Ürdün’deki Zaatari Kampı neredeyse ülkenin dördüncü en büyük şehir haline geldi. Suriyeli mültecilerin kaldığı en büyük, Kenya’daki Dadaab kampından sonra ise dünyanın ikinci en büyük mülteci kampı ve yaklaşık 140 bin kişiyi barındırıyor. 2012’den bu yana yaklaşık yedi milyon Suriyeli ülkedeki savaştan kaçtı ve bunların 1.3 milyonu Ürdün’e sığınıyor. Ürdün’de BM kayıtlarına göre 550 binden, hükümet yetkililerine göreyse 800 binden fazla Suriyeli mülteci bulunuyor.
UNHCR tarafından yönetilen ve Suriye sınırına 10 kilometre mesafedeki Zaatari kampı, yarısından fazlası çocuk ve yüzde 20’si yedi yaşın altında olan ve kampta doğmuş yaklaşık 80 bin mülteciye ev sahipliği yapıyor. Yaşam koşulları ilk kurulduğundan bu yana iyileşmiş olmasına rağmen, sakinleri hala insani yardımlara büyük ölçüde bağımlı. BM’ye göre buradaki 300’den fazla çocukta travma sonrası stres bozukluğu teşhis edildi.
KOLTUKLARDAN SIÇRADILAR
Büyük bir kente dönüşen El Zaatari’de sığınmacıların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için berber dükkanları, manav, bakkal, kahvehane ve pizza lokantaları bulunuyor. Evlenmek isteyen sığınmacıların gelinlik gibi ihtiyaçları karşılayacağı butik dükkanlar da açılmış. Ancak çocukların eğlenebileceği mekanlar neredeyse hiç yok. Geçen hafta işte bu Ortadoğu’nun en büyük mülteci kampında çocuklar açılan ilk sinema açıldı. Her yaştan Suriyeli mülteci, kampının ortasında kırmızı halılardan geçmenin heyecanını yaşadı. Gösterilen ilk film ise “Finding Nemo” oldu. İlk gösterime 120’den fazla kişi katıldı. The Natıonel adlı haber sitesi sinemanın açılış hikayesiyle ilgili özel bir habere imza attı. Özel haberde açılışa katılan Fransız yönetmen Xavier Giannoli, Fransız yetkililer, sinemanın müdürü Ahmet Ameen ve kamp sakinlerinin görüşlerine yer verildi.
NİŞANLI İKEN GİTMİŞTİM
En güzel kıyafetlerini giyip sinemaya gelen mülteci çocuklar. Burada asla bir sinema olacağını hayal etmediklerini dile getirdi. Kimi filmi izlerken koltuklarından sıçradı kimi ekranın önüne oturup yakından seyretmek istedi. Ancak bu ilk deneyimin onlar için eşsiz olduğu bir gerçek. Ürdün’ün başkenti Amman’da terk edilmiş bir sinemadan koltuklar getirildi. Sinemanın açılışı için de kamptaki kadınlar evlerinde yaptıkları özel yiyecek ve içecekleri sundular. Açılış, çocukları ve komşusu ile katılan Um Nawal, “Eski zamanların güzel anıları geri geldi. Nişanlandığımda sinemaya gitmiştim. İkincisinde çocuklarımızla gitmiştim. Bu yüzden sinemaya gelmek benim için çok anlamlı oldu.” dedi.
PROJEYİ FRANSIZ YÖNETMEN BAŞLATTI
Sinema, Fransız dernek Lumiere a Zaatari, yerel film yapım şirketi Imaginarium ve Unicef arasındaki ortak girişimiyle hayata geçti. Proje, Fransız film yönetmeni Xavier Giannoli’nin, üzerinde çalıştığı filmin sahnelerini çekmek için Zaatari kampını ziyaret ettiği 2017 yılında başladı. Yönetmen ve ekibi, kampta bir sinema açmanın gerkeli olduğunu duyurdu. Giannoli, toplam 47 bin dolar seviyesine ulaşan bir kampanya başlattı. Fransız sinema mucitleri Lumiere kardeşlerden yola çıktılar ve sinemaya Lumiere Zaatari adını verdiler.
Giannoli, proje için sayısız organizasyon düzenleyen ve onlarca gönüllüden yardım aldı. Giannoli, Cinema Zaatari’nin dünyanın dört bir yanındaki yüzlerce insanın ve birçok büyük şirketin cömert bağışları olmadan mümkün olamayacağını söyledi.
HAYALE VE UMUDA İHTİYAÇLARI VAR
Sinemanın müdürü Ahmad Ameen, kamp sakinlerini tepkilerinden çok etkilendiğini söyledi ve ekledi: “İnsanlar kampın her yerinden sinemaya girmek için koşuyorlardı. Çocukların büyük bir mutlulukla film izleyeyişini görmek inanılmazdı. İnsanlar, beni mültecilere bir sinema salonu açtığım için eleştirdi. Yiyeceklere, kıyafetlere ihtiyaçları olduğunu söylediler. Bu çocukların yaşamlarında, özellikle de burada doğmuş olanların yaratıcılığına sahip olmaları gerekiyor. Hayal edebilecekleri, umut duyacakları ve onları güçlendiren hikayeleri izlemeleri lazım” diyor. Ameen, 2006’dan beri film endüstrisinde yer alıyor ve klasik bir Arap film arşivi oluşturuyor. Film, onun için bir tutku olduğunu belirten Ameen, Sinema Zaatari’nin bir parçası olmanın eşsiz bir duygu olduğunun altını çiziyor. “Beni etkileyen ilk filmi hatırlıyorum. Medyanın insanları eğitmedeki gücü çok etkili” diyen Ameen, “Kampta yaşama gerçeği çok sert. Sakinlerinin çok fazla seçeneği yok ve eğitim ve eğlence amaçlı sunulan platform türlerinde bir sınırlama var ve bu sinema yeni bir yaklaşım sunuyor.” dedi.