Grammy Ödüllerine aday gösterilen ilk Portekizli sanatçı olan Mariza, Portekiz Devleti tarafından Portekiz kültürünü yurt dışında en iyi temsil eden sanatçı ünvanını aldı. Unesco’nun “Kültürel Miras” listesine aldığı Fado geleneğine çağdaş bir yorum katan Mariza, 19 Aralık’ta ilk kez Zorlu PSM’de müzikseverlerle buluşuyor. Konser öncesi Fado müziğinin altın ismi Mariza ile Fado müziğinin anlamsal ifadesinden kendi kaderine derin bir yolculuk yaptık.
Önce karantina günlerinden başlamak istiyorum. Bu yorucu 2 yıl sizin için nasıl geçti? Neler yaptınız?
Siz bu hastalığı (Covid 19) geçirdiniz mi ya da yakınınızı bu hastalıktan kaybettiniz mi? Tüm dünyanın yaşadığı bu travma sizi nasıl etkidi?
Büyük kayıplar yaşamadım ama tabii ki hayatımda her şey değişti, olumlu anlamda her konuda farklı bir bakış açısına sahip olduğumu söyleyebilirim. Pandemi bana hayatımızda gerçekten önemli olan şeylere odaklanmamız gerektiğini öğretti. Şu anda aileme ve kendime daha çok zaman ayırıyorum ve bu durumun şarkı söyleme şeklimi bile zenginleştirdiğini düşünüyorum.
“Fado müziğini seçmedim kaderimdi” demiştiniz bir röportajınız da. Fado müziği mi kendi solistini seçer?
FADO PORTEKİZ RUHUNU YANSITIYOR
Ülkeniz tarafından Fado kültürünü en iyi temsil eden sanatçı seçildiniz. Bu misyonda dünya da yapmak istediğiniz projeler neler?
Çok güzel şarkılar, müzikal iş birlikleri ve dinleyiciler biriktirmeye devam etmek istiyorum. Şarkı söylediğim ya da sahneye adım attığım her an elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Fado şarkıcısı olarak “Amalia” adını taşıyan ödülü aldığımda da bu müziği tüm dünyada en iyi şekilde temsil etmek üzere kendime bir söz verdim. Kariyerimin 20.yılını geride bırakırken onun mirasına bir kez daha sahip çıkmak için “Mariza Sings Amalia” albümünü hazırladım. Yapmak istediğim Fado şarkılarını dünyanın her yerindeki dinleyicilerle buluşturmaya devam etmek.
Fado müziğin en usta isminden en yalın tanımıyla sizin ağzınızdan "Fado” ne demek öğrenmek isteriz.
Müziğin dili ortak
Yıllarca dünya turnelerinde bulundunuz. Fado müziğine yaklaşımı doğrultusunda sizi en şaşırtan ülke hangisiydi?
Aslında şaşırtan değil ama mutlu eden bağlar kurduğum ülkeler oldu. Müziğin dili ortak. Türk dinleyicisi de Akdeniz coğrafyasındaki diğer insanlar gibi tutkulu. Duygularını coşkuyla ifade ediyor. Sahnede şarkılarımı söylerken sözlerini anlamasalar bile hüzünlerini kendi şarkılarında olduğu gibi derin yaşadıklarını hissedebiliyorum. Bu yüzden Türkiye’deki dinleyicilerimle aramda çok özel bir bağ var.
Gözlemlediğim kadarıyla yaptığınız müzikten imajınıza kadar geleneklerinize bağlısınız. Değişime karşı yaklaşımınız nasıl?
Yemek yemek ve alışveriş yapmak istiyorum
Daha öncede İstanbul’a geldiniz ve gezdiniz. Bu gelişiniz de yapmak istediğiniz neler var?
Kozmopolit yapısı ve sıcak insanları bana kendimi evimde hissettiriyor. İstanbul’da Kapalıçarşıda alışveriş yapmayı çok seviyorum. Lezzetli Türk yemekleri yemek, bol bol alışveriş yapmak ve Boğazın havasını içime çekmek istiyorum.
Sizi seven ve tanıyan hepimiz konser de olacağız. Müziğinizi ve sizi tanımayan müzik severlere seslenmek gerekirse İstanbul’daki konserinize gelenler nasıl bir performans ile karşılaşacak?