İzin gününde şehadete koştu

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında izinli olmasına rağmen "Vatan meselesi gitmem lazım" diyerek Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına giden ve burada şehit düşen polis memuru Yakup Sürücü'nün ailesi, onun vatan ve meslek aşkını anlattı. Sürücü'nünü 1,5 aylık eşi Ümmügülsüm Sürücü eşiyle birçok hayalleri olduğunu fakat hiçbirini gerçekleştiremediklerini söyledi.

Yeni Şafak
Ümmügülsüm Sürücü, eşinin amiri ile telefonla görüştükten sonra bir dakikada hazırlanıp evden çıktığını söyledi.

'FETÖ'nün darbe girişiminde Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı'na yapılan saldırıda şehit olan polis memuru Yakup Sürücü'nün ailesi, onun vatan ve meslek aşkını anlattı. Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığında görevli polis memuru Yakup Sürücü'nün (29) Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde öğretmenlik yapan eşi Ümmügülsüm Sürücü, kayınpederinin Pasinler ilçesi Reşadiye Mahallesi'ndeki evinde yaptığı açıklamada, eşiyle 1,5 yıl önce evlendiklerini ancak görevleri dolayısıyla bir ay bir arada kalabildiklerini ifade etti. FETÖ'nün darbe girişimi öncesi 12 Temmuz'da yıllık izine ayrılıp tatile gittiklerini belirten Sürücü, şöyle devam etti:

"Fethiye'deki 3 günlük tatil sonrası Ankara'daki evimize döndük. O gece evimizde kalıp İstanbul'a sonra da Erzurum'a gidecektik. Eve gelirken saat 22.00 civarıydı Yakup türkü söylüyor, ben de video çekiyorum. Yolda askerleri görünce, 'Çevirme var' dedi, kapattım eve gittik. Bir patlama sesi duyduk, lastik patlaması zannettik. Sonra bir arkadaşı aradı, 'Asker darbe yapmış haberin var mı?' diyerek konuştular. Eve gireli 5 dakika olmuştu. Yakup kalktı 'Adam lazımdır ben gidiyorum' dedi. 'Devletimiz güçlü, bunların üstesinden gelir' dedim ama söylediklerim boşa. Demek ki şehadeti çağırmış. Amirini arayarak, 'Amirim adam lazımdır, ben geliyorum Gölbaşı'ndayım' dedi koştu ve gitti. Çıkarken, 'Gitme Yakup' dedim, 'Bu vatan meselesi gitmem lazım' dedi. Bunun üstüne ne söylenebilir ki, söyleyemedim de zaten."

'Geleceğim' demiş

Ümmügülsüm Sürücü, eşinin amiri ile telefonla görüştükten sonra bir dakikada hazırlanıp evden çıktığını anlatarak, şunları söyledi:

"Eşimi uğurlarken elimi açtım ve Ayetel Kürsi okudum. Eşim telaşlandığımı görünce, 'Bir şey yok gülüm geleceğim' dedi ve al bayraklara sarılı geldi. Verdiği sözü tuttu. Babasına da verdiği sözü tuttu. O gece bekledim ama saat 12 olduğunda bombayla camlar titredi. Oturdum sadece 'Yakup' deyip yere çöktüm onu hatırlıyorum. Ama genede konduramıyorum. Benim eşim Cizre'de, Nusaybin'de Şırnak'da çalıştı hiçbir yerde yıkamadılar. Evden sarı tişörtle çıkmıştı Adli Tıp Kurumunun önünde beklerken her sarı tişörtlü gördüğümde Yakup mu? diye yüreğim hoplayarak bakıyordum."

'Hiçbir hayalimiz gerçekleşmedi'

Sözlerini güçlükle sürdüren şehit eşi, "Ben Şemdinli'de çalışırken Yüksekova'da sokağa çıkma yasağı vardı, o yasaklarda da izin alıp bir şekilde Ankara'ya onu görmeye gidebiliyordum. Şimdi yanı başına gidiyorum aramızda yarım metre toprak var, ben onu aşamıyorum çünkü Allah'tan geldi. Tarihe adını yazdırarak gitti, en önemlisi Peygamber Efendimize komşu oldu, şehit oldu. Keşke ben de onunla gidebilseydim. Bir buçuk yıllık evliyiz bir sürü hayalimiz vardı hiçbiri gerçekleşmedi. 17 Haziran'da okullar tatil olduğunda ben evime gitmiştim, 1 ay olmadı yan yana durmamız. Hiçbir şey yıkamazdı ama sadece bomba yıktı." değerlendirmesinde bulundu.