Kansersiz dünya imkansız değil

Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC) Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, “Her yıl 18 milyar dolarlık kaynak ayrıldığı takdirde 2030 yılına kadar düşük orta gelir düzeyindeki ülkelerde kanser nedeniyle olan ölümler yüzde 30 kadar azaltılabilecek" dedi.

Yeni Şafak

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği’nde 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla düzenlenen basın toplantısına Dünya Kanser Kontrol Örgütü Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin katıldı. Toplantıda söz alan Dünya Kanser Kontrol Örgütü Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, Dünya Kanser Kontrol Örgütü’nün 155 ülkedeki 800’ü aşkın üyesi tarafından Dünya Kanser Günü nedeniyle bu hafta içerisinde çeşitli aktivitelerin yapılacağını belirterek, “Bunun mantığı her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı 8 milyon kişinin öldüğü ama birçok kişinin kurtarılabildiği, tedavi edilebildiği ve rehabilite edilebildiği hastalıkta bütün dünya aynı günde, aynı haftada, aynı mesajı verirse dünya kaynaklarını o yönde kullanabiliyor. Bu sene konumuz ‘İmkansız değil’. Bu hafta bütün dünya ‘İmkansız değil’ diye haykıracak” dedi.

“SAĞLIK YAŞAMAYI SEÇMEK KANSERİN ÜÇTE BİRİNDEN KORUNMAK DEMEK”

İmkansız olmayanın sağlıklı yaşamayı seçmek, erken tanı sağlamak, herkes için tedavi, yaşam kalitesi olduğunu açıklayan Kutluk, “Sağlıklı yaşamayı seçmek, dediğiniz zaman tütünden başlayın kilo fazlalığı, obezite, fiziksel aktivite, beslenme tercihlerine kadar yapılabilir. Bunlar yapıldığı zaman kanserin en az 3’te 1’inden korunabildiğini biliyoruz. Bildiğiniz gibi erken tanı deyince meme kanseri, rahim ağzı kanseri, kalın bağırsak kanserinde taramalar işe yarıyor, hayat kurtarıyor. Kanser taramalarında erken tanıyla yaşam şansları çok artıyor. Türkiye’de uzun yıllardan beri genel sağlık sigortası kapsamında Türkiye’de yaşayan insanların sağlığa erişimini kolaylaştırma anlamında ciddi adımlar atıldı. Dünya Sağlık Teşkilatı bir hedef koydu, temel tedavi ve temel teknolojiye erişimin dünya genelinde yüzde 80’e çıkartılması gibi. Gerek tanı aşamasında, gerek tedavi aşamasında, gerek tedavi sonrası dönemde kanser olan insanların stresten tutun da tedavide yaşadığı güçlükler aile yaşantısına, iş yaşamına, ağrı konusuna kadar birçok yaşadığı sıkıntı var. Bu yaşam kalitesi yolunda atılacak adımların insana geri döneceğinin farkında olan dünya ülkeleri ve dernekleri bunun da imkan dahilinde olduğunu ifade ediyorlar” diye konuştu.

Kutluk şöyle devam etti; “Her yıl 18 milyar dolarlık kaynak ayrıldığı takdirde 2030 yılına kadar düşük orta gelir düzeyindeki ülkeler yüzde 30 kadar azaltılabilecektir. Yani kanserden her yıl 8 milyon kişi ölüyor diyoruz. Bunun yüzde 30’unu hesapladığımızda 3 milyon civarında insan oluyor. Dünya tedaviye 458 milyar dolar civarında bir para harcıyor. Ama 18 milyar dolar kaynak ayırabildiği takdirde korunma, erken tanı, tedavideki temel bazı değerlere ayrıldığı takdirde erken ölümleri önleyerek dünyada fark yaratmak içten bile değil” mesajının, bu hafta tüm dünyaya UICC üyeleri tarafından verileceğini açıkladı.

Basın mensuplarının ortaya koyulan dört temayla hedeflenen noktaya ulaşılıp ulaşılmayacağıyla ilgili sorusu üzerine Kutluk, “Dünya Sağlık Teşkilatı’nın koyduğu hedefler arasında kanserinde arasında olduğu bulaşıcı olmayan hastalıkları yüzde 25 oranında azaltmak gibi bir hedefi var. Elbette yarın her şeyi çözmüş olmayacağız. Ama bu doğrultuda gidersek önemli başarıları kazanmak içten bile değil. 10 sene içerisinde dünya bu yönde kaynaklarını ayırır, önceliklerini kullanır, karar vericiler kararlarını doğru verir, politikacılar politikalarını yapar, sivil toplum bu işi takip eder, insanlarda bu işi uygularsa 2025 yılına kadar kanserin de arasında olduğu bulaşıcı olmayan hastalıkları yüzde 25 oranında azaltmamız mümkün gözüküyor” cevabını verdi.

“SADECE HASTANIN DEĞİL, HASTA YAKINLARININ DA YAŞAM KALİTESİNİ SAĞLAMAK ÖNEMLİ”

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın ise, Türkiye Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu’nun 1947 yılında kurulduğunu belirterek, “Dünyanın en eski kanser savaş derneklerinden birisidir. 2008 yılında dünya kanser örgütleri arasında derneğimiz en başarılı dernek olarak seçilmiş ve bu örgüte bir başkan çıkardık” dedi.Yalçın, temel hedeflerinin kişilerin hasta olmaması olduğunu, çünkü hasta olunca giden kayıpların çok daha fazla olduğunu vurgulayarak, bu yıl çıkartılan dört temaya ayrı ayrı değinerek; “İlk mesajımız sağlıklı yaşamayı seçmek. Sağlıklı yaşamı seçmek derken her bireye söylüyoruz sigara içmeyin, egzersiz yapın, ne yediğinize dikkat edin diye. Biz sivil toplum örgütleri olarak hep hastaya ve bireylere görev yüklemiyoruz. Devlet, kurumlar, bizler ve basın olarak onlara bu ortamı sağlamakla sorumluyuz. Bizler insanları sağlıklı yaşamı seçmek konusunda cesaretlendirecek ortamın yaratılmasını sağlamalıyız. Erken tanı sağlamanın en önemli noktası kanser taramalarıydı. Türkiye artık dört başı mağrur kanser kontrol programı oluşturmaya başlıyor. Türkiye’nin güzel yanı büyük ölçüde herkes sosyal güvenlik şemsiyesi altında. Bu ülkede standartları sağlamakla yükümlüyüz. Bunun da her yerde kontrol edilmesi lazım. Kanserle yaşamayı da sağlamak lazım. Sadece hastanın değil, hasta yakınlarının da yaşam kalitesini sağlamak önemli” ifadelerini kullandı.

“KANSERDE TARAMA ÇOK ÖNEMLİ”

Türkiye’de 97 bin erkek, 62 bin kadına kanser teşhisi konulduğunu ifade eden Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin ise şunları dedi:“Kanserlerden 3’ü uluslararası veriye göre taranabilir. Bunlar meme, rahim ağzı, bağırsak kanseridir. Bu üç kanserin taranması isteniyor. Avrupa Birliği üye ülkelere 2025 yılına kadar bu üç kanser tarama oranında yüzde 100’e ulaşmasını hedef olarak koydu.” Gültekin, artık kanser taramalarında birinci basamak sağlık personelinin katılımlarını sağlayacaklarını ve özellikle rahim ağzı ve bağırsak kanserinde aile hekimlerine başvurarak ücretsiz tedavi imkanı sağladıklarını kaydetti.

2018 yılına kadar 280 KETEM’e ulaşmayı hedeflediklerini belirten Gültekin şöyle devam etti: “Şu an 8 tanesi mobil olmak üzere 127 adet KETEM’imiz mevcuttur. 2015 yılında 16’sı mobil olmak üzere 56 yeni KETEM açmayı planlıyoruz. Meme kanserinde teşhis süresini kısaltmak için Ankara’da üniversitelerimizle işbirliği içerisinde mamografi okuma merkezi kurma gayretini gösteriyoruz, ihalemiz başlamıştır. Artık hangi KETEM’de çekinirseniz çekinin görüntüleriniz bir merkezde depolanacak, en az iki radyolog tarafından okunacak, yüksek rezolüsyonlu monitörlerde okunarak tekrar hem görüntü hem de rapor olarak 10 gün içerisinde aile hekiminize gönderilecek. KETEM’lerimizin alt yapılarını tamamen dijitalize ettik. KETEM’lerimizi artık sadece kanser tarama merkezi değil, sağlıklı yaşam merkezine çeviriyoruz.”

İnsanlar için sağlıklı yaşamı bir davranış haline getirmeye çalıştıklarını vurgulayan Gültekin ayrıca şunları söyledi: “Kolon kanserinde de ilk defa Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kanser taramalarına başladı. Türkiye genelinde 2014 yılında meme kanserinde taranan kişi sayısı 1 milyon 900 bindir. Geçtiğimiz yıl yapmış olduğumuz taramalarda hedefin 5,5 milyon olduğunu vurgulayalım. Şu anda tarama oranımız yüzde 33,5’tur. Rahim ağzı kanserinde yüzde 82’ye yaklaştık. Burada yaklaşık 3,5 milyon kadın nüfusumuzu hedefe koyuyoruz. 2014 yılında 2 milyon 750 bin kadınımızın simir ve HPV’li taraması tamamlanmıştır. Bağırsak kanseri çok yeni başlanmış bir kanser. Daire olarak bir yılda 6,5 milyon insanı taramayı hedefliyorum. Geçtiğimiz yıl 1 milyon 450 bin kişinin taramasını gerçekleştirmişiz. Bu ivmeyle devam edersek hedeflerimize başarıyla ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Sivil toplum bize yol gösteriyor, devlet alt yapıyı hazırlıyor, sıra farkındalık yaratmakta, davranış değişikliği yaratmakta, vatandaşımızın tevazu içerisinde bu hizmetlerden faydalanmasındadır.”

TÜTÜNLE MÜCADELE SONRASI KANSER ORANLARINDA DÜŞÜŞ GÖRÜYORUZ

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan, Türkiye’de kanserde erkeklerde ilk sırada trakea, bronş, akciğer, ikinci sırada prostat, üçüncü sırada kolorektal geldiğini belirterek, “Kadınlarda ise meme, tiroid ve kolorektal geliyor. Hem kadında hem erkekte görülen ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun çalışanlarının başlattığı kolorektal kanser tarama bizim için önemli. Bu söylediğimiz sıralamalar, rakamlar Aktif Kanser Kayıt Merkezlerimizden gelen rakamlardır. İzmir Aktif Kanser Kayıt Merkezimiz dünyadaki kayıt merkezleri içerisinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Eğitim ve Kayıt Merkezi olarak kabul görmüş bir kayıt merkezidir” ifadelerini kullandı.

Özkan konuşmasına şöyle devam etti: “Tuttuğumuz verilere göre 159 bin kanser vakamız var. Tütünle mücadelemiz sonrası tütünle ilişkili kanserde bir düşüş var. Tütünle mücadelede zaten birinci seçildik. Kanser olmadan önce bir şeyler yapmamız gerekiyor. Hem insancıl bir uygulama hem de maliyet etkin bir uygulama. Kanserde risk faktörleri nedir diye baktığımızda akciğer, trakea, bronşta tütün başta gelmek üzere obezite karşımıza çıkıyor. Obezite kadınlarda daha fazla risk faktörü taşıyor. Birincil koruma anlamında obeziteyle mücadeleyi başlatmamız gerekiyor. Sağlıklı yaşamı teşvik programı başlayacak. Bu programda bir paket hazırladık. Obeziteyle mücadele için öncelikle çocuk yaş grubundan başlamak üzere çocukların beslenme alışkanlıklarını değiştirmek ya da baştan sağlıklı davranışları geliştirmek amaçlı projeler geliştirdik.”