FATMA ÜREKLİ
İlim ve kültür hayatı ile milletin yararına işler yapmış değerli şahsiyetleri anlamak, hatırlamak ve unutulmamalarını sağlamak için hazırlanan armağan kitaplar bir vefa borcudur. Onları anlatan ve tanıtan kalıcı eserlerin gelecek nesillere aktarılmasında büyük fayda vardır.
Milli kıymetlerimiz olan hocalarımıza hayatta iken, “Armağan” hazırlanması, yeni neslin kadirşinaslığına ve vefakârlığına bir misaldir. Değerli hocamız Mustafa Kafalı için hazırlanan armağan kitaplar da böyledir.
Türk Tarihçiliğine Katkılar, Mustafa Kafalı Armağanı, (Ed. Üçler Bulduk-Abdullah Üstün, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2018) başlıklı adına ithaf edilen bu armağan kitapta yer alan ilmî tarih yazıları, Türk tarihçiliğine katkılar çerçevesinde öğrencileri tarafından kaleme alınmıştır. Türk tarihçiliğinin çeşitli meselelerini ele alan bu inceleme yazıları ile hiç şüphesiz Türk tarihi öğrencilerine olduğu kadar Türk kültürü araştırmalarına ilgi duyanlara yardımcı olacaktır.
İnsan Ona Derler ki Yaşar Hatıralarla Prof. Dr. Mustafa Kafalı’ya Vefa (2016) adlı kitapta, hocaya dair hatıralar yer almaktadır.
Kafalı Armağanı, (ed. Saadettin Gömeç, 2002) adlı kitapta, hocanın hayatı ve onunla ilgili hatıralar, dil ve tarih meselelerine dair makaleler yer almaktadır.
Konya’nın köklü ve ilmiye sınıfından bir aileye mensup olan Kafalı Hoca, Türk fikir ve kültür hayatının ileri gelen simalarındandır.
Fuad Köprülü, Osman Turan, Akdes Nimet Kurat nesli ve Hocası A. Zeki Velidi Togan, İbrahim Kafesoğlu’ndan feyz almış, Necmeddin Hacıeminoğlu, Muammer Özergin, Mehmet Eröz ve Erol Güngör gibi dönem arkadaşlarıyla kader birliği yaparak ilmi ve fikri temel konularda faaliyetlerde bulunmuştur.Kırk yılı aşan akademik hayatında Prof. Dr. Mustafa Kafalı pek çok konuda yüzlerce yayın yapmıştır. Türk yurdu ve coğrafyası ile ilgili çalışmaları yanında Türk kültürü ile ilgili çalışmaları kaynak olarak kullanılmaktadır.
Türkiye’de tek “Altınorda Hanlığı” uzmanı olarak tanınan Kafalı Hoca, doktora tezi ile doçentlik ve profesörlük takdim tezlerini Altınorda ve Çağatay Hanlığı üzerine yapmıştır.
Kafalı’nın, akademik kariyerindeki uzmanlık alanı ile ilgili çalışmaların merkezinde, Altınorda ve Çağatay Hanlıklarının bulunduğu Cengiz soylu devletlerden Timurlulara kadar uzanmaktadır.
Kafalı tarih araştırmalarındaki zorluğu şöyle vurgulamıştır: “Tarih araştırmaları öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değildir. Uzun zaman alır ve sabır ister. Bir tarihçinin ömrünü vakfederek 30-40 yılda ortaya koyacağı eseri, birkaç kitaptan elde edilen kırpıntı bilgiler ve birkaç vesika ile üç ay gibi bir zamanda çarpıtıp büyük isimler ve başlıklar altında neşreden kimse için “cehaletin cesareti” tabirinden başka söylenecek şey bulamıyoruz.”
Ancak tarihçi sıfatının yanında, dil, edebiyat, sanat vb. konularda kendisinin o alanların uzmanı kadar bilgi ve birikim sahibi idi. Çalışma sahasının gerektirdiği Rusça’nın yanında İngilizce, Arapça ve Farsça’ya da hakimdi.Kafalı Hoca talebelerinin anlatımıyla, ilme talip olanların “Hızır”ı gibidir. İlme talip olanların, şahsiyet ve liyakat sahibi iseler onların önünü açmalarını ve lüzumsuz engel çıkarmalarını yetiştirdiği akademisyenlere telkin etmiştir. Başaramayacak olanların zaten, bu disiplin içinde kendiliğinden yolda kalacaklarını söylemiştir.
Hocalığın sadece ders vermekten ibaret olmadığını talebeleri ondan öğrenmiştir. Aziz milletimizin ve devletimizin bekası için daha fazla çalışma yapmalarını daima öğrencilerine tavsiye etmiştir. Hoca’nın çok sayıda yetiştirdiği öğrencileri, bugün her bir şehirde rektör, dekan, bölüm başkanı, öğretim üyesi profesör olarak görevlerini yapmaktadırlar.
GÜNÜMÜZÜN DEDE KORKUT’U
Sayılarını kimsenin tahmin edemeyeceği bir kuşak yetiştirmiştir. İlmini irfanı ile taçlandıran, günümüzün Dede Korkut’u idi.
O, sadece tarihçi değil, aynı zamanda Türk diline, edebiyatına ve coğrafyasına da derin vukufiyeti dolayısıyla bu alanların da hocası sayılmaktadır. Türk tarihi, coğrafyası ve kültürü konusunda bir hazinedir. Çalışmalarında bir bütün Kuzey Türklüğü’nü, Asya Türk coğrafyasını ve Orta Doğu meselelerini erken teşhis eden ve yazan bir kişi idi. 1976-1977’lerde yazdığı Suriye Türkleri makaleleri de sonradan, Anadolu’nun Türkleşmesi adlı kitabında yerini almıştı. Suriye Türkleri’ni en iyi bilen Kafalı Hoca’dır.
Bağdat Üniversitesi’nde iken Irak’ın kuzeyini köy köy gezmiştir. Gördüklerini nüfus ve coğrafi yapısıyla, şehir ve köylerin özellikleri ve kültür yapıları, isimleri ve mesafeleriyle anlatmıştır.
Kafalı Hoca, hem tarihin tanığı bir âlimdir, hem de yaşayan bir tarihti. Bu bakımdan, “Hocaların hocası” Kafalı Hoca, Ulu Çınar, Ulu Bilge Kişi unvanını kazanmıştır. Türk dünyasının gönlünde yer almış ve kabul görmüştür.
GÖNÜL İNSANI
Yorulmadan, usanmadan özellikle gençlere kültür ve tarihimizi bilgi ve tecrübesi ile büyük bir azim ve heyecanla anlatarak zihinlerine ulaşmaya çalışmıştır. Geçmişi ile bağını hatırlatmış, milli ve kültürel değerlerimizin hafızalara yerleşmesinde öncülük etmiştir.
Kafalı Hoca, tarihi sevdiren yönü yanında aynı zamanda gönül insanıdır. Hoşgörülü, anlayışlı, tevazu ve muhabbet sahibi, sevgi ve merhamet dolu bir yüreği vardı. Belli bir yaşına kadar odasına kim girerse onu ayağa kalkarak karşılardı. Heybetli ve azametli görünümünde ve her şeyden önce çevresinde saygınlık uyandıran büyük bir şahsiyettir.
Hoca’da kin ve nefret söylemi olmamıştır; hiçbir meslektaşı hakkında rencide edici ifadeler kullanmaz ve karşısındakine de müsaade etmezdi.
Daima memleketini ve vatanını düşünür; memleket iyi ise kendisi de iyi olurdu. Dolayısıyla, kendisine nasıl olduğu yönündeki soruya, “Memleket kadar iyiyim” cevabını verirdi. Yaşadığımız bu toprakların nasıl vatan yapıldığını hayatı boyunca hep usanmadan anlatmıştır. 30 Ağustos 2019 Cuma günü Ankara Kocatepe Camii’nden uğurladığımız hocamıza Allah rahmet eylesin.