise Kars’ı başta Rus ve Avrupalı turistlere cazip hale getirmek için neler yapılması gerektiği düzenlenen sempozyumlarda tartışıldı. Serhat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Nurullah Karaca Kars şehrine yapılan yatırımlara dikkat çekti. Kars’ı gezerken öne çıkan tarihi yapıların iyileştirilmesi için yapılan çalışmalara da değinen Karaca turizm alanında yapılan tanıtım faaliyetlerinin de altını çizdi. UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öcal Oğuz ise uluslararası arenada tanınabilmek için yerelde çalışmanın çok önemli olduğunu hatırlattığı konuşmasında “Kars peyniri UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne neden girmesin? Bunlar için çalışmak lazım. Önemli olan yereldeki faaliyetler. Yerelde çalışmazsanız ulusalda ya da uluslararası platformda ‘bu listeye girin’ diye kapınızı çalmazlar. Bu nedenle küsmek ya da kenara çekilmek değil; kapıları sonuna kadar zorlamak lazım” dedi. Kars Valisi Ziya Polat ise Kars’ta ve Sarıkamış’ta otellerin yüzde 80’inin dolu olduğunu hatırlattı ve Kars’a gelen insanların mutlu şekilde bu şehirde ayrılmasının turizm için atılan en önemli adım olduğunu belirtti. Vali Polat STK ve üniversitelerin de turizm çalışmalarına destek vermesi gerektiğini dile getirirken ve Kars’ta bir Bilim Müzesi yapmak istediklerini de ifade etti

İklim değişikliğinin etkileri

Bir şehri tarihi eserleri kadar cazip kılan başka bir unsurun da lezzetleri olduğu da panelde konuşuldu. BM Dünya Gıda Programı Teknik Danışmanı Yalçın İnam Kars’ta gastronomi turizminin geliştirilmesi için İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde tanıtım yapılması ve Kars mutfağı ile ilgili kitap yayınlanması gerektiğine dikkat çekti. Panelde konuşan Şef Rudolf van Nunen de Kars mutfağının tanıtılması için yarışmalar düzenlenebileceğini ve Kars peynirlerinin hikayelerinin sosyal medya aracılığı ile yayılabileceğini belirtti. Kafkas Üniversitesi Sarıkamış Turizm Fakültesi’nden Doç Dr. Seda Derinalp Çanakçı da “Kars’a gelen turistlerin yüzde 84’ü mutfağı için geliyor. 11 çeşit kaz yemeği var, bunların hepsini tanıtarak kaz etini öne çıkarabiliriz.” dedi. Peki Kars iklim değişikliğinden nasıl etkileniyordu? İşte bu soru etrafında yapılan oturumda ise Oceanlab France Genel Müdürü ve Teknik Eş Müdürü Dr. Nicolas Jouanneau iklim değişikliğine karşı bir eylem planı hazırlanması gerektiğinin altını önemle çizdi. Yerel sorunları ele alabilmek için önce küresel sorunların konuşulması gerektiğini söyleyen BM Uluslararası İklim Uzmanı ve Danışmanı Thomas Chruszczow ise “Dünyada her gün 800 milyon fazla kişi açlıktan muzdarip oluyor. Bununla birlikte gıdaların yüzde 30’u boşa gidiyor, bu da 1 milyar dolar kayıba sebep oluyor. Ayrıca dünya üzerinde 740 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. İklim değişikliği de bu krizlerin hepsini tırmandırıyor” diyerek Paris anlaşmasının uygulanmasının krizin çözümüne yardımcı olabileceğini söyledi. Kıdemli Turizm Uzmanı Francesco Comotti ise turizmin ekonomiye katkısına dikkat çekerek “Türkiye kayak bölgelerindeki Dünya Kupası için adaydı ancak bu plan hayata geçirilemedi. Böyle bir etkinlik organize edilirse; Türkiye’ye 2 milyon Euro gelir getirebilir” dedi. Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz ise Kars’ın tanınması yolculuğunda Doğu Ekspresi’nin büyük rolü olduğunu hatırlatattı. Varşova Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Leszek Karski de “Günümüzde dünya mirası alanlarımızdan söz ettiğimizde karşımıza çıkan en büyük sıkıntı iklim değişikliği. Kültürel sahalarımız yoğun tehdit altında. UNESCO ile UNFCC arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi gerekiyor, dönüşüm gerçekleştirme zamanı. Artık sadece iş sektörü odaklı olmamalıyız. Turizm sektörünü çok daha kapsamlı ele almalıyız.” ifadelerini kullandı. Benim ise gözlemim şu oldu: Kars’ın kapısını uluslararasına açmak için devlet halkın elini tutmuş ve halk da işin öneminin farkında.

Anadolu’daki İlk Türk Camisi

Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği destekli olan ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanan Rekabetçi Sektörler Operasyonel Programı kapsamında Kars Valiliği ve Serhat Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen Tarihi Kimliği ile Kars Kenti Projesi kapsamında Kars’ta bir dizi konferanslar ve tanıtım toplantıları gerçekleşti. bu toplantılar çerçevesinde Kars’ın tarihi dokusunu da keşfettik. İlk gün Tarihi Kimliği ile Kars Kenti Projesi kapsamında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Ani Ören Yeri gezildi. Ülkemizde en çok görmek istediğim yerlerden birisi Ani Ören Yeri oluğu için programın bu ayağı benim için önemliydi. Özellikle de Anadolu topraklarında ilk Selçuklu eseri olarak geçen Ebul Menucehr Camiiye görmek etkileyiciydi. Rehberimizin anlattığına göre Ani şehrinin Selçuklular tarafından fetih edilmesinden sonra 1072 yılında yapılan Ebul Menucehr Camii Anadoludaki ilk Türk camisi olma özelliğini taşıyor. Burada Sultan Alpaslan’ın ilk Cuma namazı kıldığı, İlk Türk camisi, İlk Türk Mezarlığı, İlk Türk Çarşısı’nı görmek insanda unutamayacağı duygular uyandırıyor.

HAYAT
Çocuklarımız bu toprağın masallarıyla büyüsün